LİLİ'NİN SIR PERDESİ [17]

1.9K 172 363
                                    

Uzun bir süre bekletmenin ardından 4bin küsür kelimelik bir bölüm yazdım ballarım.

Oy ve Yorum vermeyenin gece rüyasına gireyim emi!

Yalan üzerinize bir kere sıçradığında ondan kurtulmak hiç kolay olmazdı. Ben kendi yalanımın mürekkebine bulanırken, etrafima sarılan doğruların birer yalandan ibaret olduğunu bile fark edememiştim.

Elindeki silahıyla beni öyle bir konuma ittirmişti ki, onun yüzüne bile bakamıyordum. Seslenmelerini duyuyor kalbimin kanlı haykırışlarına rağmen sesimi çıkaramıyordum.

Babam karşımda şok olmuş bir şekilde yüzüme bakarken, gözlerimi bürüyen kin bedenimi sarsıyordu. Her şeyi bitirmişti, ben bu dünyada varlığını koruyan en özel şeyi kaybetmiştim; Vante'nin güvenini...

Sevdiğim adamı öldürmek için yıllardır peşinde olan adamın babam olduğu gerçeği boğazıma takılıyordu yutkunamıyor, hazmedemiyordum.

"Lisa?"

Sesinde biriken hüzün kalbime büyük bir oyuk açmıştı. O oyukta sakladığım aşkımın kan reva içinde olduğunu görüyordum.

"Bunun doğru olmadığını söyle."

Taehyung'un titreyen sesiyle akmaya başlayan yaşlar artık hiçbir şeyi geriye getiremezdi.

"Taehyung," diye mırıldandım zorlukla. Babam sessizce ikimizi izliyordu. O an Taehyung'a kendimi açıklamak için öyle odaklanmıştım ki, yavaş yavaş düşürüp uzaklaştırdığı silahına doğru adımladığını bile fark edememiştim.

"Bilmiyordum, yemin ederim ki bilmiyordum."

Taehyung'un histerik kahkahası kalbimde patlayan cam kırıklarının daha da derine batmasını sağlarken, dudaklarımı birbirine bastırdım ve ona döndüm.

Gözlerinde bomboş bir ifade vardı. Ben ona döner dönmez babama çevirmişti bakışlarını.

"Hayatıma birden dahil oluşun bunun yüzünden miydi Pranpriya?" Gerçek ismimi tükürürcesine söylerken birkaç adım atarak babama yürüdü.

"Hayır Taehyung beni dinlemen gerekiyor düşündüğün gibi değil. Ben bildiklerimin hepsini sana anlattım."

Ona doğru yürüyüp önünde durmama rağmen kin dolu bakışlarını babamdan çekmiyordu.

"Bana bak." Çenesini tutup kendime çevirmeye çalıştım ama buna izin vermedi, buz kesmiş kemikli eli bileğimi tutup ittirdiğinde burnumu çektim. Şu an iğrenç bir durumun içindeydim ama beni dinlemek için hiçbir şey yapmıyordu.

"Ben sana bir şans vermiştim Taehyung, beni dinlemen gerekiyor, bana inanman gerekiyor."

"Neyine inanacağım senin?!" Diye kükrediğinde korkuyla yerimde sıçradım ve bir iki adım geri kaçtım. Boğazı kızarmış, damarları gözle görülebilecek kadar belirginleşmişti. Yani kısaca öfkeden deliye dönmüştü.

"Gerçek ismini bile kendim öğrendim! Ama bravo plan tıkır tıkır işlemiş olmalı çünkü aptal gibi ne söylersen söyle sana inanmayı seçtim." Sertçe kafasına vurduğunda ellerimi dudaklarımda birleştirdim. Onu ilk defa böyle görüyordum; kendine acıyor ve hayal kırıklıkları arasında debeleniyor halde.

"Bak sakinleş biraz. Ben onun senin peşindeki adam olduğunu bilmiyordum diyorum." Beni neden anlamak istemiyordu Tanrım delirmek üzereyim! Gözüne perde inmiş, kulakları sağır olmuştu bana karşı. Ne yalvarışlarımı duyuyor, ne gerçekleri görebiliyordu.

Trouvaille •TaeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin