17. Bölüm

3.5K 282 38
                                    

Rab Teala öyle bir güzellik yaşatıyordu ki insana. Diyorsun ki çektiğim onca sıkıntı boşa değilmiş, o imtihanlar zayi olmamış.
Bizler gibi günahkar kullarına merhamet eden Rab'be ömrümüz sonuna kadar secde etsek, onun için oruç tutsak kafii değildir.
Kul yanlış yapar Rabbi affeder. Kul hata eder Rabbi affeder. Kul delalete düşer Rahman affeder.
Rabbimizin merhameti sonsuzdur. Ona samimiyle tövbe eden herkese kapısı açıktır. Bizleri affet Rabbim bizleri bize bırakma.
Merhametlilerin en merhametlisi olan Rabbim sana hamdolsun, sana şükürler olsun.

Önümdeki minik gölde bir kaç ördeğin sesini dinliyorum. Çıkardıkları sesler adeta Allahı zikredercesine. Arada bir ördekler kafalarını suya sokup çıkarıyorlar, sudan kafalarını çıkaran ördekler, gene kafalarını hızlıca sallayıp sularını silkeliyorlar. Onlara öylesine dalmışım ki, kendimi geçmişi düşünürken buldum, sanki her baktığım şey her duydugum ses, bana geçmişi hatırlatıyordu. Ama şunu fark ettim, artık geçmişim bana acı vermiyor sadece kendi yaptığım hatalardan dolayı utanıyorum. Aklımdan bir an olsun çıkmayan minik bebeğim Ayşe geldi gözlerimin önüne. Gözlerim yaşlandı ellerimi kaldırıp gözlerimi silmek istedim. Yanımda varlığını bir kez daha hissettiğim kişi ile vazgeçtim bundan. Onun yerine derince iç çektim. Sanki derdimi anlamış gibi yavaşça elini uzattı sağ elime. Elleri gene sıcacıktı, nasıl oluyordu bu, benimkiler buz gibiyken onunki sıcacıktı. Yoksa bu sıcaklık yüreğinin sıcaklığımıydı.

"Zehra?" sesine hangi şiirler yazılır Yusuf? Sesini bir kavanoza koyup saklasam kalır mı bozulmadan. Sesin her defasında yüreğimi hoplatıyor. Bana dönerek adımı zikretmişti.
Bende onun gibi ona döndüm.

"Efendim?" dedim

"Neyin var Zehra? Seni böyle görmek beni kahrediyor, sıkıntın mı var?" sen böyle sorunca sıkıntım hafifledi hatta yaşadığım tüm şeyler silindi bile, yanlızca kızımın acısı var.

"Hangi kulun sıkıntısı yok ki Yusuf." dedim. O ise gözlerimin derinliklerine bakıyordu.

"Allah sevdiği kuluna sıkıntı, dert verir. Bunun için isyan etmiyorsun ya?" demişti

"Hayır, isyan etmiyorum Allah beni affetsin ki bu sorunun cevabı önceden evetti, ama sonunda anladım sabrederek mukafata erildiğini.. Hem baksana ben şuan bir mukafat yaşıyorum ama neyin karşılığı bilmiyorum. Belkide benim değilde senin sabrının karşılığını beraber yaşıyoruzdur." elimi tutan o sıcak el daha iyi kavradı elimi. Bi garip oluyorum böyle elimi tutması yanımda olması çok garip geliyor. Sanki Yusuf benim için hep imkansız olarak kalacaktı. Ondandır ki şuan yaşadığım olay garip geliyor bana.
Durdu bir müddet öylece bana bakıyordu yüzünden tebessüm ile, karşılık vermem gerekiyordu ona çünkü Yusuf gülen bir yüzden daha fazlasını hak ediyordu. Bende ona tebessüm ettim. Yüzündeki gülümse daha bir yayıldı.

" Seni ilk gördüğüm gün, Emrah abi yollamıştı yanınıza, sizi bekliyorlardı onu haber vermem için. Nefis işte ne kadar engel olmaya çalışsanda olamıyorsun, yanınıza gelirken kafamı kaldırınca seni gördüm. Seni gördüm ama nasıl bir görmekti o, şeytan sağımdan yaklaşıyor nefsim ise içimden ses veriyordu. Bir daha bakmak istedim sana.. Hatta baktım da ama siz gitmiştiniz çoktan, Allah affetsin. Bir sonraki görmem ise Emrah abi malzeme vermişti bırakmam içi, arkadaşlarıma yalvardım resmen siz götürün diye ama kimse kabul etmedi, mecbur ben getirdim... Biliyordum yanınıza gelirsem sana bakacağımı, biliyordum bakarsam yanacagımı. haram bakışın cezası merhametsizce acı çekmekti bunuda biliyordum... " Sustu bir müddet bense ona bakıyordum. Ve devam etti. "Ama bilmem neyi değiştirdi ki.. Aynı gün bir kaç defa daha gördüm seni, camiye geldiğinde görmüştüm, sonra yemek almak için arkadaşlarla geldiğimizde." devam edecekti ama onun lafını kesip ben devam ettim.

ZEHRA  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin