Aile

4K 142 3
                                    

Kevser

Buraya gelmemin üzerinden tamı tamına koskoca bir yıl geçmişti. Belma Annem, anne diyorum çünkü bunu hak ediyor. Beni kendi kızı gibi sevmiş oğlunun benim yüzümden evden gitmesini bir gün bile yüzüme vurmamıştı. Hasan Bey Belma Annem kadar samimi davranmasa da o da oğullarının gitmesinin sorumlusu olarak beni görmüyor gibiydi. Hatta bazen iyi oldu yurtdışında gittiği o okulda buradakinden çok daha  başarılı gibi cümleler kuruyor içimin rahatlamasına sebep oluyordu. Belma Annem özel bir liseye gitmem konusunda ısrarcı olsada bunu asla kabul etmedim. Zaten puanım yeterince yüksekti. İyi bir liseyi tutturmuştum. İlk senemde eve ve okula adapte olmak beni biraz zorlasada şu an ki halimden gayet memnundum. Anneannemin ve dedemin acısı hala ilk gün ki gibi olmasada küçücük yüreğimde taptaze duruyordu. Ölümleriyle bile bana fayda sağlamışlardı. Onların sayesinde burada lüks içinde yaşıyor belki hayatımda asla sahip olamayacağım kıyafetler giyiyordum. En önemlisi ailem olmuştu bu insanlar. Asla yaşadığım evden, giydiğim kıyafetten, yediğim yemekten şikayet eden bir çocuk olmamıştım ki. Dedem hastalanıp işe gidemediği zamanlarda hergün yediğim salçalı ekmeklerin tadı bile hala damağımdaydı. Keşke diyorum keşke yaşasalardı da ömür boyu salçalı ekmek yeseydim. Bir gün gideceklerini elbette biliyordum. Ama okuyup meslek sahibi olduğumu görebilselerdi bari.

Belma Annem odamın kapısının arkasından seslenirken yattığım yataktan hemen kalkıp toparlandım.

"Kızım müsait misin."

"Müsaitim Belma anne gelebilirsin."

İşte böyle naif böyle kibar bir kadındı Belma anne. Odama girerken bile müsait olup olmadığımı sorardı. İlgisini şevkatini hiç esirgemedi bir sene boyunca, beni bu hayata adapte etmeye çalışırken hiç bir şekilde utanmadı sıkılmadı benden bu iyi kalpli kadına ne kadar teşekkür etsem azdı.

Yatağımı düzeltirken odaya girip yumuşacık sesiyle konuştu.

"Kızım gel otur şöyle birşey konuşacağız."

Söylediği gibi odamın camının yanında duran odamla uyumlu krem rengi koltuğa oturdum. Beklentiyle yüzüne bakıyordum.

"Kızım biliyorsun Tunç bir senedir evine adım atmadı. Biz babasıyla gidip onu Newyork'ya ziyaret etmek zorunda kalıyoruz."

"Üzgünüm Belma Anne."

Gerçekten üzgündüm. İstemezse onu gelecekte benimle zorla evlendirecek halleri yoktu ya. Çekip gitmek yerine hayatına burada devam edip beni görmezden gelebilirdi.

" Üzülme kızım bu onun seçimi. Sana sormak istediğim bir kaç hafta içinde tekrar gideceğiz fakat bu sefer biraz uzun kalacağız. Sende bizimle gelmek ister misin tatilin bitmeden gezmiş olursun hem."

Normal şartlarda tabiki gitmek isterdim. Fakat sırf beni görmemek için evini terkedip yaşadığı ülkenin bile dışına çıkan birinin yanına gitmek hem ona hem kendime saygısızlık olurdu.

" Ben kalmak istiyorum Belma anne biliyorsun benim yüzümden orada şimdi benim gitmem onu eminim rahatsız edecektir."

Söylediklerimle anlayışla başını sallayarak kollarını sardı bedenime.

"Sen ne düşünceli bir kızsın acaba seni hakedecek ne yaptım."

Söyledikleri ile yüzüm de ki gülümsemeye engel olamadım. Bu kadını seviyordum. Sanki yıllar sonra beni o doğurmuş gibi seviyordu beni. Gözlerim dolarken akacak yaşlara mani oldum hemen. Bu güzel kadını üzmeye hakkım hiçbir zaman yoktu.

Odamda tek başıma kaldığımda her zaman olduğu gibi önce konu tekrarı yaptım. Sonra büyük kitaplığımdan Belma annemle yeni aldığımız kitaplardan birini alarak koltuğa oturdum. Bu oda bu kitaplar hepsi hayal edemeyeceğim cinstendi. Krem rengi odama göz gezdirirken bir kez daha şükür ettim. Odanın ortasında  İki kişilik kocaman bir yatağım yatağın karşısında duran kapının hemen sol tarafında tavana kadar uzanan büyük bir kitaplığım sağ tarafında ise dört kapaklı büyük elbise dolabım duruyordu. Yatağımın sağ tarafında çalışma masam onun bitiminde rahat kitap okumam için Belma annemin aldığı küçük koltuğum. Her imkanı sağlamaktan zerre kaçınmamışlardı. Eğer bir gün benden sıkılıp bir yurda yollanırsam hakkım olamayarak bu evi çok ama çok özlerdim. Tıpkı köydeki küçük sıcak yuvamızı özlediğim gibi. Köyde bir odam bile yoktu salondaki divanda uyur derslerimi ise küçük demir masada çalışırdım hep. Kitaplarım için sandıktan yaptığım kitaplığım divanın yanında dururdu. Düşüncelerimden sıyrılarak kitabımı okumaya başladım.

***

Bir hafta geçmiş Belma Annemler oğullarının yanına gitmişlerdi. Ev boş değildi tabiki çalışanlar bana göz kulak olmak için tam kadro duruyorlardı. Yemek yemek dışında aşağıya hiç inmeden sürekli ders çalışıyordum. Avukat olmak için çok çalışman lazım demişti Hasan Bey ona istediğim mesleği söyleyince bende öyle yapıyordum. Hukuk fakültesini kazanmak sandığım kadar kolay değilmiş ama ben emindim kazanacağıma. Oğullarına da meslek seçiminde karışmadıklarını söylemişti Belma anne. Sanırım Makina Mühendisliği okumayı babasının şirketini yönetebilmek için istemişti. Bildiğim kadarıyla Hasan amcanın şirketi devasa makinalar üretiyordu.

***

Belma Annem sıkça arıyor nasıl olduğumu sıkılıp sıkılmadığımı soruyordu. Sıkılırsam şoförün beni gezdirebileceğini söyleyip en sonda özlem dolu bir kaç kelime edip kapatıyordu. Bende özlemiştim gitmelerinin üzerinden iki hafta geçmişti. Bir kaç gün içinde döneceklerini okul başlamadan mutlaka yanımda olacağını belirtmişti Belma anne. Oysa oğlunun yanında olması daha doğruydu.

Tunç

Annemler geleli iki hafta olmuştu eğer biraz daha kalırlarsa bu duruma alışmaktan korkuyordum. Annem yarın gideceklerini söylediğinde yine tepkisizliğimi korudum. Küçük kızın okulu açılacağı için gitmesi gerektiğini söylediğinde içten içe ne kadar haksız olsamda diş bilediğim kıza iyice sinir oluyordum. Babam zaten işleri çok boşladım gitmemiz lazım diyip durmuş üç gündür anneme yalvarıyordu. Annem geri dönmem konusunda ki ısrarcı tavrını tamamen bırakmıştı anlaşılan. İki hafta boyunca bir kez bile bu muhabbeti yapmamıştı. Hatta burada master yapıp eğitimimi uzatacağımı duyduğunda bile tepki göstermemiş sen bilirsin demişti. Demek yeni kızıyla meşgul olmaktan beni düşünmeye vakti kalmıyordu Belma hanımın. O kız okulunu bitirip evden gitmeden dönmeyi düşünmüyordum zaten gerekirse stajımıda burada yapardım.

Annem eşyalarını toplamış klişe konuşmalarını yapmış şimdi de bana sarılıyordu. Gitme vakti gelmişti artık bende annemle babama sıkıca sarılıp onları yolcu ettim. Havaalanından çıkarken sessize aldığım telefonuma göz atmayı ihmal etmemiştim. Burada tanıştığım İnna isimli bir kız arkadaşım vardı. Annesi Türk babası almandı. Kaç haftadır ona vakit ayıramadığımı düşünerek rehberden İnna ismini bulup arama tuşuna bastım. Telefon çalıyor fakat bir türlü açmıyordu. İnna ile aynı fakültede farklı bölümlerde okuyorduk. O aynı zamanda part time çalıyordu. Bu ona hayranlık duymamı sağlasada barlarda çalışması hoşuma gitmiyordu. Telefonunu ısrarla aramama rağmen açmaması çalıştığı anlamına geliyordu. Saat 23.00 olduğunu görünce çalıştığına emin olmuştum. Bu iş yüzünden neredeyse bursundan olacaktı ama ısrarla orada çalışmaya devam ediyordu. Otaparka bıraktığım arabama binerken bara doğru geldiğimi belirten bir mesaj attım. Servisten fırsat bulabilirse görürdü. Arabayı barın olduğu sokağa soktuğumda barın önünde hararetli şekilde biriyle konuşuyor olduğunu gördüğüm İnanın yanında durarak araçtan indim. Karşısında benim boylarımda yapılı bir çocuk duruyordu. Asla kıskanç biri olmamıştım bu zamana kadar. O yüzden sakin kalarak bana bakan İnnanın yanına geçtim. İngilizce konuşan çocuğa bende İngilizce konuşarak eşlik ettim.

"Is there a problem?
(Bir problem mi var?)

Çocuk İnnaya beni işaret ederek konuştu.

"Is he your boyfriend?"
(sevgilin mi?)

İnna iyice sinirlenmiş gözleriyle ne diyeceğini bilemezken başını salladı sonra bana dönerek

"Barda üzerine yanlışlıkla içki döktüm de uzatılacak birşey yok sen arabayı park et bende çantamı alıp geliyorum."

İnna annesinden dolayı garip aksanıyla da olsa Türkçe konuşabiliyordu.

Başımı sallayarak dar sokağın ortasında bıraktığım  arabama binip köşe başında beklemeye başladım. İnna ben gittikten sonra çocukla biraz daha konuşup ikisi birden barın içine girmişlerdi.

On beş dakika sonra arabanın kapısının açılmasıyla ona baktım. Birşeyler vardı ters giden ama çokta takılmadım. Bu gece bende kalacağı için önce onun evine uğramış eşyalarını almıştık. Şimdi evime doğru yol alıyorduk.

Kevser (ASKIYA ALINDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin