"Dedeciğim sen çok yoruldun ben gidip geleyim pazara."
Yaşlı adam tabi ki torununu o kalabalığa sokmaz. O kadar yükü ona taşıtmazdı. Yaşlılıktan iyice buruşmuş elini torununun omzuna koyarak gülümsedi koca çınar.
"Sen benim gül goncamsın hiç salarmıyım o kalabığa canın birşey çekiyor mu onu de hele."
Hiçbir zaman birşey isteyemezdi torunu onlardan biliyordu yaşlı adam ama yinede soruyordu mutlaka.
"Yok dedeciğim birşey istemedi canım haydi kolay gelsin dikkatli git."
"Tamam kızım selametle."
Küçük kızın içinde tarifi mümkün olmayan bir his oluştu. Canı sıkıldı yüreği burkuldu. Dedesini yanlız salmak hiç gelmemişti içinden zaten bu yaşında çalışıp onlara bakıyordu. Yaşı ondört olmuştu. Okulu bırakıp ben de çalışayım demişti ama dedesi de anneannesi de asla müsade etmemiş ellerinde avuçlarında ne varsa heba etmişlerdi onun için. O da sınavlara canla başla çalışmış çok iyi puan almıştı. Bu sene lise için girdiği sınavdan. Ama en fazla kasabadaki liseye gidebilirdi. Daha fazlası onlara çok ağır gelirdi. Anneannesi mutfakta yemek yapıyordu. Yanına gidip sarıldı Kevser.
"Ben yapardım anneanne sen niye kalktın yataktan haydi otur sen zaten hastasın."
Anneannesi de biliyordu Kevser evin her işini tek başına yapardı ama torununa kıyamıyor gücünün sonuna kadar yardım etmeye çalışıyordu. Şevkatle baktı biricik kızının emanetine.
" On yaşından beri evi sen çekip çeviriyorsun zaten kızım bırakta bunu bari yapayım."
"Olur mu öyle şey dedemede pazara ben gideyim dedim izin vermedi yorgun argın gitti."
Yaşlı kadın hak veriyordu kocasına torunu şimdiden köyün en güzel kızı olmuştu. Kurdun arasına kuzu salınır mı hiç tabiki yollamazdı biricik torunlarını pazara.
"Gelince dinlenir kızım ben hazırladım yemeği sende ocağa koyda gel yanıma."
Başını salladı küçük kız hemen yemeği ocağa koyup kibrit kutusundan bir kibrit çıkardı yaktı altını. Derme çatma bir köy evinde yaşıyorlardı. Durumları hayli kötüydü ama onun için buradan daha güzel bir yuva olamazdı herhalde. Anne babasının yokluğunu bu yaşlı çift doldurmuştu zamanla hakları ödenmezdi.
İki saat geçmesine rağmen dedesi dönmemişti henüz. Kevser iyice huzursuz olmuş gidip bakmak istemişti. Kalkıp eski püskü ceketini aldı eline tam giyecekken kapı çalınca dedesidir diye koşarak açtı kapıyı. Köyün muhtarı ve komşuları Hayri dede duruyordu kapıda. Yüzlerindeki korkunç ifade korkuttu kızı.
"Dedem o iyi mi?"
Hayri amca başını önüne eğdi. Ne diyecekti ki şimdi bu bahtsız kıza. Zaten öksüz yetimdi. Dedesinin de öldüğünü nasıl söylerdi. Muhtar yapacak birşey olmadığı için söyleyiverdi olanı.
"Kızım dedene anayolda araba çarpmış, başınız sağ olsun."
Kız dizlerinin üzerine çöktü duyduklarının ağırlığı fazla gelmişti küçük omuzlarına.
"Dede dedem yok ölemez bırakmaz bizi o."
Diyerek bağırarak ağlamaya başladı. Sesleri duyan yaşlı kadın kapıya kadar gelmiş olanı biteni oda duymuştu. Allah biliyor ya kızını kaybettikten sonra daha büyük acı yaşayamaz sanmıştı. Şimdi duyduklarına kalbi dayanmadı. Bırakıverdi yaşlı bedenini torunun yanıbaşına.
Muhtar Kevser'in anneannesi Ayşe hanımı hastaneye yetiştirdi yetiştimesine ama zaten hasta olan kadın kalp krizi geçirince yaşlı bedeni dayanamamış oda kocasının yanına aynı gün göç etmişti. Bir kez daha yetim kaldı Kevser. Kader denilen şey gülmeyecekmiydi bu kızın yüzüne nasıl yaşardı şimdi kimsesiz.
![](https://img.wattpad.com/cover/212014741-288-k499712.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kevser (ASKIYA ALINDI)
Teen FictionAniden kızın belindeki elini çözerek karanlıkta parlayan gözlerine baktı önce sonra diğer eliyle kızın elini tutup adeta sürüklemeye başladı. Kevser anın verdiği şaşkınlığını atmaya çalışırken Tunç kızı kendi odasına getirip kapıyı kapatmıştı bile. ...