Sarhoş

4.3K 174 27
                                    


Ey benim ölüm kokan geçmişim. Rüyalarımda bile ölümün kol gezmesi kaderim midir benim? Bu yaşıma gelinceye dek bu kadar çok ölüm görüp yas tutmak beni de öldürür mü erkenden? Şimdi odamın penceresinde eşsiz güneşin doğuşunu yüzümde ki buruk ifade ile izlerken ölümü düşünmem o kadar doğaldı ki O kadar olası. Ben ölümün kızı Kevser. Adımı dahi ölmüş annemden almışken kaderimin farklı olmasını beklemek anneme haksızlık olur muydu? Ah anne kızın severdi seni hemde çok severdi. Koşulsuz, saf, temiz severdi. Babam olacak o adam yüzünden değer miydi?

Güneş semalarda süzülerek yüzümü aydınlatınca rahatsız oldum. Karanlıktan korkan ben karanlığın en mahrem anlarına şahitlik ediyordum artık. İnsan değişirdi. Küçük Kevser olsa bu saatte camdan dışarıyı izlemez dizlerini kırıp karanlığın yerini aydınlığa bırakmasını beklerdi elbet. Ama değişiyordu işte. Her şey herkes değişirdi.

Tunç geleli tam bir hafta olmuştu. Temelli dönmüş olmasına sevinsem mi üzülsem mi bir türlü karar verememiştim. Tabi ki de Belma annem için sevinecektim. Bir haftada gözle görülür derecede kendine gelmişti canım annem. E öz evladı sonuçta tabi ki iyi gelecekti. O an haksızlık ettiğimi düşünüp kendime kızmam çokta geç olmadı. Beni öz evladından bile daha çok sevip kollamamışmıydı. Benim için oğlunun gidişine bile göz yummamışmıydı? Yummuştu. Tunç bana karşı olan mesafesini fazlasıyla korumuştu geldiği gün hariç. Geldiği gün bir çok kez bakışını yakalamıştım. Şaşkın hallerini hatırlayınca güldüm. Hala onunla evlenmek isteyeceğimi düşünmüyordur umarım. Uzatmalı kız arkadaşı da gelmemişti henüz. Acaba ayrıldılar mı diye düşünmekten kendimi alamadım bir an. Bana neydi Allah aşkına. Kendine ayrı evde tutmuştu. Belki onu da yanına alacak sonrada evleneceklerdi. Bu iyi olurdu sanırım. Belma Anneme bir torun verip onu iyice hayata bağlamış olurlardı. Düşündüğüm şeyle midem kasılırken bunu ders çalışmaktan birşey yiyememiş olmama bağladım. Yoksa onun evlenip çocuk yapma düşüncesi kesinlikle değildi. Daha fazla düşünmeyip uyumayı deneyecektim. Zira öğleden sonra girmem gereken iki tane final sınavım vardı. Asıl gerilme sebebim de buydu.

***

Tunç

"Oğlum ne var numarasını versen aklımdan çıkmıyor diyorum sana."

Tunç geldiği günden beri Kevser'i dilinden düşürmeyen arkadaşına gözlerini devirmekle yetindi.

"Anladım ben seni abilik taslıyorsun, ulan ilik gibi kız öz kardeşin olsa yine yürürdüm be. Hele o alev fışkıran gözleri yok mu beni benden alıyor."

Bu kadarı da yeterdi ama adam resmen karşısına oturmuş evlerinde büyüyen kız hakkında yavşak yavşak konuşuyordu. Elinde ki telefonu koltuğa sinirle fırlatıp ayağa kalktı.

" Abisi falan değilim lan ben onun, başlarım sana da aşkının ızdırabına da. " derken arkadaşının yakasına yapışmıştı.

Melih yakayı sıyıramayacağını anlayınca pısıp manyak arkadaşının huyuna gitmeye çalıştı.

"Tamam değilsin abisi, sakin ol kardeşim."

Tunç arkadaşının yakasını bırakıp az önce kalktığı koltuğa sıkıntılı bir şekilde tekrar oturdu. Parmaklarını şakaklarına dayayarak sıkıntıyla sıktı.

Ne oluyor bu siktiğimin beynine sanane köylü kızına yavşıyorsa!

Melih arkadaşının davranışına mantıklı bir açıklama bulmaya çalıştı. Soramadı da adam bu kız yüzünden altı yıl elin memleketinde yaşamıştı sonuçta.

"Aşk maşk yok oğlum. Vallaha bak benden etkilenmediği için taktım hepsi bu."

Tunç kafasını öne arkaya sallayarak ellerini iki yanına indirdi.

Kevser (ASKIYA ALINDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin