Her zamankinden daha erken kalktım. Gördüğüm rüya beni oldukça yorgun hissettiriyordu şuan.
Yatakta kalıp tavana bakmaya başladım. Gördüğüm rüyayı düşünüyordum.
Baekhyun'la bir bahçede, bir kutunun başındaydık. Baekhyun burnunu çekiyordu, ağlaması yeni durmuştu. Kutuda yaralı bir tavşan vardı.
Baekhyun ona yemesi için bir kaç yeşillik ve su getirmişti. Hayvan yaralı bacağına rağmen suyunu içmiş ve otu kemirmişti.
Tekradan ağlamaya başladı. Hiçbir şey yapmadığını söylüyordu devamlı. Onu iyileştirmek istiyordu fakat elinden bir şey gelmiyordu.
Ona sarılacağım sırada annesinin endişeli sesini duydum. Hızlı adımlarıyla geldi yanımıza. Baekhyun annesine sarılınca içimde bir acı hissettim.
Annesi tavşanı iyileştirmek için doktora götüreceğini söyleyince göz yaşları arasında mutlulukla gülümsemeşti. O gülümsemeyle bana baktığı sırada açtım gözlerimi.
Hızla kalkıp, elimi yüzümü yıkadıktan sonra kendimi evden dışarı attım. Gün daha doğmamıştı. Koşmaya devam ettim. Içimde meraktan başka bir şey yoktu.
Benim hakkımda başka ne biliyorsun Baekhyun? Ben senin dosyanda yazılanlardan başka şey bilmezken, sen neler biliyorsun?
Onu her ne kadar hatırlamaya çalışsam bile hayır, kesinlikle onunla vakit geçirmedim daha önce.
Nehrin kenarına gelince durdum, gün yavaşça doğmaya başlamıştı. Izlemeye başladım. Aklımdan gördüğüm rüyanın izlerini silip atmıştı güneşin ihtişamı.
Onu biran önce görmek istiyordum. Saate baktığımda şaşırdım. Zaman geçmek bilmiyordu.
Yinede adımlarımı eve doğru yönelttim. Tekrardan ılık bir duş ve harika sayılacak bir kahvaltı hazırladım kendime.
Aynada son kez kendime bakıp tekrar evden çıktım. Arabamı yavaşça sürüyordum.
Acaba hastaneye benden önce mı gelmişti?
Neden sürekli onu merak ediyorum ki!
Hastaneyi gördüğümde ister istemez kalbim heyecanla atmaya başladı. Kaşlarım çatıldı bu duruma.
Arabamı he zaman ki yerine yerleştirip çıktığımda biraz etrafıma bakındım. Ortalıkta görünmüyordu.
Saate baktığımda dokuza çeyrek vardı. Hastaneye gelmiş olabilirdi.
Adımlarımı girişe yönelttim. Kapıdan girdiğimde, görmek istediğim beden bir hemşireyle konuşuyordu, gözlerinde bir hüzün vardı. Ne konuştuğunu öğrenmek istedim.
Beni göremeyeceği şekilde bekleyip, üzgün adımlarıyla asansöre doğru yönelince hızla konuştuğu hemşirenin yanına gittim.
Öğrendiğim şeyle içime bir ağırlık çöktü. Annesi yaklaşık bir haftadır hastanede yatıyormuş, kanser hastasıymış.
Neden onunla hastanede karşılaştığımı şimdi daha iyi anladım.
Hiçbir şey yokmuş gibi davranarak bende asansöre doğru yöneldim. Odamın bulunduğu kata geldiğinde, odamın önünde bekler halde gördüm onu.
Gözleri yere sabitlenmişti, ona doğru yaklaştığımı fark etmiş olmalı ki, kafasını kaldırdı ve gözlerimizin buluşmasına izin verdim.
Beni görünce o hüznün yok olup gittiğini izledim an be an.. Gözleri şimdi mutlulukla parlıyordu. Yanına gidene kadar beni mutlulukla izledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psychologist // ChanBaek
Teen Fiction"Küçükken yarattığım hayali arkadaş Park Chanyeol, benim dünyama nasıl gelebildin?"