7. Bölüm

284 34 12
                                    

Çook ama çoook geciktiğim için özür dilerim..♥️

Aramızda gergin bir sessizlik vardı. Baekhyun'un umut dolu gözlerini görmüştüm. Her şeyi hatırladığımı düşünüyordu fakat, hayır..

"Baek.."

Hemen sözümü kesti. "Önemli olmadığını söylemiştim Chanyeol. Hatırlamak zorunda değilsin."

Kafamı iki yana salladım. "Bana yardım etmelisin Baekhyun. Ben.. gerçekten anlayamıyorum!"

Bana duygu yüklü gözlerle bakıyordu.
"Ayrıca.. sadece sen değil, her şeyi hatırlamamı isteyen biri daha var."

Kaşları merakla çatıldı."Nasıl yani? Kim?"

"Bilmiyorum. Sadece bugün bir mektup aldım. Ve sonra buradayım işte."

Baekhyun bana merak ve endişeli bir şekilde bakmaya devam ediyordu. Gözlerimi ondan kaçırıp evi tekrar incelemeye başladım.

"Burayı tanıyorum ama.. nasıl tanıdığımı bilmiyorum Baek. Özlediğimi hissedebiliyorum ama nasıl.."

Hızla yerinden kalkıp yanıma oturdu. "Akışına bırak Chanyeol. Elbet.. hatırlayacaksın."

Kafamı ona doğru çevirdiğimde gözlerinin dolu olduğunu fark ettim. Kafasını hemen çevirdi.

"Sehun her şeyi hatırlıyor mu?"

Kafasını salladı. Hala bana bakmıyordu.

"Baekhyun biz.."
Kafasını yavaşça bana doğru çevirdi, gözleri anlamadığım şekilde bakıyordu bana.
"Bir şey yaşadık mı? Unutmak isteyeceğimiz.. bir şey?"

Gözlerinin daha da dolduğunu görünce içime bir acı saplandı. Bana bakmaya devam ederken gözlerinden yaşlar süzülmeye başlayınca ölecekmiş gibi hissettim.

Bir anda onu kollarımın arasına alıp saçlarına öpücükler kondurmaya başladım.

"Özür dilerim Baek.. her ne yaşattıysam sana.. özür dilerim.."

Ağzından tutamadığı hıçkırıklar kaçmaya başladı. Bedeni kollarımın arasında titriyordu. İyice doladım kollarımı ona.

Uzunca bir süre ağladıktan sonra sakinleşmeye başladı. Titremesi azalsada devam ediyordu. Hıçkırıkları bitmişti.

İçerisi yavaş yavaş karanlık olmaya başlamıştı. Bu karanlık beni tedirgin ettiği için cebimden telefonu çıkarıp flaşı açtım ve içeride az da olsa ışık olmasını sağladım.

Ben karanlıktan korkmazdım asla ama..

"Teşekkür ederim."

Baekhyun korkuyordu.

Cevap vermek yerine saçlarına bir tane daha öpücük bıraktım. Bu sefer kokusunu içime çekmeyi ihmal etmemiştim.

Baekhyun kollarımın arasında elleriyle oynamaya başladı. Şimdi fark ediyordum da elleri.. çok güzeldi.

"Söz vermiştin."

İlk başta ne demek istediğini anlamasam da sonrasında jeton hızla düştü. Dikkatle dinlemeye devam ettim.

"Bir gün gitmek zorunda olduğunu, ama bir şekilde gelip beni bulacağını söyledin."

"Neden gitmek zorundaydım Baek?"

"Çünkü.. arkadaşlarım olmaya başlıyordu."

Ne cevap vereceğimi bilemediğim için susmayı tercih ettim. Aramızda yine bir sessizlik oldu.

Aklıma takılan o kadar şey vardı ki.. nasıl soracağımı bile bilmiyordum.

"Her gün okuldan geldiğimde odama heyecanla girerdim ama sen yoktun. Zamanla bu heyecanım gitti ve gelmeyeceğini kabul ettim."

"Sanırım sözümü tuttum."

Hafifçe güldü. "Sanırım öyle." Burnunu çekti. "Tekrar geleceğin zaman seni yine sadece ben  göreceğim sandım ama.. hiçbir şey tahmin ettiğim gibi olmadı."

Kollarımla onu daha çok sardım. Baekhyun ise bana daha çok sokuluyordu.

"Arkadaşların olduğu için mi gittim sadece?"

Kafası göğsümdeyken salladı. Bu hareketiyle saçları boynuma değmişti.

"Kural buydu."

Kaşlarım hafifçe çatıldı. "Ne kuralı?"

"Anlatmıştım ya, bir adam geldi diye. Bana söylediği başka şeyler de vardı. Hayal ettiğim arkadaş sadece bana özel olacaktı fakat.. ben arkadaş edinmeye başlayınca gidecekti. Gerçekten de gittin."

Hatırlamadığım fakat yaptığım şeylerin ağırlığı beni yok ediyordu. Bu ağırlıktan kurtulmak istercesine biraz daha sarıldım ona, hiç konuşmadan.

****

Baekhyun'u evde yalnız bırakmak istemediğim için Luhan'ı çağırmasını istedim. Luhan geldiğinde ise kendi evime doğru yola koyuldum.

Aklımda tonla şey vardı ve.. düşüncelerimi sıraya koyamıyordum.

Eve geldiğimde saat 12ye geliyordu. İçeri girdiğimde, ışığı açma ihtiyacı duymadan doğruca mutfağa yöneldim.

Bir şişe soğuk suyu alarak odama doğru ilerledim.

Odamın kapısına geldiğimde durdum. Kalbim hızla çarpmaya başladı. Az önce öylesine geçtiğim salonda biri oturuyordu.

Yanlış gördüğümü umarak salona doğru yürüdüm. Aynı siluet hala koltuktaydı.

"Kimsin sen?"

"Beni görebilmen için ışığı açman yeterli olmaz mı Chanyeol?"

Gözümü siluetten ayırmadan ışığa doğru yöneldim.

Lambayı açtığımda koltukta oturanın Sehun olduğunu görünce bir an gerildim. "Ne işin var burada?"

Hafifçe gülerek ayağa kalktı. İnatla bana bakmıyordu. "Işığı yakmak oldukça kolaydı, değil mi?"

Tedirgin adımlarla ona doğru yaklaştım. "Ne demek istiyorsun?"

"Beni göremiyordun çünkü karanlıktaydım. Anılarında öyle Chanyeol. Hepsi karanlıkta ve yapman gereken tek şey, ışığı yakmak."

En sonunda bana dönmeyi başardı. "Bunları söylemek için mi evime girdin?"

Dudaklarını büzüp omuzlarını oynattı.

Sinirle saçlarımı karıştırınca, Baekhyun'un söylediği şeyler aklıma geldi. Ona doğru biraz daha yürüdüm.

"Bana bir şey yapmaya çalıştın, değil mi?"

Sehun büyük bir kahkaha patlattı. "Öyle mi olmuş?"

Bir anda iki yakasına yapıştım. "Benimle adam akıllı konuş Sehun."

Dudakları sinirle gerildi. İnce kaşları çatıldı ve gözleri bir anda buz gibi bakmaya başladı.

"Her şeyi hatırlayınca pişman olacağın şeyleri yapıyorsun."

Sinirle güldüm. "Bunu yaptığım için pişman olmayacağım."

Ona yumruk atmaya hazırlandığım sırada bir anda gözümün önünden yok oldu. Şaşkınlıkla elime baktım ama hayır, bir anda buhar olup gitmişti.

"Yinede ben senin yanında olacağım... her şeyi hatırladığında."

Hızla arkamı döndüm. Aynı soğuk bakışlarıyla bana bakıyordu. Tekrardan ona doğru adım atmıştım ki, hızla adımlarıyla evden çıktı.

Olduğum yere çöktüm. Hayal görüp görmediğimden emin değildim. Ellerime baktım. Yalnızca bir dakika önce ellerimin arasındayken, yok olup arkamda tekrar belirmişti.

Sanırım kafayı yiyorum!

Psychologist // ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin