ŞAH VANTE [21]

2.2K 190 181
                                    

Anka kuşu misaliydi bizimkisi, kül olacağını bile bile aşkımızdan yanmayı seçtik...

VANTE

"Adamların ailelerini tespit ettik hepsinin elleri kolları bağlı. Bizim dediğimizi yapmaktan başka çareleri yok. Babanı kendi silahıyla vuracağız!" Diyerek heyecanla masaya vuran Jimin planın son dokunuşlarını da tamamlarken dalgın bir şekilde kafamı sallayarak onu onayladım.

Ofisimin camdan duvarının önünde kilometrelerce yüksekliğe rağmen net bir şekilde görebildiğim o ikisini izliyordum. Lisa'nın canımı acıtmak için o sikikle takıldığını elbette biliyordum ama yine de onları her gördüğümde içimde patlayan volkanın öfkesinnde cayır cayır yanmaktan bir türlü kurtulamıyordum.

"Hâlâ onları mı izliyorsun sen?" Diyerek yanıma gelen Jimin bakışlarımı takip ederken Lisa'nın kahkaha atarak o piçin omzuna vurduğunu gördüğümde daha fazla dayanamayarak çalışma masama doğru yürüdüm.

Söylediklerimde hatalı olduğumu biliyordum, ama bu ayrılık tek kişinin eseri değildi. Benden sakladıklarını bu şekilde öğrenmemeliydim, ben ona geçmişimin ruhumda açtığı yaraları tüm çıplaklığıyla göstermiştim. Onun gerçek ismini bile kendi kendime öğrenmiş ama asla sorgulamamıştım. Çünkü kimliğini saklayan tek kişi o değildi ama ailesini benden saklamasını kabullenemiyordum.

Yinede bir anlığına tüm yaşananları silmeyi düşünmüştüm ama o saçma sapan intikam uğruna yine bok etmişti her şeyi. Yıllardır köşe bucak saklanarak yaşıyor, oldukça iyi saklanmama rağmen bir gün babam tarafından bulunmanın korkusunu yaşıyordum. Buna rağmen ona duyduğum sonsuz güven ile onu hayatıma almıştım. Kendini benim yerime koymayı bir an bile denemediğinden ikimizde uzaklara savrulmuştuk.

Şimdi acısını dindireceği başka bir liman arıyor olmalıydı. Ama aradığı her limanı yok edeceğimden haberi yoktu. Çünkü araya ne yalanlar, ne hakaretler girerse girsin kalbim onu gördüğüm ilk anda attığı gibi son sürat atıyordu.

Jimin tekrardan konuşacağı sıra pat diye kapının açılmasıyla ikimizde o yöne döndük, bu saygısızlığı yapabilecek potansiyeli olan tek kişi vardı ve o da gelmişti zaten.

"Namjoon ve Seokjin hyung sizi toplantı odasına çağırıyor." Diyen Jungkook'a sataşmak için Jimin sinsi adımlarla ona yürürken boğazını temizledi. "Kapı çalmak nedir bilmiyor musun sen?"

Jungkook gözlerini etrafta gezdirirken  "Jimin'in sesini mi duydum? Nerede?" Diyerek boyuyla dalga geçerken Jimin'in sinirden kızardığını görebiliyordum. Bu ikisinin aptal sürtüşmeleri o kadar komik görünüyordu ki, şu durumda bile beni güldürmeyi başarabiliyorlardı.

"Jeon Jungkook! Beni sinirlendirme." Diyerek tısladığında Jungkook sonunda onu fark ederek yüzünde sahte bir şaşkınlık ekledi. "Ah buradaymışsın bir şey mi söylemiştin?"

"Siktir git ya!" Jimin sinirle onu omzundan ittirip koltuğuna doğru yürürken, Jungkook gülerek dilini çıkararak arkasından garip garip hareketler yapmış sonra da dışarı çıkmıştı.

"Rosé için böyle salakça davranmanız çok komik." Diyerek kalemimi elime aldığımda rastgele bir kadın silueti çizmeye başladım. Jimin yattığı yerden kafasını kaldırırken "Rosé ne alaka?" Diye sordu.

"Jungkook Rosé'ye âşık Jimin bilmiyormuşsun gibi davranma. Sana sataşmaları da bu yüzden." Jimin'in bu gerçeği yeni fark ettiğini yüzünde oluşan şaşkın ifadeden anlarken çizimime geri döndüm. Son zamanlarda sürekli yüzü olmayan kadın silüetleri karalıyordum kâğıdıma. Hepsinin yüzü zaten istemsizce Lisa'ya dönüşüyordu zihnimde.

Trouvaille •TaeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin