TAMAMLANIŞIMIZ (22. Bölüm)

25 3 7
                                    

.....1.5 Yıl Sonra.....
Kayra'nın anlatımıyla..

Bugün tüm Türkiye'de ki lise son öğrencilerinin heyecandan stresin bastığı bir gün. Üniversite sınavından bir gün önceki gün. Bütün gün boyunca stresten dolayı gün geçmek bilmedi. Koskoca bir yılı Burak ve Ceydayla ders çalışarak geçirdik. Çalışmamızın karşılığını alacağımıza inanıyorum. Hadi hayırlısı

Sonraki gün..

Sınava gireceğim okulun önündeydim. İçeri girip çıktıktan sonra geri kalan hayatımı belirleyecektim. Sabahtan beri kaç tane dua okudum bilemiyordum. Keşke Burakla Ceyda da benim gireceğim okulda sınava girseydi. En azından stresim biraz olsun azalırdı. Bugün TYT'ye girecektim. Yarın da AYT. Görevliler kapıyı açar açmaz kapıya yürüdüm ve sınava giriş belgemi görevliye gösterdikten sonra üst araması yaptılar. Ardından sınıfımı bulup içeri geçtim ve sırama oturdum. Yanımda sadece suyum vardı. Zaten başka ne olabilir ki benimki de laf. Böyle saçma sapan şeyler düşünürken sınıftaki görevli kitapçıklarla optikleri dağıtmıştı. Kendime gelmemi sağlayan sınav başlama zili oldu. Zil çalar çalmaz optiğe adımı falan kodlayıp kitapçığı açtım ve soruları çözmeye başladım. İlk soru çok kolaydı ama ikinci soruda bazı karakterler vardı. Karakterlerin adı Reha ile Sevgiydi. Nasıl olabiliyordu. Böyle bir tesadüf olamazdı. O soruyu okuduktan sonra cevabı hemen buldum ama gözyaşlarıma hakim olamamıştım. Diğerleri rahatsız olmasın diye sessiz sessiz ağlamaya çalışıyordum. Sonra sessizce kendime fısıldadım "Kayra, kendine gel. Annenle baban burada olsaydı seni ağlarken görmek istemezdi"..

Sınav çıkışı...

Sınavdan çıktıktan sonra hiçbirimiz birbirimizle görüşmedik. Öyle kararlaştırmıştık çünkü. AYT'ye de girecek ve sonra görüşecektik

Yarın...

Bugün de AYT var. Böyle sınav sisteminin Allah belasını versin stresten saçlarım beyazladı. Şu sınavdan da çıkayım hele bi. Günde 25 saat dizi izleyeceğim yemin ederim. Sınav kapısı açıldığı zaman dünkü gibi heyecanlanarak değil gayet sakin bir şekilde girdim sınav binasına. Sınav başladı ve kendi bölümümü yani sayısal bölümü çözdüm. En zor ders kesinlikle geometriydi. Boşum yoktu ama emin olmadığım sorular. Ben de bir takıntı var, boş bırakamıyorum. Bu huyumdan LGS'de çok çektim ama full çektim. Neyse işte sınavdan çıktıktan sonra yine buluşmayacaktık. Önce cevap anahtarının yayınlanmasını bekleyecektik. Bekleyecektik derken zaten yarın yayınlanacaktı. Yarın cevap anahtarının çıktısını alıp İpek'in yanında kontrol edecektik

Yarın..

Cevap anahtarının çıktısını alma işini bana kakalamışlardı. Çıktıyı kırtasiyeden aldıktan sonra hastaneye, İpek'in yanına doğru gitmeye başladım. Kapıya geldiğimde Burak'ı gördüm. Ona seslenip yanına gittim.
- Vallahi yürümeyi özlemişim Kayra ya
Dedi bana. Nihayet iyileşmişti Burak. İyiki de iyileşmişti, yoksa sınavda bu onun için bir dezavantaj olurdu. Hâlâ biraz topallayarak yürüyor ama yinede yürüyebiliyordu. Onun yürüdüğünü görmeyi çok özlemiştim. Keşke İpek'in de bir kere sesini duyabilseydim. Bunların hepsi benim suçumdu, onlara karşı çok mahçuptum. Eğer ben o gün oradaki yaralılara yardım edelim demeyip kaçsaydık bunların hiçbiri olmayacaktı. İpek'in odasına vardığımız zaman Ceydanın orada olduğunu gördüm. Bizi görür görmez heyecanlandığı belliydi. Hemen oradaki sandalyelere oturduk ve cevap anahtarından kontrol etmeye başladık. Baştan sona 10 kere kontrol ettik. Kontrol bittiğinde ilk söven Ceyda oldu
- Anasını satayım ya 2 edebiyat 1 coğrafya yanlışım var
Sonra lafa Burak girdi
- Asıl ben anasını satayım 3 coğrafya yanlışım bir de edebiyattan boşum var hass ya
- Kayra sen niye susuyorsun
- Yoksa yanlışın mı var Abiiii
- Yokso yonloşon mo vor obo
- Yav kaç var söylesene
- Tamam söylüyorum
Dedikten sonra derin bir nefes aldım ve hızlıca söyleyiverdim
- 1 geometri yanlışım var
- Geometriden bir yanlışın mı var?
- Aynen İpek ya bir yanlış bir. Onu da doğru yapsam full çekecektim Türkiye birincileri arasına gire... İPEK!!!
-İpek sen?
- Ow My God İpek
- Ya nolmuş size daha dün kafenin altında kalmıştık. Siz şimdi tamamen iyileşmişsiniz bir de büyümüşsünüz. Ne oldu bana
- Bitkisel hayata girdin İpek. İyisin değil mi?
Hepimiz İpek'e bakıyorduk. Şoktaydık ama bunu belli etmemeye çalışıyorduk.
- Pe.. peki kaç yıl bitkisel hayatta kaldım?
- 3 yıl
- Ohaaa ben üç yıldır öylece burada yatıyor muyum?
- Ya nolacaktı?
- Vay be 3 yıl. Sizin ellerinizdeki de üniversite sınavı kitapçığınız değil mi?
- Evet
- Ay durun ben hemşireyi çağırayım ne olur ne olmaz
Diyerek hemşireyi aramaya gittim. Zaten hemşireyi hemen buldum ve ona İpek'in uyandığını söyledim. Hemen gelip onu kontrol ettikten sonra telefonuyla doktrou arayıp onu çağırdı. Sonra doktor gelip kan tahlili ve beyin röntgeni çekilmesini istedi. Önce kan tahlilini yapılacaktı. İpek kalkıp hemşirenin gösterdiği yere doğru yürümeye başladı, biz de onunla birlikte beraber gittik. Vardığımız zaman kan tahlil odasının kapısının önünde onu beklemeye beşladık. Bir süre sonra İpek sol elindeki pamuğu tutarak çıktı. Daha sonra danışmaya sorup doktorun odasına gittik. Tabi biz yine kapının önünde bekliyorduk. Çıktıktan sonra beraber röntgen çekilen yere gittik. Zaten iki adımlık yerdi. Vardığımız zaman bir de oranın önünde bekledik. Biz baya beklemişiz be. Neyse, biz yıllarca onu beklemişiz biraz daha bekledik. Çıktıktan sonra ona o bitkisel hayattayken olanları anlatmak için en uygun yere, sahil kenarına gittik. Sahilde kimse yoktu, bomboştu. Gidip denize dönük bir şekilde oturduk. Ona Burak'ın felç olduğunu, Kaçırıldığımızı, benim adaya düştüğümü kısaca her şeyi anlattık. Tabi İpek bunların hepsini kaçırdığı için çok üzgündü. Sonra ona çok duygusal bir soru sordum
- İpek, peki sen bitkisel hayattayken biz seninle konuştuğumuz zaman bizi hissediyor muydun?
- Kayra sen gerizekalı mısın? Bitkisel hayatta ben sizi nasıl hissedebilirim?
- Bütün duygusallığın ebesini belledin İpek tebrikler
- Ay çok sağolun
Sonra tekrar bir soru sordum
- Eee İpek peki sen şimdi okula devam edecek misin?
- Yok lee ne devam etmesi zaman derslerim berbattı. Okulu bırakırım
- Eee ne yapacaksın peki?
- Ne bileyim bir kuaförde çırak falan olurum belki hem zaten teyzeme yük oluyorum eve iki üç kuruş bir şey getiririm. Sonra 18'i geçince kendime bi dükkan açar esnaflık yaparım. Ama galiba restoran açarım çünkü küçüklükten beri hayalim.
- İpek
- Hı
- Sen 19 yaşındasın
- Şakanın sırası değil Kayra 16 yaşındayım ben
- 3 yıl da bitkisel hayat
- Doğru yaa ben onu nasıl unuturum. Ben artık reşitim değil mi?
- Evet
- Ha bir de siz anlatmıştınız o yaşlı adam dördümüze de 500.000'er lira bırakmıştı. O paralar hâlâ duruyor mu?
- Duruyor duruyor hiçbirine dokunmadık, dokundurmadık
- Ooooohhhhh dükkan parası da hazır desenize
- Aynen
- Ha bu arada sizin bahsettiğiniz kız Nesli. O daha gelmedi mi?
- Valla ben aradım ama geliyordur herhalde.
Sonra Nesli heidi gibi koşarak gelmeye başladı
- Geeeeldiiiiiiiim
Arkasını dönen İpek hayretlere düşmüştü
- Nesli?
- İpek?
- Bir dakika bir dakika. Kayra, o Nesli bu Nesli mi?
- Kayra o İpek bu İpek mi?
- Eveeet ne oldu da?
İpek kalkıp koşarak Nesli'ye sarıldı.
- Nesli seni yıllardır görmüyorum çok özledim.
- Ben de seni ipekböceğim.
- Siz kafayı mı üşüttünüz? Sanki yıllardır birbirinizi tanıyormuş gibi
- Zaten öyle. Biz ilkokuldan 8. sınıfa kadar arkadaştık. Ama 8. sınıfın yazında Nesli'nin annesi vefat ettiğinden dolayı Nesli okumayı bırakıp taşınınca ayrıldık. Tabi o zamanlar telefonumuz da olmadığından birbirimizi bir daha görememiştik.
- Nasıl ya şimdi siz 8. sınıfı bitirdiğinizde telefonunuz yok muydu?
Diye sordu Burak
- Buna mı takılıyon Burak
- O değilde vay be! Kendimi Müge Anlı gibi hissediyorum ikinizi birbirinize buldurtturdum.
- Nesli bir şey soracağım. Benimle beraber restoran açmaya ne dersin?
- Restoran mı?
- Evet.
- Valla bana uyar
- Bana dünden uyar
- Adı ne olsun peki
İlk ve tek öneriyi Ceyda yaptı.
- Nespek nasıl? Nesli ile İpek'in birleşimi. Çok marjinal değil ama bence hoş. Nespek restoran
-Müthişşş!
- Muhteşemmm!
...

NABIZ (N1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin