"Sikerim ulan belanızı bırakın beni!" Mirza'nın adamları beni zorla karşımdaki şerefsizlerden uzaklaştırırken bağırıp çağırıyordum.
Depo'nun kapısı açıldığında başımı çevirip kimin geldiğine baktım.Gelen Mirza'ydı, beni görünce adamlara bir işaret yaptı ve onlarda beni bıraktılar.
" Seni şuan bana birşey ayırmadığın için öldürebilirim" Mirza'yı umursamadan adamlara ilerledim.Dila'yı bulalı birkaç saat olmuştu.
Mirza onu hastaneye götürmüştü.
Onun iyi olduğu haberini aldıktan sonra ben buraya gelip işime başlamıştım.
"Kafalarına sıkmadım merak etme"Onlar burdayken o kadar gözüm dönmüştüki anca anca görebiliyordum yaptıklarımı.
Ayaklar, parmaklar, eller yada gözler ne istersen hepsini çıkarmıştım.
"Üstünü değiştir Melikşah'ı ararım seni almaya gelir" Mirza'nın sesini duyduğumda söylediklerine histerik bir kahkaha attım.
"Sence o Satırcı itinin sorununu öğrenmeden ve birkaç yerini kırmadan gider miyim?"
Mirza beni umursamadan telefonunu eline aldı.Gözlerimi devirdim illa Melikşah'ı aricaktı.
O Melikşahla konuşurken gözlerine bakarak belimden silahımı çıkardım ve adamların heri birinin kafasına sıktım.Mirza burnundan soluyarak bana baktığında sırıtıp ona benim dediğimi yapmadığında ne olacağını göstermiş oldum.
"Siz iki kuzen yokmusunuz? Öldüreceksiniz beni" Mirza telefonu kapatıp cebine koyduğunda yüzümdeki gülümseme genişledi.
"Getirin Satırcı'yı" Mirza' nın emriyle iki adam hemen gözden kayboldu.Satırcı geldiğinde Mirza ilk girişimde bulundu. Sert vuruşlarıyla adamın yüzünü dağıtmıştı.
"Mirza bekle" Mirza aniden durduğunda bana 'ne var' bakışlarını yolladı.Bir sandalye alıp Satırcı'nın karşısına oturdum.
"Konuş bakalım Satırcı, kim var arkanda sorunun ne?"Adam susunca gözlerimi devirip çebimden çıkardığım çakıyı erkekliğine sapladım.
Acı çığlıyla ağlamaya başlayınca sırıtıp biraz daha bastırdım."Konuş!"
"Hilal Hanım..... S-siz bu bu işe karı-karışmamalısınız" kaşlarım kendiliğinden çatıldığında adamın çenesini tutup "Ne diyon lan" diye bağırdım.
Mirza beni itip adama yumruk attığında Satırcı yere devrildi.
"Kimsin lan sen? Kim var arkanda"
Adam hiç birşey söylemeden ölümünü bekliyordu.
Benimle konuşma şekli fazlasıyla saygılıydı.
Aklımda acaba bu işin altında Savaş mı var diye geçti."Savaş'ın adamımsın ?"
Satırcı birşey demeden gözlerini kapadı. Ağzından çıkan tek kelimeyle sinirle kaşlarımı çatıp yanına eğildim.
"Mortem" (Ölüm)
"Hayır, salak" bağırıp adamın yüzüne tokat atmaya başladım.
"Ne oldu lan buna" Mirza sinirle tısladığında elim saçlarıma gitti.
"Gerizekalı kendini öldürdü."Karşımda Mirza ve Melikşah'a bakıp nefesimi dışarı saldım.
"Sizin için özel olan koruma kurumunda her korumanın beynini yıkıyoruz, hipnoz falan.
İşte belirli kelimeler var.
Korumalar onşarı duyduğunda acı çekebilirler yada ölebilirler ama bu sadece ihanet'te yapılıyor.
Benimde beynimi yıkadılar ama ben, beni öldürmek için gerek olan sözleri bilmiyorum. "Melikşah sinirle olduğu yerden kalkıp" Kim biliyor? " dediğinde omuz silktim.
" Size ihanet eden eski Hocam. Uzun zamandır ortalıkta yok.
Onun sözcüklerinide ben biliyorum""Dila'ya yapıldı mı bu?" başımı iki yana salladım.
"Dila dünya gezintisindeydi bunlar yaşanırken"
Mirza rahatlamış gibi bir hale büründü.
"Bunu sende yok etmenin bir yolu yok mu?" sırıtıp ayağa kalktım.
Melikşah fazlasıyla sinirlenmişti bu duruma.
"Merak etme, bende artık bir etkisi yok. Belki sadece acı hissederim ama öldüremez beni artık""Peki Satırcı nasıl hipnoz edildi? Sonuçta kuruma gidenler olmuyormuydu hipnoz?" Mirza çok güzel bir konuya ayak basmıştı.
"Aynen öyle o adamda kuruma hiç girmedi varlığından bile bi haberdi.
Ama biri biliyo olmalı ki onun beynini yıkamış""Kim lan bu it? Dila'dan ne istiyor?"
"Dilavdan birşey istemiyorlar. Sizden birşey istiyorlar.
Ya senden yada Yamaç'dan. Kendin duydun bana nasıl davrandığını.
Bu işin arkasında kim varsa bana birşey olmasını istemiyor" melikşah masayı sinirşe devirip "Ölümü olurum o ibne' nin"Derin bri nefes aldım ve aklımdaki bin bir soruya bir cevap aradım.
"Bilmiyorum aklımda Savaş var ama o da neden size karışsın?"Melikşah kolumu tutup beni kendine çekti "Savaş kim!" sert sesinden dolayı biraz gerilsemde derin bir nefes aldım.
"Şey.... Psikopat takıntılı bir herif." dediğimde beni biraz daha kendine çekti.
"Kime takıntılı?" dişlerinin arasından tısladığında gözlerimi yumup "Bana" dediğimde kolumdaki eli sertleşti.
"Benim bundan niye haberim yok""Kolumu bırak!" canım acıyarak söylediğim şeyi umursamadan lafını tekrarladı.
"Benim niye haberim yok! "
"Çünkü gereksizdi" dediğimde sinirle kolumu bıraktı.
"Sana benim gözümden bakan herkesi öldureceğimi bilmelisin." kulağıma eğilip "Birdaha benden birşey saklarsan bu kadar nazik olmam" fısıltılı sesine karşı kaşlarımı çattım.
Onu itip işaret parmağımı önünde salladım "Ben senin tehtidinden korkacak biri değilim Şah" sırıtıp beni belimden yakaldı ve kendine çekti.
"Bu yüzden benim kadınımsın" dediğinde diz kapağına vurdum.
"Bırak pis herif" yanından çekilip çantama uzandım ve ceketimide alıp çıkışa ilerledim.Aniden Şah karşıma çıkıp beni omzuna almadıyla bağırdım.
"Bırak beni dağ ayısı""Görüşürüz kardeşim" Şah Mirza'ya selam verip depodan çıktığında sinirle sırtına vurdum .
"Yaa Şah bırak beni" beni omzundan sarkmasıyla o güzelim kalçaya biraz daha yaklaştım.
"Götüme bakmayı bırak, biraz daha ses çıkarırsan kafan yere sürünecek""Pis dağ ayısı" çığlığımla biraz daha yere yaklaştığımda "Tamam tamam geri çek beni" bacaklarımdaki elleriden nefesim sıklaşmıştı.
"Sesini kesecekmisin?" "Evet Allah'ın cezası" diye bağırdığımda beni geri çekti.
Durduğunda arabaya geldiğimizi anladım.Aniden kalçamda hissettiğim dişlerle çığlık atıp tepinmeye başladım.
Melikşah kalçamı osırmıştı ve şimdi bir öpücük kondurup beni arabaya oturtumuştu.
Kalçamın üstüne oturmakta zorlanırken sinirle Melikşah'a baktım.
Kemerimi bağlayıp kendi tarafına geçtiğinden kollarımı önümde birleştirdim.
"popomu yedin pis ayı""O günlerde gelecek güzelim" dediğinde yüzüm kızarmıştı.
Başımı cama çevrip ellerimle yanaklarımı kapadım.
Arabada Melikşah'ın güzel kahkahası yankılanırken bende sırıttım.Seviyordum ben bu adamı ya....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karadeniz ( Büyük Abiler Serisi I )
Romance"Artık bir Hükmün yok bu kalpte Melikşah KARADEMİR" boğazım yırtılırcasına bağrışım içimdeki acılar kadar bile yakmıyordu canımı. "Sen gittin! Arkanı dönüp acımasızca gittin. Şimdi karşıma çıkmış hiç bir şey olmamış gibi davranma." Sesim gittikce k...