7. Bölüm ; " Çocuk "

193 25 7
                                    

Multi-medya : Candan Erçetin- Yalan şarkısı.

Adını konuşmalar arasında öğrendiğim bu çift yavaş yavaş odayı terk etmeye hazırlanıyorlardı.

Artık burada durmalarına gerek yoktu sonuçta. Benim için kaç gündür hastanede kalmışlardı. Perişan olmuşlardı. Özellikle de bana iki kere kızım diye seslenen Emma Hanım. Saçı başı dağılmış, gözlerinin altında mor halkalar olmuştu.

Onlara yaptıkları için minnettardım. Hem benim için bu kadar perişan oldukları için hem de hayatımı kurtardıkları için.

Düşününce sonsuza kadar başımda kalacakları yoktu. Onlarında evleri, sorumlu olduğu ailesi, tabiki de yapacak işleri vardı. Benim gibi değersiz, kim olduğu belli olmayan birinin yanında daha fazla kalmalarına gerek yoktu.

Yine de giderlerken içimde hem mutluluk hem de üzüntü vardı. Mutlu olmamın sebebi basitti. Ilk kez benimle ilgilenen bir ailem olduğu hissi vermesiydi. Üzüntüm de basitti. Ailemi yine kaybediyor olmamdı. Yanlız olmamdı. Çaresiz olmamdı.

Asıl beni kahreden durum ise hepsinden ağır olandı. Giderken onlara bir teşekkür bile edememekti. Iki kez hayatımı kurtarmışlardı ama ben onlara bir teşekkür bile edemiyordum.

Bu ne kadar acı bir şeydi. Anlatmak istesem kelimeler yetmezdi. Yazmak istesem ne kalemin mürekkebi dayanırdı ne de sayfalar yeterdi.

Konuşamıyordum. Dilsizdim.Şu an konuşmayı o kadar çok istiyordum ki gözlerimden istemim dışında yaşlar akıyordu. Yanağımdan aşağıya süzülüyordu. Ellerimi kaldırıp göz yaşlarımı silmek bile istemiyordum.

Emma hanım, ağladığımı fark edince kapının ordan arkasını dönüp yüzüme baktı. Bakışlarını gözlerimin içine çevirdi. O güzel açık kahverengi gözleri onunda yaşlardan buğulanmıştı. Yine de gözlerindeki temizliği görebiliyordum.

Yerinden fırlayarak yanıma gelip yatağın köşesine oturdu.Ellerimi tutup başını arkaya çevirip eşine baktı.

- Hayatım. Dedi sadece.

Sonra tekrar bana döndü. Tuttuğu ellerimi kibarca öpüp sevdikten sonra ellerimi bırakıp sağ elinin ucuyla gözündeki yaşı silip odadan yavaşça eşiyle beraber çıktı.

Çıkarken kapının önünde tekrar göz ucuyla bana bakmıştı. O anda içimden sanki bir şeyde onunla beraber gitmişti.

Yine yanlız kalmıştım. Bu büyük ve beyaz oda o kadar boş geliyordu ki bana. Görüntü olarak güzel ama içi bomboş.

Altın kafese de koysalar, gümüş eyerde bağlasalar bu hayatta yanlızsan hiçbir şeyin anlamı yoktu. Kimsenin olmadığı bu hayatta her şey sadece bir hayaldi.

Emma Hanım ve David Bey' in gitmesinden sonra hastanede kendimi yanlız hissetmem fazla uzun sürmemişti. Hemşire ve doktorlar bana yardımcı olmaya devam ediyorlardı ama bu onların eksikliğini hissetmemi engel olmuyordu.

Üzerimdeki örtüyü yavaşça çekip kenara aldıktan sonra sol elimi serumun takılı olduğu demiri tutup sağ elimle de kasığımı tutup yataktan ayağa kalktım.

Beni tekrar kurtarmalarının ardında beş gün geçmişti. Artık yaram da iyiydi. Hareket ederken canım fazla acımıyordu.

Odadan yavaşça dışarı çıkıp koridorda yürümeye başladım. Geçen sefer bunu yaparken aklımdaki tek şey buradan kaçmaktı. Ama şimdi durum farklıydı.

Beni kurtaran aileye can borcum vardı hem de bir kez değil iki kere kurtaran bir aileye.

O yüzden teslim olmuştum. Teslimiyeti kabul etmiştim.

Mahsumiyet'in Dövüşçüsü (Askıya Alındı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin