-Sevgilini Nasıl Eğitirsin?-
1. Bölüm
** BİR AY ÖNCE!**
Yifan derin bir nefes alırken karanlık odayı aydınlatan televizyona baktı. Bulanık bakışlarını, kirpiklerini bilinçsizce kıpırdatırken yok edip, görüntü kalitesini arttırmaya çalışıyordu. Parmaklarının arasında yitip giden, birleştiği havayla kendini bitiren sigarasına yardım etmek için elini dudaklarına götürüp içine çekti.
Ağzındaki kötü tadı, koltuğunun hemen karşısındaki sehpanın üzerinde duran kolasından yudumlayarak geçiştirdi. Yanaklarından bilinçsizce dökülen duygu tohumlarıyla aklına gelen lanet kötü hatıralarını hatırladı. Bok gibi bir hayatı olacaktı! Bunu adı gibi biliyordu!
Ama hey, Yifan'ın her zaman iğrenç bir hayatı olmuştu.
Öz annesi onu doğururken ölmüş, babası ise yanlızlığa dayanamayıp şuan üvey anne rolünü oynayan ihtiyar bunakla evlenmişti, ardından o da öldüğünde zaten şirket işleri yüzünden ilgilenemediği oğlu daha derin bir boşluğa düşmüştü!
Yifan, sevgiyi, ilgiyi ve tüm güzel duyguları diğer insanlarda ararken büyük hatalar yapmış, hayatını adayacağı insanlardan ağır tekmeler yiyerek buruk kalbini sikmişti.
Parmaklarının arasındaki sigarasına gözleri takıldı, burnunu çekip yavaşça derin bir nefes aldı. Sigara dumanıyla kaplanmış olan boğucu hava ciğerlerine gitti, hafifçe midesinin bulanmasını sağladı.
Sarışın, dertli, sevgilisi tarafından ilk önce aldatılıp daha sonra terk edilen adam dudaklarının arasına sigarasını sıkıştırdı ve parmaklarının arasında yitip giden sigaraya asıldı. Ağzını kapattı, sigara dumanı öfkeli bir ejderhanın burnundan çıkardığı alevleri andıran bir edayla yolunu bulup dışarı çıktı.
Aklı hala Yixing'deydi, onun gülümsemesinde, yanaklarının yumuşaklığında, dudaklarının sıcaklığındaydı. Yixing nasıl onu anlatabilmişti bunu o da bilmiyordu. Diğerleri gibi olmadığını düşündüğü tatlı sevgilisinin yaptıklarına akıl sır erdiremiyordu!
"Senin suratını artık bir daha görmek istemiyorum! Bencil herifin tekisin! Kendine bir bak Yifan! İğrenç bir adamsın! Senden nefret ediyorum, bir daha karşıma çıkma!"
En son aşkının dudaklarından dökülen kelimeleri anımsadığında genç adam aniden hıçkırdı. Kollarındaki derman çekildi, geniş ve iri gövdesinin iki yanından sallandı. Yutkundu. Boğazındaki acıyla yutkunup, gözlerini kapattı. Yanaklarından acı tohumları birbirini kovalarcasına dökülürken, sigaranın acı tadına ve birkaç gündür içine koladan başka birşey girmeyen midesinin isyanına dayanmayan vücudunu hızlıca yerinden kaldırdı, kusması gerekiyordu!
Midesi ona acı dolu feryatlarla bazı şeyleri anlatmaya çalışırken, hızlı adımlarla elindeki sigarasına aldırmadan banyoya girdi, kapıyı kapatamadı. Klozetin önüne oturdu, boğazına tırmanan ekşimsi tatla birlikte öğürdü.
Parmaklarının arasında yitip gitmekte olan, havaya karışan sigarası hala yerli yerindeydi. Kısa bir sürede iki kere öğürdü, birşey olmayan midesinden dışarı çıkanlara aldırmadan gözlerini belirli olmayan bir noktaya dikti. "Tanrım..."diye mırıldandı.
Zayıf sesi banyoda yankılanmıştı.
"Tanrım, neden beni muhtaç olduğum sevgiyle imtihan ediyorsun!"diye bağırdı.
Şimdi sesi az öncekine varanla toktu. İsyankardı, öfkeli ve oldukça sitemliydi.
Sigarasının izmaritine kadar yandığını parmaklarındaki sıcaklıktan fark etti ve durdu, kafasını kaldırıp parmaklarının arasında sürekli kendini bitiren o lanet merete baktı. Yifan iyi bir adamdı, arkadaşları -aslında olmayan arkadaşları- gibi içkisi, kumarı, sigarası, karısı kızı yoktu. O partnerine bağlı bir adamdı. (öyle lan, ficlerde hep çocuğu piç yapıyonuz! akrep burçları çok bağlıdır yavuklulularına)