Sevgilini Nasıl Eğitirsin?
**Giriş Bölümü!!!**
Kyungsoo yaşlı gözlerinin pınarlarına toplanmış acı tohumlarının, bulanıklaştırmaya çalıştığı görüntüsüyle, yaptığının pişmanlığından dolayı oluşan boğazındaki yumruyu midesine göndermek için yutkunmaya çalıştı!
Onu tam olarak göremiyordu. Acı tohumları *aslında pişmanlık* Kyungsoo'nun ejderha amcasını görmesini engelliyordu.
Annesini görmesini engelliyordu!
Babasını görmesini engelliyordu!
Sevgilisini görmesini engelliyordu!
Bu lanet hayattaki en büyük korumasını görmesini engelliyordu!
Evini, hayalini, gelmişini ve geçmişini görmesini engelliyordu!
Diğerini rahatsız etmemek için yatağın ucuna oturan adam, sırtını yatağın başlığına dayamış çocuğun sargılı kollarına baktı.
İnce bileklerin kapladığı sargı bezinin Kyungsoo'nun tenini tahriş edeceğini adı gibi biliyordu.
Annesinin teni oldukça hassastı!
Babasının teni oldukça hassastı!
Sevgilisinin teni oldukça hassastı!
Bu lanet hayatta asla onu tek başına bırakmayacak insanın, teni oldukça hassastı!
Evinin, hayalinin, gelmişinin ve geçmişinin teni oldukça hassastı!
Baykuş çocuğunun teni oldukça hassastı!
Yutkundu. Yaşlı adam yutkundu ve gözlerinden süzülerek inen, yılların yıprattığı suratından salınan tek şeritli acı tohumlarının çenesinin altında toplandığını hissetti. Yanakları ve gözleri yanıyordu. Bebeğini o pislikten koruyamamanın acısıyla da yorgun yüreği sızlıyordu!
Diğerinin de, kalbinin durumu aynıydı!
Sadece Kyungsoo’nunkisi karşısındaki adamı üzmenin pişmanlığından dolayı böyleydi!
Yifan, sarılı ince bilekleri uzun ve kuvvetini kaybetmiş parmaklarıyla tuttu. İlk önce yavaşça ona uzandı ve Kyungsoo’nun kendisine kafasını yorgunca sallayarak, bunu yapmasına itiraz etmesinin geçmesini bekledi. Ardından ise dikkatle parmaklarını yaralı bileklere doladı.
“Neden?”diye mırıldandı.
O her zaman gür ve neşeli olan sesi boğuktu ve içinde bir gram bile fark edilmeyen, edilemeyen bir isyan vardı. “Neden bunu kendine yaptın?”
Kyungsoo dudaklarını ısırdı. Ardından kendisine zarar verdiği ve O’nun asla tasvip etmediği davranışı –davranışları- gerçekleştirdiği için yüreği pişmanlığın en görkemli, yüce ve eşsiz çakmağıyla tutuştu!
“B-B-Be-Ben…”
Boğazındaki yumru midesine inenememişti. O'nun karşısında suçlu olduğunda zaten her zaman böyle kekelerdi.
“Değdi mi?”diye sordu ejderha amcası.
“Canını yakmana değecek bir çocuk muydu?”
Kyungsoo kafasını olumlu bir şekilde salladı. “D-D-Değ-Değdi fakat…”
Durdu. Kalbini kırdığı adamın suratını buruşturmasını, tüm kabiliyetini kaybeden yaşlı gözleriyle ve pişmanlığın en derin yakıcı duygusuyla izledi.
Yifan'ın gözlerinin kenarlarında beliren kırışıklıkları fark etti.
YILLAR ONU ÇOK YORMUŞ GİBİ GÖRÜNÜYORDU!!!
“Seni üzmek istemezdim…”
Yifan derin bir nefes aldı. Geniş ve eskiden her derdi savuşturabilecekmişçesine gururla sergilediği kalın göğsü, ciğerlerine nüfuz eden havayla bir yukarı bir aşağı hareket etti. “O lanet çocuk için canını yakmana, canımızı yakmana değecek bir davranış…”
Durdu. Sözlerinin diğerinin kalbini kırmasını istemiyordu. Bu yüzden içindeki isyanı bastırdı!
BASTIRMAK ZORUNDAYDI!
Kyungsoo’nun da hayatındaki herkes gibi kendisini terk etmesini istemiyorsa susmak zorundaydı!
AMA YİFAN’IN BİLMEDİĞİ BİRŞEY VARDI!
KYUNGSOO, ONU OH SEHUN DENİLEN ÇOCUĞA AŞIK OLARAK TERK ETMİŞTİ!!!
Hastanenin ilaç kokulu odasında asılı kalan sessizliğin içinde, ikisinin de kalbi delicesine çarpıyordu!
Birisinin ki korkunun azizliğiyle…
Diğerinin ki pişmanlığın yüceliği ve büyüklüğüyle…
-ASDF:d