1.BÖLÜM|"YARGISIZ İNFAZ"

320 33 186
                                    

Başlama tarihinizi yorumlara yazmayı unutmayın
ölü papatyalarım 🌼♾️

·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·.·

Bazen vefasızdır insan,
bazen kırık dökük,
bazen de bomboş...

Ben geçmişiyle yüzleşememiş kız çocuğuyum, ben o hayalleri katledilen kızım.

Şu hayatta en çok merak ettiğim de; Neden haberlerde yer almadığıydı katledilen hayallerimin? Neden mezarları olmadı? Neden benim dışımda kimse öldüklerini göremedi?

Ben Eflal özgürlüğüne uçamayacak kadar kanatları kırık olan kız çocuğu.

Çocukken elimde bir uçurtma vardı, her çocuk sevmez miydi uçurtmaları? ben de severdim kestiler uçurtmamın ipini. Özgür bırakıyoruz dediler ama özgürlük bu muydu? Zarar vermek miydi?

Oyun dediler ama oyunlar eğlenmek için oynanmaz mıydı, neden canım yanmıştı? Dediler ki "bu oyun sadece senin canını yakar" üzülmüştüm canımı yine yakacağından ama sonra mutlu oldum başka çocukların canı yanmayacak diye, oysa bilmezdim ki canımın yanmasıyla kalmayacağını...

Sonra balonları sevdim, rengarenk balonları. Tek tek patlattılar, ne ben bir tane daha istedim ne de onlar aldı.

Büyüdüm, hiç çocuk olmadan büyüdüm... Oyunlardan kurtardım kendimi ama insanların bilmeden yargısız infaz ettikleri umutlarımı kurtaramadım. Ben Eflal yargısız infaz yiyen o kız çocuğu.

Bazen hayallere dalarım, babamın bana sahip çıktığı hayallere... Benim arkamda bir babam yoktu ki insanların kötü bakışlarından kurtaracak. Babam... Can yaram...

Hani bazen düşüncelerimize dalarız ve etraf sessizleşir, sadece düşüncelerimizin sesi çınlar kulaklarımızda sonra bir rüyadan uyanıyor gibi oluruz. İlk önce gözlerimiz gördüklerimizi algılamaya çalışır sonra sesler netleşir ve zihnimiz derin bir sessizliğe gömülür. İşte tam şu anda bu durumu yaşıyordum, önce yazılarla ve bazı çizimlerle karalanmış tek kişilik ne eski denilemeyecek kadar yıpranmış ne de yeni denilemeyecek kadar güzel sıram netlik kazandı gözlerimde ardından dersi anlatan Şermin hocanın sesi duyuldu kulaklarımda.

Aşırı düşünmenin vermiş olduğu baş ağrısı yüzünden kafamı sıraya uzattığım kolumdan çektim ve toplamda oniki kişilik küçük sınıfımda gezinen bakışlarımı tahtada konuyu anlatmakla ilgilenen biyoloji hocasına çevirdim "İnsan fizyolojisi'ni" baş ağrımla dinleyemeyecegime kanaat getirip el kaldırdım. Bir süre sonra Şermin hocanın dikkatli bakışları üzerime odaklandı.

"bir sorun mu var Eflal?" Anlayışlı ses tonuyla el kaldırmamın sebebini merak eden Şermin hocaya sesimin tonunu hafifleterek "şey hocam ben biraz kötü oldum da lavaboya gidebilir miyim?"

Yanıtımla merakını gideren Şermin hoca onaylarcasına kafasını sallayınca cam kenarında olan tek kişilik sıradan kalktım ve sınıf kapısına yöneldim, bazı öğrencilerin dikkatli bakışlarıyla sınıftan çıktım. Amacım Lavoboya gitmek değildi bu yüzden direkt müdürün odasına gittim ve rahatsızlandığımı belirterek izin kağıdı istedim. Müdür bir iki işlemden sonra izin kağıdını verince koridorun sonundaki sınıfıma doğru gittim, kapıyı tıklatıp bir iki saniye bekledikten sonra içeri girdim direkt Şermin hocaya yönelip kağıdımı gösterdim ondan da onay alınca çantamı alıp okuldan çıktım.

Eksiltilmiş Mektuplar •| Yok Oluş |•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin