8. Bölüm 2. Part

429 31 0
                                    

Kyungsoo, korkuyla ısırdığı küçücük dudaklarından çirkin seslerin kaçmasını önleyemiyor, kendisini tutamadan ağlıyordu. Elleri kapı kulpunu indirmeye çalışıyordu, ancak gücü korkunun etkisinden dolayı tükenmiş gibiydi. Parmak uçlarında kalkmıştı, kısa boyu yüzünden yüksek kapı kulpunu zorlanarak aşağı indirmişti.

Küçük tofu dudaklarının arasından ejderha amcasına, birazdan popişini ısırmaya geleceğini bildiği kötü kalpli canavarın korkusuyla seslendikten sonra, kapıyı hızla açtı. İçeriye dolan ışıkla ejderha amcasının kollarına gidip, orada güvende olacağını bildiğinden dolayı, karanlığın ve kötü kalpli canavarın sayesinde korkuyla kaplanmış minik yüreği, biraz olsun telaşını yendi.

Çünkü ışık nemli kirpiklerine çarpıyordu. Kendisini hissettiriyordu ve zayıf da olsa, ona biraz olsun güven veriyordu. Birazdan ejderha amcası onu uzun kollarına alacak, alnına küçük bir öpücük kondurarak yanında olduğunu hissettirecekti. Baykuş adam, diye mırıldanacak, Kyungsoo'ya samimi bir gülümseme verecekti.

Kyungsoo buna emindi.

Dudaklarından kaçan kötü ve çirkin hıçkırık seslerinin arasında bir kez daha ejderha amca, diye seslendi. Çıplak ayakları, soğuk zeminde hızla hareket edip, ışığa ve güvene kendisini götürmeye başladı. Ama aniden durdu.

Küçük ayakları en fazla üç beş adım gitmişti ki, kulaklarına ulaşan karmaşık seslerle durmuş, küçük dudaklarını birbirine bastırmıştı.

Boğuk olan seslerin hırıltısını ve şiddetine nemli kirpiklerini kırpıştırarak karşılık verip yutkundu.

Ejderha amcası film mi izliyordu?

O sesler de neyin nesiydi?

Derin bir nefes aldı. Islak, uzun ve gür kirpiklerindeki göz yaşını minik elleriyle ovalayarak sildi. Kazağının kolları sarkınca yutkundu. Ejderha amcasının yaptığı gibi kazağının kollarını kıvırmak ve ona göstermek istedi. Bir de onun "Aferin sana, baykuş adam!" diye şakıyıp doğru yaptığı işten dolayı saçlarını okşamasını...

Ancak şuan bunu yapamayacak kadar elleri titriyordu. Minik ve kar beyazı elleri korkunun yüceliği karşısında karanlıkla baş edememişliğin verdiği bir acizlikle tutmuyordu.

Kyungsoo minik ellerine baktı.

Kazağın uzun kol paçalarının arasından kendisine merhaba diyen kısa parmaklarını oynatıp görünen kısımlarına elinde olmadan, istemsizce kıkırdadı. Sonra suratını buruşturdu.

Kulağına yeniden ulaşan ve şiddeti az öncesine varanla daha da artan seslerle birlikte o güzel ve küçük, masum suratı kırıştı.

"E-Ej-Ejder-Ejderha amca!" diye bir kez daha seslendi. Gözleri bir kez daha buğulanmış, küçük dudakları yeniden aşağı sarkmıştı. Tereddütlü adımlarla ilerlemeye başladığında ışığa yaklamıştı, köşeyi dönerken güzel gözleri acıdı. Titredi. Kulaklarına ulaşan seslerin oldukça kısa bir süre sonra gürültüye dönüşmesine titreyerek karşılık verdi. Ancak aniden bedenindeki titreme durdu. Çünkü ejderha amcası "Kyungsoo..." diye seslenmişti.

Kyungsoo, ejderha amcasının tınısı kulaklarına vurduğunda, sabırsızca hareket edip köşe başına geldi. Duvarın yanındaki bedeni, ona doğru atılan adımları hissediyordu. Ancak gözleri ışığa yaklaşmanın verdiği şeyle daha da acımaya başlamıştı. Yeniden gözlerini ovuşturdu ve daha yakından gelen sesle birlikte ejderha amcasını görmek için kafasını geriye atıp, ovaladığı gözlerinin elleriyle iletişimini kesti.

Dar omuzlarının üzerindeki küçük kafasını hızla kaldırdı ve yukarıya baktı. Sesin geldiği yöne, gözlerini acıtan güçlü ışığı kapatan ejderha amcasına baktı. Ama aniden afalladı. Korkuyla kaplanmış olan küçük kalbi şuan şaşkınlık ve hayretle dolmuş, etrafı bu duygularla sarılmıştı.

-Sevgili Nasıl Eğitirsin?- *ARADA*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin