Multi: Almira
"Hanım efendi öncelikle sakin olun. Uzay Bey kafasına aldığı bir kaç darbe yüzünden minik bir travma geçirmiş. Şuan durumu gayet iyi ancak 2 gün boyunca misafirimiz olacak. Ne olur ne olmaz olası durumları göze almalıyız. Geçmiş olsun..." doktorun söylediği sözlerle derin bir nefes aldım.
Almira yaşlı gözlerle bana sarılırken, bir kez daha en azından onlara sahip olduğum için binlerce kez şükrettim. Uzay'ımın yattığı odanın kapısına doğru yürürken birden adımın seslenilmesi ile aynı anda arkamı dönmüştüm.
"Gerçekten mi? hah, senin ne işin var burda. Dövüp özür dilemeye mi geldin?!" biraz sert çıkışmıştım kabul " yeter artık!" diyebilmiştim sadece.
Koştum , sadece koştum...
Yine bulmuştu yerini ayaklarım. Sahil boyunca uzanan büyük taşların birinde oturuyordum her zaman ki gibi. Gözlerim benden izinsiz ağlıyordu. Dudaklarımdan hıçkırık nidaları yükselmeye başlamıştı bile. Tutamamıştım kendimi.
Yanımdan havaya doğru bir peçete yükselmişti. "Hadi ama sende kimsin ve tanımadığın birine peçete uzatıyorsun ki?!" karşımda yüz siması tanıdık gelen ancak dediğim gibi tanımadığım biri vardı. Gerçekten o birine çok benziyordu ama kime? Ben bunu düşünürken sarsılmamla karşımdaki varlığa döndüm " Napıyorsun be insan gibi "bakarmısın?"desen bakardım zaten" bu sefer konuşurken gülmüştüm. Tanımadığım birine gülmüştüm. Ben birine gülmüştüm hemde tanımadığım. Ben gülmek tanımadığın kimseye. Gülmek ve ben. Başımıza taşlar yağacak ayol. Ne diyorum ben ya iyice saçmalamıştım.
Yanımda ki varlığın telefonu çalmıştı. İster istemez insanların telefonlarının marka ve modellerini merak ederdim. Değüşük bir insan olduğumu söylemiştim zaten sadece... Arada bir psikopat,sadist,aşka nefret okuyan kız oluyorum yoksa ben bu tatlılıkla sinirlensem de pek bir işe yaramıyor. Çünkü bilin bakalım neden? Aşırı tatlı olduğum için-ego kasmıyorum kesinlikle- kimse beni kale almıyor. Ne güzel ama!
Gözlerim tekrar yanımdaki varlığa gidince o telefonla konuştuğu için biraz da olsa onu inceleyebilme zamanı bulmuştum. Onu daha da yakışıklı gösteren yeni çıkmış kirli sakalları çıkmıştı. Bal rengi gözleri gün batımının sunduğu o eşsiz ışıklarla parlıyordu sanki hayat buluyormuşcasına. Saçları ise pamuk gibi yumuşak olduğu belliydi ancak yüzüyle tümleşmiş şekilde sert duruyordu ki siyah olması da buna yardımcı olmuştu ve bu ona daha da yakışmıştı. Çene kemiği ise her kızın etkilenebileceği şekildeydi.
"Çok beğendin galiba. Sen her yeni tanıştığın erkeği böyle incelersen işimiz var demektir!"dedi ukala olduğunu-zaten anlamıştım ancak bu kadar belli etmesine şaşırmıştım açıkçası- ve kıskanç biri olduğunu belli ederek.
" Pardon kimsiniz? Sokakta üzgün kız bulup abisi olmaya çalışma servisimi! Peçete için saol ve beni yalnız bırakırsan sevinirim.!" demiştim bende ilklerde olayı şakaya vuruyor gibi yapmıştım oysaki sonlara doğru ciddi olduğumu gayet iyi bir şekilde kabullendirmiştim. Yani sanırım.
"Peki ben Arel bunu bil yeter, gerçi hayatın boyu beni unutamayacaksın ama. Neye bir daha kinede onu anlatırım ne dersin Milacım?! Ne!? Nereden biliyordu bu benim adımı. Ya da daha doğrusu neden onu unutamayacaktım? ama ben merak ederim be! az insaf yahu.
"Hey Arel denen ukala!" Diye gerçekten yüksek bir şekilde bağırmıştım. Oysaki iki adım ötemdeydi. Sert bir şekilde bana döndüğünde kızacağını ya da onunda bağaracağını düşünmüştüm ancak o beni şaşırtıp oldu yerde durmuştu. Suratına itici bir gülümseme yerleştirmişti "dinliyorum" dercesine.
"Kimsin?!"
EVETT CANLARIM BEN GELDİM. BİLİYORUM BU BÖLÜM KISA OLDU AMA SINAV HAFTASINDAYIZ VE BU KADAR ATABİLMEM BİLE MUCİZE. AMA BİTSİN SÖZ UZUN BİR ŞEKİLDE YAZACAĞIM. ÖPTÜM, İNŞALLAH SINAVLARINIZ ÇOK İYİ GEÇER...
Instagram:zulallayy
düşüncelerinizi ve iteklirinizi hesabımdan iletebilirsiniz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
RomanceTüm hakları saklıdır. O. Bu. Şu. YOK! Hayatı parçalanan "BEN" varım. Yalanlara inandırmaya çalışan "SEN" varsın. Hiç olmayan "BİZ" varız. Umutlandıran bir o kadar da can acıtan gerçekler var. Yalanlar üzerine kurulmuş hayallerden hayat var. -"Kısaca...