Sevgilini Nasıl Eğitirsin?
-TANITIM-
Yifan önündeki bayanı uzun koridorda takip ederken, topuklu ayakkabının çıkardığı tok sesin kulaklarında yankılanmasına mani olamadı!
Yutkundu ve şuan yaptığı şeyden dolayı kendisine küfürler savuran vicdanının sesini bastırmaya çalıştı. "Bu taraftan Bay Wu Yi Fan!"
Kadın, iki kanatlı büyük bir kapının önünde durdu ve yavaşça açılan kapının içinden kulaklarına gelen çocuk seslerini duyan Kris derin bir nefes aldı, terli ellerini pantolonuna sürtüp kurutmaya çalıştı.
Uzun ve güçlü bacaklarıyla ilerleyip kapıdan içeri geçti. Gözleri fazla küçük olmayan, yetiştirilebilecek, ileride asla kendisini bırakmayacak sevimli ve tatlı bir çocuk arıyordu.
"Hepiniz sıraya dizilin!" diye mırıldanan kadının naif ve titrek sesinden hemen sonra çocuklar birbirlerini ittirerek onların önünde durabilmek için adeta yarışmaya başlamışlardı. (burada aklıma bişey geldi ama söylemeyeceğim ^^)
Kadın Yifan'a ilk önce akıllı ve evlat edinilmeye müsait olan çocukların fotoğraflarını göstermişti ama o bunu kabullenmeyerek çocukları bizzat kendi görmek istediğini söylemişti.
Vicdanının kuru sesi, aniden uzun olan bir çocuğun diğerini ittirip yere düşmesine neden olduktan hemen sonra ağlayıp yaralanan çocuğun dizini ovuşturmasıyla kendisine çemkirmeye kaldığı yerden devam etti. "Salaksın adamım! Herkes tarafından aldatılmış olabilirsin ama kendi sevgilini yetiştirme olayı nedir? Beyninin olmayan tıpasını sikesim var!"
Yere kapaklanan çocuk bir taraftan dizini ovuştururken, diğer taraftan ağzını açarak hıçkırmaya başlamıştı. Küçük, tatlı ve masum suratından dökülen acı tohumlarıyla korkunç, tiz hıçkırıklarının sesini daha da arttırıyordu!
Yifan kafasını çevirip üzgün gözlerle ona baktı. İstemsiz olarak hareket eden atletik bacakları kendisini zırlayan çocuğun yanına götürdüğünde eğildi, çocuğun acıyla buruşan güzel suratına baktı.
Küçük çocuk yaşlarla ıslanan minik ve masum suratına çarpan güçlü ve sıcak nefesle irkilip, ovuşturduğu dizini bıraktı. Ekşittiği suratının içinden gözlerini açmaya çalıştı, karşısındaki adama baktı.
"Ejderha amca..."
Aklına gelen ilk şeyi mırıldanan çocuk, Yifan'ın ona gözlerini iri iri açıp bakmasından hemen sonra genç adamın ifadesiz suratında bir duygu belirtisi aramaya başladı. Bulunmayan ifadenin hemen ardından yeniden hıçkırıklara boğuldu, görevli kadının yanına gelip "Daha dikkatli olmalıydın Kyungsoo..."diye mırıldandığında güzel dudaklarını ısırdı.
"Ejderha amca?" diye mırıldandı Yifan.
EJDERHA...?
AMCA...?
Kadın yerden kalkmasına yardım etmek için küçük çocuğa elini uzattı. Yifan çatılan kaşlarıyla onlara bakarken düşüncelerinin geçtiği sikik beynine, vicdanının mahalle kadınlarını andıran iğreti sesine katılarak, küfürler etmeye başladı. (dınııtt, dınıııt, lanet olsun bu hayat, lanet olsun bu sevgim, seni çok sevmiştim sen neden bana böyle yaptın.s)
"İyi misin Kyungsoo?"diye mırıldandı kadın. İnce sesi oldukça nazikti ve büyük bir asaletle çıkıyordu. Diğer çocuklar sıraya dizilmiş heyecanla beklerlerken Yifan kadının avucuna küçük elini yerleştiren çocuğun ayağa kalkma çabasını izledi.
"Daha ne duruyorsun burada, siktir git evine, kes kollarını! Aldatılan adam acı çeker seni salak. Ardından da koy götüne gitsin havasına girip karanlık gecelerde sıkı bir delik peşine düşer, senin gibi 'Sevgilimi yetiştireceğim, o diğerleri gibi beni bırakmayacak!'moduna girdikten sonra yetimhanelere gelip çocuk bakmaz!"
Hırçın ve isyankar olan vicdanının kendisini azarlamasından sonra Yifan gözlerini kapattı ve doğruldu.
İçindeki savaşı bir an önce durdurmalıydı.
Hem ne yapıyordu ki?
Vicdanı gerçekten haklıydı. O ahlaklı bir adamdı, bunu yapmamalıydı!
Ayrıca buradaki çocuklar oldukça küçük gözüküyordu ve kendisine sübyancı dedirttirmezdi!
"Ama ben bu çocuğu hemen yatağa atmayacağım ki sadece onun evi olacağım. Tek yakını olup ona kendimi adayacağım. Onu yetiştirip, diğerleri gibi beni asla terk etmemesini sağlayacağım!"
Yifan'ın kendi kendine konuşmasına şahit olan kadın ve küçük çocuk, karşılarındaki adama soru soran gözlerle bakıyorlardı. "Anlamadım efendim?"
Kadın Yifan'a sorduktan hemen sonra genç adam derin bir nefes alıp, telaşlı bir ifadeyle mahcupça ellerini salladı ve gülümsemeye çalıştı. "Bu çocuğu istiyorum! Bu çocuğu evlat edinmek istiyorum!"
HASSİKTİR YİFAN!
DAHA VİCDANINLA OLAN HESAPLAŞMAN BİTMEDEN NEDEN BÖYLE YAPIYORSUN?
Kadın gülümsedi ve kafasını yavaşça salladı. "Kyungsoo çok sevimli bir surata sahip..."diye başladı sözlerine. "Ama biraz nazlıdır ve öğrenme güçlüğü..."
Yifan elini havaya kaldırıp kadını susturdu. "Çocuk var burada, onun hakkında bana bilgi verecekseniz lütfen..."
Derin bir nefes aldıktan sonra aklına gelemeyen kelime için küfür edip yutkundu. "Mutfak!"
"Mutfak mı?"
"Pardon depresyonda çok komedi filmleri izliyordum da, o çarptı haliyle!"
Yifan kadının avucuna elini yerleştiren küçük çocuğu koltuk altlarından kaldırıp, ayaklarının üzerine basmasına yardımcı oldu. "Ejderha amca seni alıp evine götürsün mü?" diye sordu muzip bir sesle.
"Ejderhalar evde mi yaşarlar, onların büyük şatoları yok mudur?"
Küçük çocuk heyecanla konuştuktan hemen sonra kollarını kaldırıp, yaşlarla ıslanan suratına aldırmadan havada bir daire çizdi, kendince büyüklüğünü belirlediği şatoyu diğerlerine anımsatmaya çalıştı. "Tamam o zaman, şato... Peki ejderha amcanın seni şatosuna götürmesini ister misin?"
"Her gün elma yiyebileceksem neden olmasın..."
-ASDF:d