Genç kız ağırlaşmış vücudunu kaldırdı yataktan. Çok yorgun hissediyordu. Dün Berkan ona sarılmıştı fakat genç kız kokusunu bile içine çekememişti.
Kendini ölü gibi hissediyordu. Hastaneye gitmek istemiyordu fakat gidecekti. Çünkü o ölmek istemiyordu.
Okul forması yerine günlük kıyafetler giydi. Çantasını alıp evden çıktı. Yolda dalgın dalgın yürüyordu.
Kendinde değili, içinde büyük bir sıkıntı vardı. Beyin dalgası ona yüzlerce hatta binlerce ölmemesi gerektiğini söylüyordu. Genç kız beyninde ki alarma, kalbinde ki ağırlığa anlam veremiyordu.
Karşıdan karşıya geçmek için kaldırımda durdu. Arabalar geçiyordu. Bekledi.
Gözlerini kapattı. Onu hayal etti. Mavi gözlerini, sarı saçlarını, beyaz tenini...
O herşeyi ile mükemmeldi...
Gözlerini açtı. İşte orada duruyordu. Tam da yolun karşısında, genç kıza gülümsüyordu. Genç kızda ona gülümsedi...
Ona sarılmak istedi. Kokusunu içine çekmek istedi. Bir adım attı.
Adımı ile yere yığılan genç, vücudunu hissetmemeye başladı.
Tıpkı o gün gibi...
Hiç birşeyi hissetmiyordu, şimdi olduğu gibi...
Alnından, dudağına doğru akan sıvı şeyi hissetti...
Kalbinde ki acıyı bütün vücudunda hissetti...
Sormuştu kendine "Neden kalbimde ki acı beni öldürmüyor, benim ölmem gerekirdi" diye.
Genç kız şimdi kalbinde ki acıyı heryerinde hissediyordu...
O, ölüyordu...
Her ne kadar istemesede...
Allah, onu yanına alıyordu, her ne kadar onu bırakmak istemesede...
Ama o ölmek istemiyordu ki...
Genç kız, genç adamın kokusunu içine çekmeden ölmek istemiyordu...
Ama Allah, her zaman olduğu gibi genç kıza istemediği şeyi vermeden elinden almıştı...
Genç kızın canını elinden almıştı...
Gözlerini araladı...
O vardı karşısında, gülümsüyordu.
Yüzü gülsede, o ağlıyordu...
Genç kız kaşlarını çattı.
Ona sordu "Neden ağlıyorsun?" diye. Genç adam gülerek aynı zamanda ağlayarak cevap verdi;
"Sen ölüyorsun..." diye.
Genç kız gülümsedi, genç adamın hayalinin gözlerine içine bakarak "Kurtar beni sarışın" dedi.
Genç kızın gözlerinden yaşlar boşalmaya başladı. Evet, o ölüyordu...
Hayatının aşkına sarılamadan, onu öpemeden, ölüyordu...
Ama neden?
Neden ölüyordu...
O ölmek istemsede, Yüce Rabimiz onu öldürmek istiyordu...
Kalbinde ki ağırlık, hiçbirşey hissetmemesi, bir işaretti...
Genç kız, kızdı kendine 'neden o gün ona sarılmadım' diye.
Daha çok ağlamaya başladı...
Genç kızın göz kapakları ağırlaştı...
O artık tamamen gidiyordu bu dünyadan, sevdiğinden...
Genç adam, genç kızı göremesede,
Genç kız yukarıdan daima genç adamı takip edecekti.
Onun mutlu oluşunu izleyecekti...
Genç kız kapattı gözlerini dünyaya...
Ruhu yavaş yavaş bedenini bıraktı...
Hissetmiyordu...
Ölmüş olsa bile genç kız hiçbir zaman genç adamı unatmayacaktı...
Tuğçe, Berkan'ı hiçbir zaman unutmayacaktı...
_______________________________
Ya aşkı dizilerce anlatan Nazım Hikmet "Kelebek misalidir aşk, anlamayana ömrü günlük, anlayana bir ömürlük" diyerek aşkın zamanı ve süresi olmadığını anlatırken, Can Yücel "Aşk, kelime değil bir cümledir. Kurmak için özneyle yüklem değil, iki yürek gerekir." diyerek derinliğini anlatmıştır.
Tuğçe ve Berkan, 'yan yana' kelimesi gibi ayrı olacaklar fakat 'sımsıkı' kelimesi gibi bir bütün olacaklar...
Aşk ölümsüzdür...
Yaşayan ve yaşatan anlayabilir...
Aşık insanları ölüm bile ayırmaz...
_______________________________________
Ne yazdım be! Gözlerim doldu!
Yorum ve Oy...
![](https://img.wattpad.com/cover/211577787-288-k804353.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
❃Gizemli Sarışın
ChickLit-TAMAMLANDI- Bedensel olarak olarak güçlü fakat ruhsal olarak çöküntü yaşayan genç kız kendini hiç iyi hissetmez. Genç adam asla ama asla aşkından vazgeçmez. Berkan&Tuğçe "Kurtar beni sarışın" ...