TTU-12

276 27 11
                                    

Annesi ve babasının kavgasını duyan Jennie, elinden geldiğince duymazdan gelmeye çalışarak dersine odaklandı. Daha önce ettikleri kavgalara benzemediği kesindi çünkü annesinin daha önce hiç bu kadar sinirli olduğunu hatırlamıyordu. Babasını da birkaç gündür görmediği göz önünde bulundurulursa, kavganın bayağı şiddetli olduğunu tahmin ediyordu. Ebeveynlerinin arasına girmekten hoşlanmazdı lakin aşağıdan kırılma sesleri geldiğini duyduğunda, endişeyle kitabını kapatıp aşağıya inmeye karar verdi. "Neler oluyor burada?" Merdivenin başında dikilip ağlayan annesine ve suratı kıpkırmızı olmuş babasına baktı. Annesi aceleyle gözlerini silerken babası yalandan gülümseyip omuz silkti. "Konuşuyorduk güzelim, fazla mı ses çıktı?" Jennie kollarını göğsünde birleştirip tek kaşını kaldırdı. "Ne zamandan beri konuşurken birbirinize bir şeyler fırlatıp ağlamasına sebep oluyorsunuz?"

"Jennie neden Lisa'nın yanına gitmiyorsun?" Annesi boğuk sesiyle mırıldandığında Jennie kafasını sallayıp olduğu yerde dikilmeye devam etti. "Neler olduğunu anlatmadan hiçbir yere gitmiyorum. Uzun süredir tartışıyorsunuz ve babam birkaç gündür eve gelmiyor." Beklentiyle ebeveynlerinin suratına baktığında babası yavaşça Jennie'nin yanına gelip omzunu sıktı. "Sadece ufak bir yanlış anlaşılma oldu. Annenin öfkesinin dinmesini bekledim ama belli ki geçmemiş." Babası gülümsediğinde Jennie boş bakışlarını babasına odakladı. Annesini aldattığını biliyordu, telefonundaki mesajları ve gömleğindeki lekeleri gördüğünde annesine söylemek istemişti ama bilmiyor gibi davranmak daha cazip gelmişti, annesini üzmek istememişti. "Neler olduğunu biliyorum baba. Aptalmışım gibi davranmayı kes." Annesi mutfağa gittiği halde yine de duymaması için sessizce konuştu. Babası gözlerini şok içinde açıp donduğunda Jennie gülümseyip babasının omzundaki elini ittirdi. "Lütfen geri döndüğümde eşyalarını toplayıp gitmiş ol veya kendini affettirmenin bir yolunu bul. Ve eğer anneme zarar gelirse, ömrüm boyunca seni affetmem."

"Jennie!" Babası arkasından seslendiğinde umursamayıp mutfağa annesinin yanına gitti. Daha önce annesinin hiç üzüntüden dolayı ağladığını görmemişti. Her zaman babası gibi bir eş istemişti, babası gibi olmak istemişti, eşini sadece mutluluktan ağlatmak istemişti. Büyük annesi hiçbir mutluluğun sonsuza kadar sürmeyeceğini söylediğinde anne ve babasını gösterdiği için pişmanlık duyuyordu, masallarını lanetlediğini düşünüyordu. "Her şey iyi olacak anne." Annesi gülümseyerek kızına baktığında kafasını sallayıp bardağındaki son yudumu da içti. "Konuşulanları duymanı istemiyorum, Lisa'nın yanına git." Jennie kaşlarını çatıp annesine baktı. "Tek arkadaşım Lisa değil anne, neden onu söyleyip duruyorsun?"

"Ona karşı bir şeyler hissettiğini biliyorum Jennie." Jennie gözlerini kocaman açtığında annesi kıkırdayıp bardağını çevirmeye başladı. "Gözler arkasında yanan bir şey olmadığı sürece parlamaz. Birbirinize baktığınızda başka bir şey görmemenizin sebebi bu, gözlerinizdeki parıltı." Jennie olduğu yerde şaşkınlıkla annesine bakmaya devam ederken, konunun nasıl Lisa ve ona geldiğini düşünüyordu. "P-pekala, gideceğim ama daha sonra bu olanları anlatacaksın." Cevap istemeyen ses tonuna karşılık annesi içten bir şekilde gülümseyip kafasını salladı.

Jennie odasından telefonunu almak için merdivenlere yürüdüğünde babasını ağlarken gördü. Umursamadan yukarı çıktığında içindeki kötü his gittikçe kendini göstermeye başlamıştı. Ne zaman böyle hissetse başına bir şey geldiği için istemsizce korkmuştu. Uzun zamandır dua etmemesine rağmen, 'Lütfen Tanrım.' Dedi. 'Lütfen, bir şey olmasın.'

Lisa'yı aradığında evden çıkmak üzereydi. Bir yandan ona geleceğini haber verirken bir yandan da ebeveynlerini dinliyordu. Aşağıya indiğinde anne ve babasını koltuklarda karşılıklı otururken gördüğünde gülümseyip boğazını temizledi. "Lisa'nın yanında olacağım, telefonum açık." Annesi gülümseyerek bakarken Jennie gözlerini devirip kapıya doğru yürüdü. Annesinin ne ara fark ettiğini bilmiyordu ama desteklemesi hoşuna gitmişti. Babasının da destekleyeceğinden emindi, her ne kadar büyük bir hata yapmış olsa da her zaman onun yanında olmuştu. Kötü bir şey yapmış olsa bile yalnız kalacakları zamana kadar etraftaki herkese onu savunur, sadece ikisi kaldığında yaptığı şeyin doğru olmadığını açıklardı. Ama yine de annesi her şeyden ve herkesten daha önemliydi, kahramanı olarak gördüğü babasını bile görmezden gelebilirdi.

The Truth Untold | Jenlisa.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin