-Sevgilini Nasıl Eğitirsin?-
4. Bölüm.
Yifan bir transa girmiş gibiydi, karşısındaki adama bakarken yavaş yavaş da olsa iyileşmeye başlayan yaraları geniş göğsünün içindeki yüreğini sızlatıyordu. Elinde değildi, aniden yaşadığı bir acıyla boktan geçmişini hatırlıyor ve asla mutlu olamayacağını düşünüp kahroluyordu. Bu onu en çok yaralayan şeylerden biriydi. Nefes aldığı tüm zaman süresince sevildiğini zannediyor, terk edilirken eskileri hatırlayıp, acısının daha da katlanmasıyla, bunun koca bir yalandan ibaret olduğunu fark ediyordu. Sonra tekrar ve tekrar yıkılıyordu.
Yixing’i karşısında görmek ona eskileri hatırlatmıştı. Geçirdiği zamanları, mutlu olduğu anları ve onu terk ettikten sonra tüm kötü duyguların göğsüne hücum edip, yüreğini kanatmasını…
Hepsini hatırlıyordu.
Televizyonun karşısında uzun bacaklarını karnına çekip ağlayarak sabahlamasını, aniden Yixing’i hatırlatan bir olayla dudaklarını ısırıp kanatmamak için karanlıkta yaktığı sigarasını ve yeniden kalbinde yeşeren sevgisizlikle daha da büyüyen yalnızlık hissini hatırlıyordu.
Aniden kulaklarına bir ses duydu. Sevimli bir sesti bu. Aynı zamanda içinde büyük bir korku barındıran bir sesti.
Yutkundu ve silkelendi genç adam. Buğulu gözlerini yere dikeceği sırada aklı başına geldi, girmiş olduğu transtan titreyerek çıktı ve alışveriş arabasında geri geri giden çocuğun kendisine seslenişleri kulaklarında yankılandı.
Arkasına dönüp alışveriş arabasının içinde geri geri giden çocuğun acı dolu küçük ve sevimli suratını gördü. Gözleri baykuş adamını bu halde görmenin verdiği telaşla irice açıldı, boğazında koca bir acı yumrusu hissetti. Bedeni kaskatı kesilmişti, zaten gerilen kasları acı içinde kendisine çığlık atarak tepki veriyordu. Vicdanının kuru sesi, baykuş adamının “Ejderha amca…” diyen kaygı dolu korkulu sesiyle karışmaya başladı.
Yifan soğuk zemine çivilenmiş ayaklarını bir kere daha aldığı nefesle hareket ettirdi ve koşturdu. Süt ve süt ürünlerinin sergilendiği reyona çarpacak olan arabayı son anda tuttuğunda inanılmaz bir hızla Kyungsoo’nun kendisine uzanmış olan kollarını boynuna dolamasına izin verip, çocuğu koltukaltlarından kavrayarak kucakladı.
Kahretsin!
Onun sıcaklığını hissederken, en az kendisi kadar büyük bir korkuyla titreyen Kyungsoo'ya sıkı sıkı sarıldı.
“Ejderha amca…”
Kyungsoo’nun korku dolu sesi, küçük hıçkırıklarına karıştığında Yifan onun sırtını sıvazladı. “Buradayım baykuş adam, buradayım!”
***
Kyungsoo, ejderha amcasının kucağındaydı. Küçük kollarındaki çelimsizliğe rağmen diğerini tüm gücüyle sarmaya çalışıyor, titrek nefesler alarak kapalı gözlerinin gür kirpiklerini kıpırdatıyordu.
Yifan koltuğun çişli ve kirli olmayan tarafındaydı. Kucağındaki çocukla birlikte üzerindeki huzursuzluktan kurtulmak için büyük bir çaba sarf ediyordu. Baykuş adamının minik ve sıkı tutuşlara sahip kolları, düzenli, hırıltılı ve titrek nefesleri ve kollarının altındaki sıcaklığı buna yardım ediyordu.
Eve geleli yaklaşık on dakika olmuştu ve ikisi de aldıklarını taşıyıp yol tepmekten dolayı fazlasıyla yorulmuşlardı. Ayrıca ikisi de acıkmıştı ancak şuan sadece bu şekilde kalmak istiyorlardı. Poşetlerini kapının önüne bıraktıktan sonra Yifan dün geceki çiş olayının yaşandığı salona yönelmiş, arkasından koşturan sincabı izleyerek temiz tarafa oturmuştu. Kyungsoo'da onun leylekli bacaklarına tutunup çocuk parkındaki oyuncaklara tırmanışını andıran bir edayla genç adamın üzerine kurulmuş, küçük kafasını onun geniş göğsüne yerleştirerek hızlı olan kalp atışlarını dinleyemeye başlayıp, gözlerini kapatmıştı.