Luhan, pantolonunu kendi yarattığı seks manyağının inlemelerine dayanamayıp penisinin serteleşmesi sayesinde indirmiş ve klozetin kapağını örterek üzerine oturmuştu. Bir eli 'Esmer Bomba'nın tabiriyle şirin ve ihtiyaçlı penisindeyken diğer eli kulağındaki telefonu tutuyordu.
"A-Ah!" diye inleyen geyik kendi elinin yerine telefonun ucundan inleyen adamın elini penisinde olduğunu farz ediyodu.
Kirpikleri titreyerek kapandığında Jongin"Parmaklarını ıslat ve o tatlı, büzüşük deliğine sok bebeğim!" diyerek talimat verdi. Luhan kulağındaki telefonu omzuyla yanağının arasına sıkıştırdı, vücudunu geriye yatırıp, kafasını klozetin sert ve soğuk başlığına yerleştirdi. Gövdesi yay gibi gerildiğinde ağzında ıslattığı parmaklardan tekini, diğerini dinleyerek deliğine yolladı, daha derin ve hırıltılı bir şekilde inleyip yutkunmaya çalıştı.
Pürüzsüz ve parmaklarının ıslaklığıyla biraz olsun nemlenen duvarlarının sıcaklığını hissediyorken, diğer eli penisini çekiyordu.
Kısa bir süre sonra bir parmağını daha deliğine yolladı ve onların etrafında kasılıp gevşemeye başladı. Hattın ucundan kulağına gelen sesle birlikte Jongin'in inlemelerinin ritmini ellerine uygulayıp, klozetin üzerinde sallanmaya başladı.
Bir eliyle damarları ihtiyaçtan belirginleşip, gerilen ve şişen penisini çekiyor, diğer elinin parmaklarını da bedenini ele geçiren lanet şehvet duygusuyla deliğine iterek geri çıkarıyordu.
Kahretsin, şuan ne yapıyordu böyle?!
"L-Lu-Luha-Luhaaan!" diye inleyen adamın sesiyle deliğindeki parmaklarını geri çekti ve aniden onları yeniden içine sokup acıyla kasıldı.
Tanrım!!!
Bedenine hakim olan lanet duygu acıyla birlikte etrafında dans ediyordu ancak zonklayan kasıkları ve parmaklarının etrafında kasılıp gevşeyen deliği daha fazlasını istiyordu. Acıya rağmen daha fazlasını arzuluyordu.
O'nu arzuluyordu.
Şuan arkadaşının evindeki tuvalette kendi kendini parmaklamasına neden olan lanet herifin içinde büyük bir hızla gidip gelmesini arzuluyordu.
***
Genç adam derin bir nefes aldı ve ortalıktan kaybolan arkadaşının nerede olduğuna bakmak yerine yutkunup bir bardak aldı. Musluktan su doldurup, bardaktaki sıvıyı hızlıca içti, harareti biraz olsun dinerken, aklındaki düşünceler bir türlü beyninden siktir olup gidemiyordu.
Gözlerini kapayıp ne yapacağını düşündü, zihninde aniden Kyungsoo'nun uyuyan huzurlu ve şirin suratı belirdi. Bilinçsizce o küçük baykuşun odasına yönelen ayaklarıyla hafif aralıklı olan kapının önünde durdu. Baykuş adamına baktı.
İçeri girdi, yatakta yüzükoyun uzanan küçük şirinliğe yürüdü. Dizlerinin üstüne çöküp, keskin bakışlara sahip gözlerini kısarak, tüm masumluğuyla derin bir uykuda gezinen sevimliliği izlemeye başladı.
Tanrım...
Bu küçük baykuş adamı evine getireli kısa, oldukça kısa bir süre olmuştu ancak genç adam bu kısa zaman zarfında ona delice bağlanmıştı. Şuan onun uyurkenki halini izlerken bunu daha iyi idrak ediyordu.
Eve bir köpek alsaydı acaba bu denli mutlu ve garip derecede huzurlu hisseder miydi, bilmiyordu. Ama bu baykuş adam akıllı ve sahibini dinleyen bir köpekten daha iyiydi. En azından genç adam, yatakta kıpırdanıp, ağzını şaplatan sevimlilik abidesi yüzünden böyle düşünüyordu.
Yifan kolunu kaldırıp, bilinçsizce gözlerini kırpıştırdı ve kıkırdadı. Sesi diğerini uyandıracak derecede yüksek değildi, ancak onun daha çok yatakta hareket etmesine, ağzını şaplatmasına ve minik ellerini suratının altında toplamasına neden olmuştu.