8 - FOTOĞRAF

70 30 5
                                    

Bölüm şarkısı:
Sancak-Cennet

Nefes alamaz hale gelmiştim. Her nefesim ok gibi kalbimi delip paramparça etmişken nasıl duyulmaz sessiz çığlıklarım.

Bu dünyada herşey affedilir. Yalan, küçümseme, can yakma...

Ama ihanet!

Nasıl affedilsin an be an aklındayken. Her saniye ateşiyle zehirli çiçeklerini sularken ve o çiçekler gitgide daha da büyürken.

İhanetten ördüğüm duvara bir çentik daha atıyorum acımasızca...

Son damla olmuştu. Kerem'in çenemi kavrayan ellerinin boğazımı yönelmesi son damla olmuştu. Yüksek bir çığlık attığımda ve kapı büyük bir güçle tekmelendiğinde o an kurtuluş fermanımın imzalandığını hissettim. Ellerime tutuşturulan fermanım eski bir saman kağıdından farksızdı.

İçeriye birisi girdiğinde onun olduğunu anladım. Önümü Kerem kapatıyordu ama ben onu girdiği anda odayı saran toprak kokusundan anlamıştım.

-Lan sen ne yaptığını sanıyorsun piç!

Yeri adeta sarsan iki adımıyla yanımıza ulaştığında Kerem'in yakasından tutup yüzüne bir yumruk indirdi. Kerem ise daha ne olduğunu bile anlamamıştı ama kısa sürede yüzüne sinsi bir gülümseme koydu. Bu durumda nasıl gülümseyebiliyordu anlamıyorum. Psikopatın tekiydi.

Odanın içerisi gittikçe kalabalıklaşırken birisinin kolumu tutarak beni kaldırmaya çalıştığında irkilerek yanıma baktım. Bir kız beni kolumdan tutarak kaldırmaya çalışıyordu. Zar zor ayağa kalktığımda sol ayağıma basamadığımı fark ettim.

Bir kırılma sesi daha geldiğinde kafamı Rüzgar'a çevirdim. Kerem'in yüzüne bir yumruk daha atmıştı. Etraftaki insanlar onları zar zor ayırmaya çalışıyorlardı. Daha doğrusu Rüzgar'ı, Kerem'den ayırmaya çalışıyorlardı. Kerem'in yüzü kandan neredeyse gözükmüyordu. Ama Rüzgar'ın sadece elleri kanlıydı. Muhtemelen o da Kerem'in kanıydı.

Sonunda onları ayırdıklarında hemen Kerem'i alıp odadan dışarı çıkardılar. Bilinci kapalı gibiydi.

-Seninle daha işim bitmedi!

Rüzgar'ın hala sinirini çıkartamadığı belliydi. Beni oturttukları koltuğun önüne bir kız diz çöktüğünde ellerinde ilk yardım malzemeleri vardı. Ortam biranda sessizleşmişti. Muhtemelen burada neler olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. O an Rüzgar'la göz göze geldiğimde gözlerinde gördüğüm şefkatmiydi yoksa benmi yanlış görüyordum? Bana öyle bakıyordu ki olduğum yerde yok olmak istedim. O kadar mı dağılmış ve kötü görünüyordum. Yüzümde keskin acılar hissediyordum ve saçlarımda dağılmış olmalıydı. Rüzgar sakin bir sesle:

-"Herkes odadan çıksın." dedi otoriter bir sesle. Kimse itiraz etmedi ve odadan yavaş yavaş çıkmaya başlayınca önümdeki kız malzemeleri yanıma koyup sıcak bir gülümsemeyle kapıya doğru yürüdü.

Odada sadece ikimiz kaldığında yanıma geldi ve az önce kızın olduğu yere o geçti. Önümde dizleri üzerinde durmasına rağmen şuan boylarımız eşit duruyordu. Hiçbir şey söylemeden yanımdaki pamuğu alıp üzerine tendirdiyot sürdü ve bana biraz daha yaklaştı.

"Biraz acıyacak" dedi yatıştırır bir tonda. "Sorun değil." dedim bende. Sesim titriyordu ve bu utanmama sebep oldu. Yakınlığımızdanmıydı yoksa burnuma çalan ve yaşam kaynağımmış gibi olan kokusumuydu.

Gözlerime hiç bakmadan pamuğu sol kaşımın biraz üstüne bastırdı. Yüzümdeki yaraların tam olarak nerelerde olduğunu bilmiyordum ama acısından dolayı tahmin edebiliyordum. Alnımın tam ortası ve yanağımda acı vardı. Bir an gelen acıyla yüzümü buruşturduğumda ses çıkarmamak için dişlerimi sıktım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 01, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Râyiha-i Rüzgar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin