Öyle geceler oluyor ki sabahı iple çekiyor insan. Öyle gündüzler oluyor ki karanlık üzerime çöksede bir daha aydınlanmasa ömrüm diyorsun. Kır papatyaları sarıyor bazen etrafını nefes aldığını hissediyorsun. Bazen de iliklerine kadar hüzün içine içine işliyor. Hayat öyle bir döngü ki doğmayagörsün insanoğlu. Hayatın bizden aldıklarını inatla geri vermemesi alışılagelmiş bir şe de, Ya ısrarla vermedikleri? İşte onlar apayrı bir kabulleniş oluyor. Mutlu olmak küçücük bir tebessüm ile bile mümkünken mutsuzluk kol geziyor ömründe.Tunç önce hüznü işledi içime giderken. Ailesi ailem oldu yaralarımı sardılar bunca zaman. Şimdi ise papatları sermeye çalışıyor ayaklarımın altına. Bu gece söylediği şeylere inanmayı o kadar istiyor ki yorgun kalbim. Bunca zaman benden kaçan adam o mu diye sormadan edemiyorum kendime. Hayatını geride bırakıp kendini kilometrelerce öteye sürükleyen adam şimdi etrafımda gezinip ısrarla hayatıma dahil olmaya çalışıyor. İçim deki küçük kız yıllar önce kapıyı çarpıp çıktığı günü unutmamam gerektiğini hatırlatsada diğer yanım anlamsız şekilde ona çekiliyor.
İki saat önce
"Melih Türkan'a kafayı takmamıştır inşallah."
Söylediği şeyle gülümsedim. Türkan beni muhtemelen yarına kalmadan evire çevire haşlayacaktı. Onu orada bırakmasamıydım acaba.
"Onu bilmem ama asıl Türkan Melih'i hırpalamasa bari."
Tunç kırmızı ışıkta durup bana dönerek gülümsedi.
"Belki iyi anlaşırlar bu kadar karamsar olmasak mı?"
Evet normal iki insan olsalar iyi anlaşabilirlerdi.
"Öyle mi dersin?"
Yeşil yanan ışıkla önüne geri dönerken göz kırptı.
"O da onların sorunu biz kendimize bakalım."
Ne dediğini sonradan anlamış olmalı ki hemen düzeltti.
"Yani bize bulaşmasınlar da aralarında halletsinler demek istedim."
Başımı sallayıp onayladım.
"Aynen."
Eve kadar bir daha konuşmamak benim lehime oldu. Bahçe kapısını uzaktan kumanda ile açarak arabayı içeri soktu. Bu gün burada mı kalacaktı yani.
"Teşekkür niyetine bir kahve ısmarlarsın artık Avukat hanım."
"Kahve, bu saatte."
Hayret ederek konuşmama aldırmadan arabadan indi.
Bende arabadan inip evin giriş kapısına yöneldim. Anahtarımı çıkarıp kapıyı açmamla eve girdim. Arkamdan gelip salondaki büyük koltuğa rahat bir şekilde yayıldı.
Hareketlerini şaşkınlıkla izlerken ev halkından birinin gelip bizi bu şekilde görme olasılığı tedirgin olmamı sağlıyordu. Kendimi eve yabancı bir erkeği getirmiş gibi suçlu hissediyordum. Saçmaydı evin sahibi olan oydu. İstediği zaman gelir istediği saatte bu evin salonunda otururdu.
"Önce üzerindekilerden kurtul istersen rahat rahat yaparsın kahveyi."
Daha fazla karşısında şaşkın ördek gibi dikilmeyi bırakıp yukarı kata odama çıktım. Sessiz olmaya özen gösterip odama girdim. İçime derin bir nefes çekip sakin olmam gerektiği telkinledim.
Hızlıca üzerimdekileri çıkarıp duş alarak siyah taytımı ve salaş tişörtümü giyip aşağı indim. Koltuğun boş olduğunu görünce rahatlamıştım. Sonra arkamdan gelen adım sesleri ile gitmediğini anladım. Duş almış altına gri renk bir eşofman üzerinede koyu yeril bir tişört giyerek ıslak saçlarını elinle karıştırıp koltuğa geri oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kevser (ASKIYA ALINDI)
Teen FictionAniden kızın belindeki elini çözerek karanlıkta parlayan gözlerine baktı önce sonra diğer eliyle kızın elini tutup adeta sürüklemeye başladı. Kevser anın verdiği şaşkınlığını atmaya çalışırken Tunç kızı kendi odasına getirip kapıyı kapatmıştı bile. ...