Uyandığımda, göğsümde uyuyan meleğe baktım.
Yüzünde ki huzurla uyuyordu. Sağ kulağına eğildim, dün gece işitme cihazını ben çıkarmıştım.
"Seni seviyorum Byun Baekhyun.."
Ne kadar acizim değil mi? Bir Zanna olmama rağmen birine sevdiğimi söyleyecek cesaretim yok. Ancak ve ancak duymayan kulağına fìsıldayabiliyorum.
'Park Chanyeol.'
Zihnimde duyduğum ses ile gözlerimi kapattım.
'Oh Sehun.'
Kısa bir sessizlik oldu zihnimde. Önce etrafa sonra tekrar Baekhyun'a baktım. Saçlarını hafifçe okşadım tebessümle.
'Bu zamana kadar seni bekledim.'
Ellerim hala Baekhyun'un saçlarındayken yine gözlerimi kapadım. 'Biliyorum.'
'Sence de bir şeyler yapma zamanı gelmedi mi?'
'Tekrar gitmeyeceğime söz verdim.'
'Onlar için..'
İstemiyorum deme şansım var mıydı?
Tabiki yoktu.
Gitmek zorundaydık çünkü ona 'beraber yaşlanacağız' demiştim. Eğer gitmezsem, onun yaşlanmasını ve hatta ölmesini izleyecektim.
Gitmek zorundaydık çünkü beraber yaşlanıp beraber ölecektik.
'Lütfen..' dedim Sehun'a yalvararak. 'Lütfen annesi iyileşinceye kadar bekleyelim.'
Sehun'un yüz ifadesini tahmin edebiliyorum. Gözlerini kapatıp kaşlarını çatmıştı. Ayaktaysa elleri belinde, oturuyorsa burun kemiğini sıkıyordu.
'Pekala, iyileşmesi için bir şeyler yap o zaman.'
O 'bir şeyleri' biliyordum. Belli bir dereceye kadar birini iyileştirme gücüm vardı.
Yavaşça Baekhyun'un yüzünü okşadım. Kafasını iyice göğsüme gömüp bir şeyler mırıldandı.
Sesimi biraz yükselttim."Baekhyun.. anneni ziyarete gitmemiz gerek. Seni bekliyordur."
Yavaşça açtı gözlerini. Yeni doğan bebek gibiydi.
"Gidelim." Dedi yavaşça kalkarken. "Tamamen iyileştiğinde seni ona anlatacağım."
Kafamı salladım tebessümle. "Hadi, duş al, annen seni en mükemmel şekilde görsün."
Gülümseyerek ayağa kalktı. Odaya doğru giderken bir anda bana döndü. "Ben duştayken.." Dedi endişeyle "..gitmeyeceksin değil mi?"
Kalbime saplanan bir bıçak vardı sanki. "Hayır." Dedim hemen. Nefes alamıyor gibiydim. "Gitmeyeceğim."
Kafasını sallayarak odaya geri döndü. Su sesini duyup, orada olduğuna inandığım anda derin bir nefes aldım.
Küçükken beni yalnızca Baekhyun'un görmesinin bir sebebi vardı. Ben kime görünmek istersem, beni yalnızca o görürdü.
Şuan hastane odasına olan hemşireler gibi. Son kontrolleri yapıp çıktılar odadan.
Bayan byun normal odaya alınmıştı ama hala çok iyi olduğu söylenemezdi.
Elimi alnına koydum. Hastalığın nerede olduğunu görüyordum. Tek yapmam gereken onu çekip almaktı.
****
Eve geri döndüğümde, Baekhyun ıslak saçlarıyla banyodan çıkıyordu. Genelde uzun uzun duş alan Baek, bu sefer kısa sürede işini bitirmişti.Çünkü korkuyordu.
Gitmemden.
Hazırlandığında evden çıktık. Taksiye binerek yola koyulduk. Sürekli bana yakın duruyordu, sürekli dokunacak kadar yakın.
"Baekhyun." Dedim yola bakarken. Hemen bana çevirdi kafasını. "Tekrar gitmem gereki-"
"Gitmeyeceksin." Lafımı sert ses toju ve kararlı gözleriyle kesti. "Söz verdin."
Biliyorum, söz verdim. Çünkü koca bir aptalım.
Kafamı sallayıp önüme döndüm. Baekhyun koluma iyice sarılmıştı, az öncekinden daha sıkı.
Hastaneye geldiğimizde, beni gören hemşireler koşarak yanıma geldi.
"Bay Park!" Baekhyun'u görünce hemşire onu tanıdı. "Baekhyun annen iyileşti, tamamen!"
Baekhyun şaşkın gözleriyle bana baktı. Gülümsedim. "Benden onu iyileştirmemi istemiştin."
Bir anda, hiç beklemediğim bir anda parmak ucuna kalkarak kollarını boynuma doladı.
Kalbinin atışlarını hissediyordum, gözünden akan yaşları hissediyordum. "Teşekkür ederim.." diye fısıldadı boynuma. "Sen iki dünyanında en iyisisin."
Ah Baek, benim küçük prensim. Seninle bu dünyada ölebilmek için diğer dünyamdan vazgeçeceğim..
****
Çocukluğumuzda ki gibiydi her şey. Ben Baekhyun ile konuşuyor, gülüyor, ona sarılıyordum.Annesi ise her şeyden habersiz evinde yaşamaya devam ediyordu.
Beni annesi dışında, tüm dünya görüyordu.
Baekhyun'un başındayım, yine saçlarını okşayarak uyuttum onu.
Mutfağa geçerek, büyük bir bardak su aldım. Bayan Byun ise kendi odasında uyuyordu. Her şey yolunda ve eskisi gibi devam ediyodu.
Suyu yatağın kenarına, gece Baekhyun uyandığında görecek şekilde koydum. Önceden hazırladığım notumu da hemen yanına.
Ne zaman döneceğimi bilmiyorken, belkide son kez o dudakları öperek sessizce veda ettim..
Benim küçük meleğim..
Sözümü tutmadığım için özür dilerim..
Fakat başka bir sözümü tutmak için gidiyorum. Seninle beraber yaşayabilmek için, gitmem gerekli.
Geleceğim, geleceğim ve beraber yaşlanıp öleceğiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psychologist // ChanBaek
Teen Fiction"Küçükken yarattığım hayali arkadaş Park Chanyeol, benim dünyama nasıl gelebildin?"