-BÖLÜM 3- Güneş Karanlığa Mahkumdu

134 44 131
                                    

Sen sensizliği bilmiyorsun, bilemezsin...
~
Hiç yağmur yağmayan bu tarlada sular seller akıyordu. Küçük kız kaybetmişti koca çınarı. Ağlamıyordu ama çok korkuyordu. Ne korkuluk nede koca çınar..
Bunu da atlatacağım!
Dedi küçük Kız hala ayağının altından kayan su ile bilmediği yerlere akıp giderken..
~

Sıkılmıştı sanki güneş, devrediyordu yerini geceye..
Lakin ay neredeydi, bu denli ihtiyaç varken..
Ufak bir tebessümüne..

Gökay'ın anlatımı ile :

Her yer çok karanlık hiçbir şey göremiyorum. duyamıyorum da.. sadece ince siren sesi gibi bir şey yankılanıyor kulaklarımda
Yoksa Öldüm mü?
En son neredeydim?

Bir dakika...

En son biz kaçırılmıştık. korkuyla kıpırdamaya çalıştım. Muhtemelen bir sandalyeye bağlıydım.

"Kör oldum lanet olsun kör oldum her yer simsiyah" diye çığlık atıyordum.

bir kahkaha sesi geldi.. Baya hunharca gülüyordu.

"Salak kör değilsin, gözlerin bağlı!"

Bu Zeynep'in sesiydi..

"Zeynep, Zeynep nerdesin! Aç şu gözlerimi" dedim korkarak.
"Üzgünüm açamam" dedi Zeynep.
" Şakanın sırası değil aç şu gözümün önündeki şeyleri! Barış ve Yalın en son kanlar içinde yerdeydi"
Zeynep sıkıntılı bir tonla nefes alarak;

" Kanka açamam çünkü benim de ellerim bağlı" dedi sinirden karışık gülerek.

"Senin gözlerin bağlı değil mi?" dedim Zeynep'e.

"yoo ehehehee" dedi sonunda hiç onun tarzı olamayan bir gülümseme ile.

"bu durumda nasıl gülebiliyorsun Allah aşkına kafayı mı yedin sen?" dedim sinirle..

bir kapı sesi duydum.. bir odada olmalıyız ki biri içeri girdi ya da dışarı çıktı.
kesinlikle içeri girdi..
Çünkü ayak sesleri bana doğru geliyordu.
Kısa süre içinde geçici körlüğüm geçmişti çünkü gözümün üzerindeki bezi biri açmıştı.
Karşında ağlamaktan Gözleri şişmiş kabarık olan saçları daha da kabarmış sandalyeye bağlı, arkamda muhtemelen biri olmalı ki o kişiye doğru burnundan soluyorcasına bakan bir Zeynep gördüm.

Arkamdaki her kim ise kulağıma yaklaşıp bir şeyler fısıldadı..

"Tekrar merhaba Gökay'cığım! Anlaşılan o ki çok sağlam arkadaşların var, kıvırcık bozuntusu kulaklarımızın içine etti.. Çok çirkin bir sesi var bağırınca hiç tatlı olmuyor. Sesini kesecektim de arkadaşın diye acıdım" dedi.

Ben bu sesi tanıyordum..
Çok dua ettim o olmasın, olamazdı..
İmkansızdı, o ölmüştü...
Onu babam öldürmüştü..

Yavaşça arkamdan çekilip tam karşıma geçti. Lanet olsun ki oydu ölmemişti şerefsiz.

~
Küçük kıza annesi sürekli anlatırdı.. Daha küçük kız yokken kendisinin çok çektiğini. Deniz kızının asıl yeri okyanus olması gerekirken, o bir havuzda kilitliydi.. Bilmiyordu okyanusları.. Buna neden olan kötü kalpli balıkçıydı.. Bu balıkçı onu uzun mu uzun, gözleri kapkara esmer bir yakışıklıdan çalmıştı.. Zavallı yakışıklı deniz kızını bir türlü bulamıyormuş. Çünkü çok uzaktaymış. Deniz kızını kurtarmak için kötü kalpli balıkçıyı öldürmüş . Sonra kurtarmış deniz kızını ancak onlar

SİLİNMEYEN İZLER  (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin