İHANET [23]

2.2K 142 237
                                    

Nerde kaldın aq diyenleri duyuyorummmmm çok geç oldu ama geldim.

Umarım seversiniz, beğenirsiniz kontrol edemiyorum çok uzun hatalarımı görmezden gelin lütfen

Bölüm sonu yazdığımı mutlaka okuyun öpüldünüz!!!!!!!

"Belli ki gelmeyecek bence gidelim." Jungkook gizleyemediği telaşıyla papağan gibi aynı şeyi tekrarlarken sinirle, asıldığı kolumu ondan kurtarıp ters ters baktım.

"Sözleştiğimiz saatten sadece 5 dakika geçti Jungkook, sakin olsana biraz!" diye cırladım, burada tehlikede olan Yoongi iken ondan daha fazla telaş yapmasına anlam veremiyordum. Zaten planı ona anlattığımızdan beri kireç kesilen yüzü şimdi daha da rengini atmıştı. Namjoon'dan beklediğim mesaj nihayetinde bana ulaşırken hızlıca telefonumu kaptım.

Kim Namjoon

Arabayı gördük, beş dakikaya orada olurlar hazırlanın. (14:00)

"Geliyorlar." Dedim gergince Yoongiye dönerken. Planımız ilk olarak Bay Kim'in korumalarını uzaklaştķrmaktı. Sky sayesinde Namjoon ve adamları korumalardan kurtulup rahatlıkla buraya gelebileceklerdi. O sırada Bay Kim gayet savunmasız bir şekilde Vante sandığı Yoongi ile oyalanırken Namjoon onu buradan götürecekti. Plan basitti ama işlemeyecek kadar saçma değildi. Benim aksime Taehyung buna oldukça güvense de o adamın gözlerindeki kini bizzat yakından görmüştüm. Sağlam pabuç değildi, en ufak bir yanlışta gözünü dahi kırpmadan ortalığı kan gölüne çevirebilirdi.

Bir araba sesi gittikçe daha da yakınlaşırken nefeslerimi düzene koymaya çalıştım. Yoongi Namjoon gelene kadar Bay Kim'i oyalayıp kışkırtsa yeterdi. Deponun kirli camýna yanaştığımda ardı ardına iki arabanın geldiğini görünce kaşlarım çatıldı. Camlar filmden olduğu için kimseyi göremiyordum. Yine de karamsarlığa kapılmadım, Namjoon ne yapması gerektiğini biliyordu.

Lüks arabanın kapısı açıldığında Bay Kim'in oldukça ağır hareketle dışarı attığı adımı görüş açıma girdi. Yavaşça arabadan çıktığında kalbimin üzerinde ağır bir baskı hissettim. Ön kapıdan inmesini beklediğim kişi Sky'dı ama onun yerine evinde, korumalarının arasında hiç görmediğim siyahi bir adam inmişti. Bay Kim'in iki katı kadar uzun ve kalıplıydı. Endişeyle Yoongi'nin yanına gittiğimde Jungkook yüzümdeki telaşı okuyarak kolumdan tutup kendisine çevirdi.

"Ne oldu Lisa?" dedi korkusunu gizlemeden. Soğukkanlı olmaya çalışarak yutkunup sarsılmış görüntümü düzelttim, "Sky yok." Diye mırıldandım gergince.

"Ne demek yok! Bizi sattı mı yoksa? Ah biliyordum böyle olacağını!" Donuk gözlerle deponun açılan kapısına baktığımda Jungkook'da saniyeler içinde gözleriyle beni takip etti, ardından sırtını ona döndü. Onun saçma tavırlarını anlayamayacak kadar gergin hissediyordum.

Sky yoksa Namjoon korumaları aşıp nasıl gelecekti buraya? Her şey Yoongi'nin oldukça inandırıcı oyunculuğuna ve Bay Kim'in bir ümit silahsız gelmesini dilemeye kalmıştı.

"Gerçekten sözünün eriymişsin Pranpriya." Bay Kim'in alaycı sözleri duyulduğunda ona koz vermemeye çalışarak ciddiyetle baktım gözlerine.

"Bu ne demek oluyor Lisa! Bu adamın ne işi var burada!" Diye bağıran Yoongi ile irkilirken Bay Kim'in alaycı ifadesi gitmiş yerine avını gözüne kestirmiş, kana susayan bir avcıya bürünmüştü.

"Beni ne kadar kırdığının farkında bile değilsin Vante, beni kazıklamanı kolayca sindireceğimi mi sandın?" Bay Kim bu çıkışım üzerine kaşlarını havaya kaldırırken yüzünde garip bir tebessüm oldu. Şefkâtten ya da zevkten çok uzak bir tebessümdü bu.

Trouvaille •TaeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin