1- He didn't take my hi, what a shame.

1.4K 162 21
                                    

LHQ

-“He didn’t take my hi, what a shame.”-

Adam beni iterek cam fanusun içine soktu. Cam fanus dediğime bakmayın. Mahkumlar serbest zamanlarını burada geçiriyormuş(!). Çok eğlendikleri belli.

“Senin gibi f.hişelerin ait olduğu yer burası güzelim!”

Sevimli gardiyanımız bana bu güzel sözleri sarf ettikten sonra pis bir kahkaha attı ve kapıya iki kat parola sistemini girip kartını okuttuktan sonra buradaki muhteşem atmosfere dayanamayıp tüydü.

İçeri atılmamla beraber kısacık bir sessizlik oldu-yaklaşık iki saniye. Ardından bir gürültü koptu ki sormayın.

“Bu seksi şey nasıl düştü Lahok’a!”

“Burada en fazla bir ay yaşar.”

“Ertesi gün tecavüze uğrar bu!”

“Çok pısırık bişeye benziyo.”

“Bu kız buraya atılacak ne yapmıştır acaba!”

Bir an öyle tırstım ki bir ayı bırakın burada bir saniye daha nasıl kalacağımı düşünmeye başladım. Evet, bu turuncu gerizekalı tulum üzerime resmen ikinci bir deri olmuş olabilirdi. Evet tüm hatlarım fazlasıyla belli olabilirdi. Evet ben çekici bir kız olabilirdim. Ama bu kadar hakareti hak edecek bir hareket yapmaya fırsatım bile olmamıştı ki. İçeri gireli daha beş saniye olmuştu ve bana resmen f.hişe demişlerdi. Kimbilir ertesi gün ne derlerdi.

İçlerinden bayağı kaslı ve boynunda yara izi olan bir adam bana doğru yaklaşmaya başladı. Suratında berbat bir sırıtış vardı. Sonunda dibime girecek kadar geldiğinde gürültüler kesildi ve adam bir kahkaha attı. Ah, bir ayrıntı vermeden geçemeyeceğim: nefesi berbat kokuyordu.

“Senin gibiler burada benimdir güzelim.” Etraftan bir onaylama sesi yükseldi. Yüzümü buruşturup başımı iki yana salladım. “Kimsenin kölesi olmaya niyetim yok.”

“Niyetin önemli değil güzelim. Benim niyetim önemli.” Adam aniden benim kolumun iki katı kadar olan kolunu belime sardı ve beni kendine çekti. Bir çığlık atıp adamın kasıklarına tekmeyi geçirdim-ve yaptığım anda pişman oldum.

Adam önce refleks olarak eğildi, sonra başını kaldırıp bana Voldemort’un yaptıklarından daha çirkin bir ifadeyle baktı. Çok daha çirkin bir ifadeyle. Ve o an korkumdan altıma yapabilecek derecede korktum.

Beni hızlıca kolumdan yakalayıp yere fırlattı ve tahmin edin ne oldu. Aferin, yere düştüm. Artı on puan.

Canım acımıştı, özellikle de kalçam. Yavaşça dirseklerimin üzerinde doğrulduğumda adamın tekrar bana yaklaştığını gördüm.

Korkunç ve tiksinç görünüyordu. Yüzü kirden neredeyse gözükmüyordu, grimsi gözleri ise bana bir yiyecekmişim gibi bakıyordu. Aşırı kaslı olması üzerime doğru yürümesiyle birleşince gerçekten berbat korkunç tiksinç ürkünç ve ötürünç bir şey olmuştu. Ah, tırsınçı unuttum.

“Bana baş kaldırdın güzelim! Bu ne demek biliyor musun?” Neredeyse hiç susmayan bir kalabalık vardı etrafımızda. “Evet adamım!” “Bastır be aslan!”

“Seni herkesin ortasında becereceğim!”

Kalabalık kahkaha attı. Ben çişimi tutarken. Ah, çişimin neden geldiğini sanırım biliyorsunuz.

BEN TEKRAR TECAVÜZE UĞRAYAMAM!

Korkumdan soğuk terler döküyordum. Gözlerim faltaşı gibi açılmıştı. Her tarafım titriyordu. Göğsüm sürekli aşağı-yukarı hareketinin hızlandırılmış versiyonuna geçmişti. Kalbim zaten yüz metre koşusundaydı.

LHQ  // h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin