TAM KALBİMDEN VUR!

48 3 0
                                    

                   İlkbaharın hafif rüzgarlarıyla yarım ay bulutlar olmadan göğün tepesinde boy gösteriyordu.Yer yüzüne sarıya çalan rengiyle hükmeden yarım ay,insanlara huzur ve heyecan katıyordu.Gökyüzündeki yıldızların tamamı yeryüzündeki ışıklar sebebiyle belli olmamasına rağmen yine de yukarıda beliren yıldızlar görülmeye ve saatlerce izlenmeye değerdi.Soylu Holdingin ve diğer büyük yapıların tepesinde yanıp sönen kırmızı ışıklar İstanbul'a ayrı bir manzara katıyor medeniyetler şehri,diğer şehirleri kıskandırmayı başarıyordu.Baş komiser Kabil,Soylu Holdingin önünde siyah renkli sedan arabasının içinde oturmuş telsize bir şeyler söylüyordu,

-Mert ne durumdasınız?

-Baş komiserim Savcıyı bekliyoruz,diğer şahıs daha gelmedi.

-Tamamdır.Buradan çıkarken ben gördüm birazdan orada olur,şahısla beraber 4 kişiler.Dikkat edin.

-Emredersiniz Baş komiserim.

Acar,geçen gün geldiği eski binanın çatısındaydı.Bu sefer elinde dürbün değil babasının ona yadigar ettiği,Dragunov SVD Keskin Nişancı Tüfeği vardı.Acar silahı sakladığı,saz taşıma çantasını kenara koyarak silahı kavrayıp yere uzandı.Silahın dürbününden Soylu Holdinge bakmaya başladı.Adnan Soylunun odasına doğru silahın eğimini artıran Acar,zorda olsa Adnan Soylunun sadece belinden üstünü görebiliyordu.

1992-MACARİSTAN

-Yanisi şöyle diyelim ki bir sanatçı bir şey tasarlıyor ve bunu ilk defa somut hale getiriyor.Daha sonra ondan çok yapıyor ama ilki her zaman çok önemli,ilkini bana verdi yanı ve silahın üstüne de adını yazdı.Bu benim sana en büyük hediyem olacak.Ben Yüce Babamızın yanına göçtükten sonra bu senin olacak.Şimdi gelelim atışa....

Arslan bey,Acar'a bakıp konuşmaya devam etti,

-Şimdi dürbünden bakıp ateş et.

Acar dürbündeki hedefi şişlerden birine getirip tetiğe bastı.Elindeki silah ateş alır almaz Acar'ı geri tepip yere düşürdü.Arslan bey gülerek,

-Ha,karavana.

Acar ayağa kalkıp silahı tekrar eline aldı.Silahın dürbününden bakan Acar,hedef aldığı şişenin kırılmadığını fark etti.

-Nasıl anladın baba?

-Neyi evlat?

-Mesafe uzak şişenin kırılmadığını.

-Çünkü evlat hedefi şişeye getirdiğinde ondan.

-Neye getirseydim baba filmlerde böyle oluyor hep.

-Hedefi şişeye getirmekle olmaz bu,evlat şişeyi hedefe getirmekle olur.

-İkisi de aynı şey değil mi baba?

-Bir fark var evlat.Eğer hedefe odaklanırsan hedefi şişeye getirirsin,eğer şişeyi hedefe getirirsen şişe patlar hem de ne kadar uzak olursa olsun.

-Peki onu nasıl yapıcam baba?

Arslan bey bir anda Acar'ın kulağına eğilip,

-Şişeyi gör evlat şişeyi gör.Ama dürbünle değil kendi gözlerinle hedefini hissetmeden ateş edersen,atışın seni hissizleştirir atışın seni hissizleştirirse her şeyi bu şişe gibi görür acımadan katledersin.Sakın unutma evlat iki sebepten ateş edersin,bir ihtiyaç,iki adalet.Umarım Tanrı senin kaderine adalet yazmaz.Şimdi yap şu ihtiyacını ve ateş et.Nefesini çek içine.

Acar tüm gücüyle nefesini içine çekti.Arslan bey bağırarak,

-Şimdi ateş!

Şişelerden biri,kurşunun gelmesiyle paramparça olmuştu.

ACARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin