Ezber Bozan Bol Şerbetçiotlu Bir Buğday Birası
Tadımlara son gaz devam ediyorum. Bu postta yine çok özel bir bira var karşımızda: Schneider Weisse ailesinden Tap 5 Meine-Hopfen Weisse.
Aslına buğday biralarının yeri benim için çok farklıdır. En sevdiğim bira türü desem yanlış olmaz. Hatta biraya bu kadar tutkulu olmam ve sevmemin ardında da buğday biralarına olan düşkünlüğüm var açıkçası. Paulaner, HofBrau, Erdinger, Weihenstephaner, Franziskaner ve Schneider gibi Bavyera buğday biralarını ilk kez tattığımda bu biralar özel bardaklarıyla, buğulu görünümleriyle, bol köpükleriyle ve zengin aromalarıyla aklımı başımdan almıştı. Yea bunlar biraysa biz Türkiye'de ne içiyormuşuz hacı aydınlanmasını da sanırım ilk böyle yaşamıştım. O yüzden, öncelikle buğday biralarıyla ilgili bilgiler vermek istiyorum. Sonrasında da Schneider Weisse Tap 5'in değerlendirmesini yapacağım.
Bazı kaynaklara göre buğday birasının geçmişi milattan önce 2000'li yıllara Babil Krallığına kadar götürülebilir. Ancak bu kadar damardan girmek kimseye bir fayda getirmez bence. Dünya bir toz bulutuydu diye başlamak gibi bir şey. O yüzden biraz atlaya atlaya daha yakın?? tarihlere gitmek istiyorum. 14. yüzyılda Bohemya'da (Kuzey Avusturya tarafları) buğday birası üretildiğine dair bulgular var, mesela bira yapım reçeteleri gibi. Tam adı konmasa da buğday bira yapımında kullanılıyor. Ancak 1516 yılında Bavyera Dükü 4. Wilhelm'in yürürlüğe koyduğu saflık yasası (Reinheitsgebot) birada kullanılacak üç anamaddeyi sıralıyor: su, şerbetçiotu, ve arpa. Maya henüz bulunmadığı için listede yok. Saflık yasası da doğal bir sonuç olarak birada buğday kullanımını olumsuz etkiliyor. Ayrıca, 1567 yılında yine bir Bavyera Dükü olan 4. Albrecht buğdayın arpaya göre daha kolay bozulduğu iddiasıyla buğday biralarının sağlıksız olduğunu belirtip buğday biralarını resmen yasaklıyor. Daha o zamandan varmış bakın devlet yöneticilerinde sen şunu iç, şu kadar çocuk yap, şu arabaya bin gibi üzerine vazife olmayan işlere karışma hastalığı. Adam resmen buğday biralarını sizden öğrenecek değiliz, biz buğday biralarını çok ama çok iyi biliriz demiş. Neyse, konuya dönelim. 1602 yılında Bavyera Dükü 1. Maximillian buğday biralarının sağlıksız olduğu iddiasının gerçeklikten uzak olduğunu anlayıp yasağı kaldırıyor. Ayrıca, buğday birası üretimi yapan tüm birahaneleri de devletleştiriyor. Bu kamulaştırma hamlesinin altında da elbette ki kamu yararı yok. Reinheitsgebot ihlal edildiğinden buğday biralarından diğer biralara göre 4 kat daha fazla vergi alınıyor. Aslında vergi de olmayabilir bu, "değerli bardak parası" adı altında da toplanmış olabilir. Biraz daha araştırmak lazım. Bizim dük de buğday birası üreten birahaneleri kamulaştırarak aklınca devlet bütçesine katkı yapma peşinde. Bu arada, Dük hem nalına hem mıhına vurarak, şöyle bir olaya da giriyor. Buğday kullanarak Reinheitsgebot ihlal edildiği için kendisi bizzat loncaya cezayı ödüyor. Kaz gelecek yerden tavuğu esirgemiyor yani.
Bir ufak tarihi bilgi daha, 1683 yılında yapılan İkinci Viyana Kuşatması sırasında Viyana kapılarındaki Bavyera askerlerine savaş esnasında buğday birası veriliyor ve savaş sonrasında da Türkleri geri püskürtmenin sevincini yine buğday birası içerek kutluyorlar. 1798 yılına gelindiğinde de yüksek vergi alınıyor olmasının ve insanaların kahverengi ale'lere yönelmesinin buğday biralarının popülaritesini olumsuz etkilediğini görülüyor. Devlet tekelindeki buğday birahanelerinin çoğu kapanmış ve artık sadece krallar tarafından ürettirilen ve yine kraliyet tarafından tüketilen bir bira oluyor buğday birası. Hatta Türkiye'nin bira gurusu Teoman Hünal "Kralların birası diyebileceğimiz bir bira varsa bu buğday birasıdır" diyor buradan hareketle.1872 yılı buğday birası için çok önemli bir yıl. Bu postta incelediğimiz Schneider biranın kurucusu Georg Schneider 1872 yılında Kral 2. Ludwig'den buğday birası üretim haklarını satın alıyor ve buğday birasında devlet tekeli yıkılıyor. Schneider ailesi neredeyse soyu tükenmek üzere olan buğday birasını yoktan var ediyor ve bugün afiyetle içtiğimiz Schneider Weisse markasına ve birçok başka üreticiye hayat veriyorlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bira Tadım Rehberi
Non-Fictiontarihin en eski içkisi olarak gösterilen bira ülkemizde maalesef hala hak ettiği değeri görmüyor. "bira hamallıktır yea" gibi bir cümlenin duyulduğu ortamlara sıklıkla rastlamak mümkün. ancak işin aslı hiç de öyle değil. bu cümleyi kuran kişi (büyük...