En çok kimi seversen..
En çok da ona kırılır, ona darılır, ona yorulursun..Benim için farklıydı bu ;
Beni en çok o kırdı, ona ben darıldım
En çok da ben yoruldum..Şimdi ise onun acısını ben çekiyorum..
Barış'ın anlatımı ile ;
Gözlerimin önünde olanlara inanmak istemiyordum. Buraya geleli çok uzun zaman olmamıştı..
Onu tanıyalı da uzun zaman olmamıştı...
Onu şimdi kaybedemezdim.Kollarımın içinde yığılıp kalmıştı Gökay. Güneş sarısı saçları gözlerinin üzerine düşmüştü
Yüzünde dağılan saç telleri sanat eseri gibiydi. Onu kaybetmek istemiyordum..Kendimi sende bulmuşken, benden gitme..
O şerefsiz kaçmıştı. Polisler peşine düşmüştü. Arzu Hoca, Zeynep, ben Yalın.. Gökay'ın babası, yada babası sandığımız adam..
Hepimiz ağlıyorduk. Arzu Hoca elinde telefon ile ambulansı arıyordu. Gökay'ın omuzundan ellerime kan akıyordu. Zeynep ağlamaktan yere yığılmıştı..
" Çocuklar kendinize gelin! Dinç durmalıyız" dedi Arzu hoca.
Gökay'ın başını bağrıma bastım.. Kafasının oynadığını hissettim..
" O yaşıyor!! Hocam bi şeyler yapın o yaşıyor! " Gökay'ın babası elinde telefon ile bir şeyler yapıyordu bağırıyordu. Gökay ise bana bir şey sayıklıyordu.
"Ben.. Benim bi.. İ.. İsteğim... Var.." yutkunuyordu.
" Zorlama kendini Gökay. Bak söz kurtulacaksın."" Herşey daha güzel olacak"
Ağlıyordu.. Ağlıyordum...
Uzaklardan siren sesi geliyordu.. Yalın ayağa kalkıp buradayız! Diye bağırıyordu. Ambulans kısa sürede gelmişti. ATT 'ler Gökay'ı ellerimden aldılar. Sedyeye yüz üstü yatırdılar. O bunu hak etmiyordu.
Kimse bunu hak etmiyordu..
Dört bir yandan acı sardı bedenimi. Neden ben? Demeden edemiyordu insan..
Yalın'ın anlatımı ile ;
Zeynep'ime kavuşmuştum. Ama kardeşim dediğim insan orada can çekişiyordu. Yarım saattir yoğun bakımdaydı Gökay. Barış desen... Darmadağın.. Arzu Hocam bi çare tırnaklarını ısırıp dualar ediyordu. Gökay'ın babası Mahir amca dalmıştı uzaklara. Yokluğu çok belliydi Gökay'ın. Gürültü yoktu.
Zeynep ağlamaktan artık tek tük nefes alıyordu.. Kıvırcık saçları yüzünde dans ediyordu..
O susmuştu ama bana acı içinde bakan gözleri de bağıra bağıra susuyordu..
İyi değiliz.. İyi olmadık doğru dürüst hayatımız hep zikzak giderdi. Gülümsemelerin ardından gelen koca felaketler.
Zeynep kafasını hafif kaldırıp burnunu çekerek bi şeyler anlatıyordu"biz daha sanırım sekiz yaşında iken, Mersin 'de bir köye ailece ziyarete gitmiştik. Gökay tavukları kovalıyordu bende peşinden gidiyordum. Koşa koşa bir ahırın önünde durduk. Gözümüze rengarenk çuvallar çarptı. Gerçekten de büyüleyiciydi.. Neyse işte Gökay iyicene heyecenlanıp minicik ellerini çuvalların üzerinde gezdirdi. " Zeynep öyle bir iç çekti ki. Sonra devam etti..
" Aslında o zaman çimen dolu yamaçtan yuvarlanacaktık. o zaman da çok manyak düşüncelerim vardı Gökay'a 'hadi çuvalları kafamıza geçirip öyle yuvarlanalım!' dedim"
dedi ağlamaklı sesle Zeynep. Ellerimin arasına aldım yüzünü
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİLİNMEYEN İZLER (Düzenleniyor)
Ficção AdolescenteKar tatili zamanında ihmal sonucu spor salonunda kilitli kalan Gökay, Barış ve Yalın bayılan Zeynep'i uyandırmaya çalışırken gizemli biri tarafından mermi yağmuruna tutulur. Çatışmanın alevleri Gökay ve Barış'ın yüreğine de ateş düşürür. Bu ateşi dı...