TTU-9

348 25 4
                                    

JENNIE

Lisa'ya sarılacağım sırada elim boşluğa düşünce gözlerimi açtım. Yatakta tek yatarken gözlerimi ovuşturup saate baktım. Lisa'nın uyanması için fazlasıyla erken bir saatti ama umursamayıp yatmaya devam ettim. Birkaç dakika öyle yattıktan sonra oflayıp kalktım çünkü tek başımayken canım fazlasıyla sıkılıyordu. Yüzümü yıkarken aynadaki yansımama baktım. Şey gözüküyordum... Mutlu. Sebebini tamamen Lisa'ya bağlıyordum çünkü zaman ve mekan fark etmeksizin beni mutlu etmenin bir yolunu buluyordu.

Aslında, etrafındaki herkesi mutlu etmenin bir yolunu buluyordu. İnsanları güldürmek onun için en önemli şey olduğundan dolayı, yanında istediğimiz her şeyi yapıyorduk ve neden yaptığımızı umursamadan bize katılıyordu. Dişlerimi de fırçaladıktan sonra odadan dışarı çıkıp Lisa'ya bakmaya başladım. Piyano sesinin geldiği yere doğru yürüdüğümde büyük bir konsantrasyon ile deftere bir şeyler karalayan Lisa'yı gördüm. "Don't let them ruin." Gülümseyip kapıya yaslandım. Geldiğimi görmediği için mırıldanmaya devam ediyordu. "Our beautiful rthym." Ellerini çırpıp sevinçle zıpladı. "Harika oldu!"

Piyanoyu çalmak için arkasını döndüğünde gözlerini kocaman açıp şaşkınlıkla baktı. "Çok ses yaptım değil mi? Özür dilerim." Kıkırdayıp yanına gittim. Aceleyle defterini kapatıp bacağının altına sıkıştırdı. "Senin yüzünden uyanmadım rahat ol. Ayrıca her gün piyano eşliğinde uyanmayı tercih ederim." Gülümseyip ayağa kalktı ve defterini diğerlerinin arasına koydu. Defter ve kalem takıntısı çok sevimliydi. Bir sürü birbirinden güzel defteri vardı ama kullanmaya kıyamadığı için yenisini alırdı. "Bu kadar erken kalktığını bilmiyordum." Alayla sorunca kıkırdayıp masaya yaslandı. "Uyuyamadım, geceden beri kafamın içinde sözler dönüp duruyordu ama o kadar güzel uyuyordun ki, uyanırsın diye yataktan kalkmamak için çırpındım." Ağzımdan 'aaaww' gibi bir ses çıkınca kollarını sarılmam için açtı. Bol bir şekilde sarılışına karşılık verirken saçlarımı öpüp kollarını sıkılaştırdı. "Seni seviyorum Nini."

"Nini? Bunu uzun zamandır söylememiştin." Uzun kollarının arasında kaybolurken kıkırdadı. "Söz yazarken tıkandığımda eski anılarımızı okuyorum, yazmama yardımcı oluyor. Gece, günlüklerimden birini buldum ve... Öyle işte." Geriye çekilip sahte bir kızgınlıkla baktım. "Günlük yazdığını bilmiyordum."

"Tam olarak günlük denemez aslında. Sadece... Bilirsin, hatıra işte. Unutmak istemediğim günler." Omuz silkince sevimliliğine dayanamayıp dudaklarına bastırdım dudaklarımı. Vakit kaybetmeden karşılık verince belindeki ellerimi sıkılaştırdım. Dokunuşlarına asla doymuyordum ve o da bunu bana karşı kullanmaktan çekinmiyordu. İşleri daha da derinleştirmek istemiştim ama geri çekilip masumca gülümsedi. "Kahvaltı?" Kafamı sallayıp mutfağa sürüklemesine izin verdim.

"Hey, dün Jackson'ın bahsettiği parti... Gidecek misin?"

"Gideceğiz."

"Ben de mi geliyorum?" Kafasını telefonundan kaldırıp 'ciddi misin?' der gibi baktı. "Kız arkadaşımı evde bırakıp eğlenmeye gidecek değilim ya?" Çayımdan bir yudum alıp omuz silktim. "Chaeng? O da geliyor mu?" Kafasını sallayıp telefonuyla ilgilenmeye devam etti. Bir şey söylemek için kafasını kaldırmıştı ki zil çalınca gülümsedi. "Geldi bile."

Chaeyoung mutfağa girdiğinde başını ovalayıp bir şeyler mırıldanıyordu. "Birkaç defa yattık diye sevgili olacağımızı düşünmüş anlayacağın. Oh, merhaba Jen." Kaşlarımı çatıp sessizce dinlemeye devam ettim. "Birkaç defa dediğinde birkaç aydan bahsediyor olmalısın." Lisa omuz silkip büyük bir kupaya kahve doldurdu. "Kimden bahsediyorsunuz siz?"

"Park Jinyoung." Chaeyoung kafasını kaldırmadan söyleyince çatalım havada kaldı. Lisa'ya şaşkınca bakınca omuz silkip omletini yemeye devam etti. "Jaeqax'ın sahibi olan herif mi?" Kafasını sallayınca sormaya devam ettim. "Nasıl oldu bu?"

The Truth Untold | Jenlisa.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin