- - Bölüm 6 - -

702 67 42
                                    

Elimdeki cezveyi kahve makinasının altına koyup beklemeye başladım.Sabahın sekizinde kim kahve içmeye kahveciye gelirdi ki?

Ben de kahveyi severdim.Hem de fazlasıyla ama bu bana bile fazla geliyordu.

Kahve makinasından onaylar bir ses çıkınca cezveyi alarak karton bardağa döktüm.Ardından kasaya giderek üzerinde yazan ismi okudum.

"Bayan Ha Eun kahveniz hazır!"

Kadın kahvesini alıp çekildiğinde sıradaki kişiye döndüm.Tamamen siyah giyinmiş ve bu kış ayında siyah gözlük takmış bir adam vardı karşımda.Biraz şaşırsam da umursamadım.Insanlar dış görünüşüyle o kadar çok şey saklıyorlardı ki...

"Merhaba efendim,ne istemiştiniz?'

"Bir Americano alabilir miyim?"

Gelen geç cevap üzerine başımı sallayıp yandaki karton bardaklardan birini ve kalemi elime aldım.

"İsminiz?"

" 'Y.' Yazsanız yeter."

Bakışlarımı bardaktan çekip karşımdaki bedene baktım.Sadece Y derken amacı neydi?

" 'Y' mi?"

Beni başıyla onayladığında dediğini yaparak sadece Y yazdım.Ardından arkamı dönerek siparişini yapmaya başladım.

Fazla geçmeden olan kahve ile karton bardağa doldurduğum americano'yu kasada bekleyen bedene götürüp uzattım.Başını sallayarak ücreti ödedi ve kahveyi olabildiğince yavaşlıkla elimden aldı.Yavaş adımlarla arkasını dönerken bakışlarım onu takip etmekle meşguldu.

Neden bilmiyordum ama bu adam bana fazlasıyla ilginç gelmişti.Merak uyandırıcı bir adamdı.

"Hanımefendi?"

Bana seslenilmesi ile irkilerek bakışlarımı en uzak köşeye camın kenarındaki masaya oturan bedenden hızla alıp sıradaki müşteriye çevirdim.

"E-efendim?"

"Ben filtre kahve alacaktım ama?"

Onu başımla onaylayıp işime devam ettim.

...

Kahveci biraz durulduğunda kahve makinasının olduğu köşeye geçip yaslandım.Tam iki saattir hala aynı yerde oturan bedene diktim gözlerimi.

Hala buradaydı ve elindeki deftere bir şeyler yazıp duruyordu.Geldiği ilk saatte kitap okumuştu ama artık bir şeyler yazıp siliyordu.Kulağında bir kulaklık vardı.

Neden ona baktığımı da bilmiyordum.Bu günden beri illa ki ona kayıyordu gözlerim.Kim olduğunu da bilmiyordum gözlüğü hala gözündeydi.

O kadar ilgi çekici bir gizemi vardı ki.Yani en azından benim için.Diğerleri için asosyal görünümlü birinin pek umurlarında olduğunu sanmıyordum ama bana garip gelmişti.

"Ye Na masalara bakar mısın ben çok yoruldum."

So Ra yanıma gelerek konuştuğunda onu onayladım ve hafifçe gülümsedim.Gerçekten yorgun görünüyordu.

Elime bezi alarak masalara ilerlediğimde köşedeki siyahlı bedene bakmamaya özen gösteriyordum.Kendisi de etrafa bakmıyordu.Kimseyi görmüyor gibiydi.

Fazla kalabalık olmayan kahvecinin iyi saatleriydi.Boş olan masalara ilerledim ve bezle silmeye başladım.

Her günüm böyle geçiyordu.Dışarısı soğuk olduğundan evde olmayı daha çok seviyordum.Evimde elimde kahvem diğer elimde de kalememim ile hayalimdakileri yazmaya bayılıyordum.

Tabii ki şu an çalışmak zorundaydım.Her ne kadar istemesem de.

...

• Min Yoongi •

Ne kadar başarılıydım bu konuda bilmiyordum ama önümdeki defterle ve kulağımdaki kulaklık ile meşgul görünmem gerekiyordu.Onu izlediğimi fark etmemesi gerekiyordu ve sanırım bunu başarmıştım.

Bana hiç bakmadığını sayarsam dikkatini çekmemiştim.Bu benim için iyiydi.

Elindeki bez ile masaları silmeye devam eden bedene baktım.Burada çalışmayı sevmediğini biliyordum.Buradaki sevdiği tek şey bedava kahve içmesiydi.

Hayalinin bir kitap çıkarmak olduğunu biliyordum.Yazılarının nasıl olduğunu bilmiyorum ama eminim çok güzellerdi.Bir gün okumayı gerçekten istiyordum.

Hafifçe gülümsedim.Çok güzeldi...Yaşadığı onca şeye rağmen o kadar güzel bir yüzü vardı ki...Kalbimi anında hızlandıracak derecedeydi.Simsiyah kısa saçlarına ek olarak bal renginde gözleri adeta bir mucize olarak yaratılmıştı.

Az kalmıştı.Onun tüm hayallerini gerçekleştirmek için karşısına tekrar çıkmama az kalmıştı

Ablaze • MYGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin