ECEL CAMİDE!

40 2 0
                                    

-Evet.

-Baş komiserim girebilir miyim?

-Zaten geldin Zehra gel.

-Emrettiğiniz üzre dosyaları getirdim Baş komiserim.

-Ver bakayım,tamam sen çık.

Kabil,memur Zehra'nın getirdiği dosyalara göz atamaya başladı.Her sayfayı değiştirdiğinde farklı isimler,farklı iletişim bilgileri ve farklı yüzler vardı.Sabıkalılardan biri dikkatini çekti.Daha önce görmemişti ancak soy ismine odaklandı.

-Hamdi Yurun,Yurun,Yurun nereden hatırlıyorum lan ben bu ismi?

Kabil,soy isime takmıştı.Aklının ucunda takılı kalmış beynini kemiren ismi bulmak için yoğun çaba gösteriyordu.

-Yurun,kimindi lan bu?

Kabil birden ayağa fırladı.Şok olmuştu.Gözü masasının üzerindeki kızıl saçlı,yeşil gözlü güzel kadına kaydı.Gözleri dolmuş ve öfkelenmişti.

2010-İSTANBUL

-Komiserim iyi akşamlar.

-İyi akşamlar canım.Nasıl oldu annen?

-Sağ olun Komiserim sayenizde daha iyi.Allah razı olsun sizden.

-Ne yaptım Kaan sanki?

-Öyle deme Kabil Abi sen olmasan,kim yetiştirecekti hastahaneye.

-Bu arada araç lazım olursa yine gel,hatta dur.

Kabil,cebindeki anahtarı çıkardı.

-Yok abi olmaz senin ihtiyacın olur.

-Sen al Kaan beni alıyorlar merkezden çocuklar sabah.

-Abi baba adamsın.

-Estağfurullah kardeşim.

Kabil,işinden yeni çıkmış arabasını mahalledeki adama verdiği için eve biraz yürümek zorunda kalmıştı.Düzenli ve jilet gibi mavi gömleği ve abartısız saçı ile sokağın edebiyle yürüyordu.Bir elinde daha bugün aldığı bizzat İstanbul Valisi tarafından hediye edilen onur plaketi,diğer elinde ise karısına her akşam almaktan usanmadığı beyaz lale demeti vardı.Karısını ve işini çok seven Kabil,zor durumda kalsa da karıncayı incitmek istemiyordu.Edebi ve yaşam biçimi arkadaşları,ailesi ve çevresinde onu tanıyan herkes tarafından alkış alıyor ve yüreklerinde onu daha büyük tutuyorlardı.Herkesin yardımına koşuyor ve aman diyene hemen diyordu.Evinin önüne gelince polis ekiplerini ve ambulansı fark etti.Paniğe kapılmış ve koşarak polislerin yanına korkuyla gidiyordu.Polis memurlarında biri Kabil'i fark edince apartmanın önündeki Müdüre haber verdi.Kabil,Müdürü görünce daha çok endişelendi.

-Müdürüm ne oldu?

-Dur Kabil,gel canım bir otur.

-Müdürüm ne oldu,yoksa Derya mı?

-Kabil bak sen benim oğlum sayılırsın şimdi yukarı çıkacağız.

-Derya ya,Derya ya Müdürüm,bir şey mi oldu?

-Derya yaşıyor Kabil,şimdi çıkacağız yukarı sen karının bu zor gününde yanında olacaksın.

Kabil çok korkuyordu.Her ihtimali aklına getiriyordu.Merdivenleri dörder dörder çıkıyor peşinden Müdür ve memurlar koşuyordu.Kabil evinin kapısının önüne gelmişti.Kapı açıktı.İçeriden ağlamaya benzer bir ses geliyordu.Birden içeri girdi.Deryanın başında iki kadın memur ellerini tutuyordu.Deryanın üstündeki kıyafet yırtılmış gözleri mosmor olmuştu.Elbisesinin altına giydiği siyah çorapları yıpranmıştı.Kabil,karısının o halini görünce dona kalmıştı.O dona kalmış karısına bakarken evine peşinden Emniyet Müdürü girmişti.Müdür,Kabil'in sırtını sıvazlıyordu.Derya,ağlıyordu.İçindeki acıyla kavrulan yüreği bir amansız sancıyla tekrar tekrar feryat etmek istiyor ama utanıyordu.O güzel yeşil gözleri kan çanağı olmuş yere bakıyordu.Kabil yavaş yavaş Derya'ya doğru yürümeye başladı.İçin için ağlayan Kabil,Deryanın dibine gelip ellerini tuttu.

ACARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin