Medyadaki videoyu izlemeden geçmeyin gerçek olduğunu bir an düşününce çok tuhaf oluyor insan Taelice can can..
Başlıktan da anladığınız üzere upuuuuzuun bir bölüm olacak :)
Sevgiler saygılar..
Bu arada bu sefer sınır koymayacağım ama neredeyse 5 bin kelimelik bir bölüm yazdım lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin!!!
●
Taehyung ile konuşmamızın üzerinden 5 gün geçmişti. Onun yokluğundan mı yoksa bu tempodan mı bilinmez aynı günler birbirini kovalıyordu sanki. Büyük bir kargaşa içinde hislerimin kapatma tuşuna basmıştım. Taehyung yoktu, hislerimde yoktu.
O günden sonra yorgunluktan öleceğimi düşünsemde onu beklemeye gitmiştim ama yine ve yine gelmemişti. Bende kendimi tamamen işime odaklamıştım. Herkes heyecanlı ve gerginlik arasında gidip geliyordu.
Rosé çıldırmış durumdaydı, en ufak bir aksilik çıkacak diye ödü kopuyordu. Jungkook'tan öğrendiğim kadarıyla onun her zamanki haliydi. Defile önceleri mankenlerden bile daha çok stres yapıyordu.
Jimin'i en son asansörde elinde bir sürü evrak varken görmüştüm. Çok büyük olasılıkla Vante'nin yanına gidiyordu. Herkes gibi o da meşgul olmalıydı. Ülkedeki herkes bu defileyi bekliyordu, yabancı ünlüler dahil. Promosyonu iyi yapılmıştı ve herkesin beklentisi tavandı.
Günlerim; ajansa gel, makyajın hazırlansın, provalar yapılsın, birkaç röportaj ver, kimseyle konuşacak halin kalmasın, eve git ve uyu. Sabah yine aynı döngü. Bu döngünün aralarına sıkıştırabildiğim zamanlar ise sadece yemek molalarından ibaretti.
İşte tam bu zamanlarda onu daha çok özlüyordum. Yanımda olsaydı biraz olsun enerjim olabilirdi ama ne zaman yolumu uzatıp o sokağın önünden geçsem karşılaştığım boşluk beni yıkıyordu.
Sanki terk edilmiş o sokak, asıl şimdi terk edilmiş gibiydi. Siyah beyaz karenin içinde parlayan sarı saçları o kareden mahrum bırakınca, iyice solmuş gitmişti.
O sokağın cezbedici yanı Taehyung'muş meğer, çünkü o yokken hiç içimden gelmiyordu oraya gitmek. Benim için en önemli yer, sıradan bir sokağa dönüşüvermişti aniden.
Ne zaman güneş gibi parlayan saçlarıyla o sokağa girse, kaldırım taşlarına direnen o küçük ve narin çiçeklerin eğilen boynu düzeliyor, hayat buluyordu. Tıpkı benim gibi.
Defileye çok az bir zaman kalmıştı ve üzerimizden atmamız gereken büyük bir stres olduğu için Bay Kim hepimizin erken çıkması için izin vermişti.
Bu yüzden bornozum ve vücudumdan yere damlayan suları umursamadan bomboş gözlerle dolabımı inceliyor, uygun bir elbise bulmaya çalışıyordum.
Jimin'in önerisiyle bir bara gitmeye karar verirken içimdeki minicik umut Jimin'den dolayı Taehyung'un da gelebileceğini fısıldasada pek emin olamıyordum.
Dolabımın önünde ne kadar vakit geçirdim bilemiyordum ama kapının tekmelenmesiyle daldığım düşüncelerden uyanıp kapıya doğru koşturdum.
Kapının deliğinden baktığımda sıkıntıyla yanaklarını şişirmiş, çok seksi bir Rosé ile karşılaşınca onu daha fazla bekletmemek için kapıyı açarken homurdanarak içeri girdi.
Üzerini sımsıkı saran siyah ve parlak kumaştan bir elbise giymişti. Ayağında ise file çorap ve siyah yüksek topuklu bir ayakkabı vardı. Saçlarını da jilet gibi fönletmişti. Tek kelimeyle seksiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trouvaille •Taelice
Fanfiction[07.07.19] Tüm ün ve şöhret dünyasından saklanan Vante, turuncu bir kedinin kamerasına yakalanıyor. Gerçek kimliklerini ve geçmişlerini ardında bırakan iki yalnız ruh birbiriyle bütün haline geliyor. Vante ve Lili'nin hikayesi... Lalisa Manoban X K...