bölümler uzun olmasa da sıkça diyebileceğim bir düzende bölümler gelecek bir süre, en azından uzun bölümler yazabileceğim kısımlar gelene kadar
vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen, keyifli okumalar x•••
Louis yanından soğuk kahve almak için beş dakikalığına ayrılmış olan erkek arkadaşının geri döndüğünü görünce gülümsedi. Harry buzlu americano'sunu Louis'ye uzatıp sırıttı. "Al bakalım, güzellik."
Louis americano'sunu alıp Harry'nin dudaklarına uzandı ama Harry'nin geri çekilmesi üzerine kalbinin paramparça olduğunu hissetmişti. Harry şarkısı çıktığından ve beğenilerle ünü üzerine çektiğinden beri dışarıdayken oldukça tuhaf davranıyor, Louis'den uzak duruyordu, onu öpmüyor, elini bile tutmuyordu ve Louis bunun nedeninin ne olabileceğini düşünerek kafayı yediği bu bir ay boyunca sessiz kalmıştı, ama daha fazla katlanabileceğini sanmamakla birlikte aklına gelen tüm nedenler kalbini kırıyordu ve en kötüsü de Harry'nin dokunuşu onu bu kez iyileştirmiyordu, çünkü Harry ona dokunmuyordu.
Harry'den uzaklaşıp gergince saçlarını karıştırdı. Harry ilk albümü üzerinde çalıştığı için son bir aydır doğru düzgün görüşememişlerdi bile.
"Lou.." Harry özür dileyen bir sesle mırıldandı. Gerçeği sevgilisinden ne kadar daha saklayabilirdi bilmiyordu.
"Benden utanıyor musun?" Louis birden bire Harry'ye dönüp karşısında dik bir şekilde durdu. "Ne yani, artık ünlü olmaya başladın diye b-benden daha iyilerinin olduğunu mu fark ettin?" Güçlü durmaya içtiği and sesinin titremesi ve kekelemesiyle mahvolmuş olsa da sözlerine devam etti. "Artık benimle mutlu değil misin?" Dolmaya başlamış mavi gözleri taşmak üzere olan bir denizi andırıyordu.
Harry şaşkına dönmüş bir şekilde bakakalmış, Louis'ye bunları hissettirdiği için kendisinden nefret ettiği o an her şeyden vazgeçmek istemesine neden olmuştu, ama yapamazdı.
"Louis..." Derin bir nefes aldı. "Bu akşam sana yemek yapayım. Güzelce konuşalım, ama sana yemin ederim ki düşündüğün şeylerin hiçbiri doğru değil."
Louis alayla güldü. "Daha iyi bir fikrim var! Seni bu akşam yemeğe çıkarayım. Güzel bir restoranta götüreyim, nasıl fikir?" Harry'nin yüzündeki gerilmeyi gördüğünde gözlerini devirdi. "Tahmin etmiştim! Benimle baş başa yemek yerken bile görülmek istemiyorsun." Gözlerinden akmaya başlamış yaşlarla aşağılanmışlık hissi artmıştı. Harry'ye gerçekten de artık layık değil miydi?
Harry titrek bir sesle yalvarırcasına konuştu. "Lütfen... Eve git, yarım saat sonra gelip açıklayacağım. Yalvarırım..." Louis'ye dokunacak gibi olduysa da son anda kendine engel oldu. "Lütfen."
Louis titreyen dudaklarını ısırdı. Americano bardağını çöpe atıp oradan uzaklaşırken Harry'den uzağa attığı her bir adımda dizleri biraz daha güçsüzleşiyor, Louis'nin her an kendisini taşıyamayacak hale gelebilecek olmalarından korkmasına neden oluyordu.
***
Harry elindeki çiçek buketini daha sıkı tutup zili çaldı. Birkaç saniyelik bekleyiş işkence gibiydi.
Louis kapıyı donuk bakışlarla açtığında Harry hep dünyası olmuş o gözlerin bu defa bir mezar gibi bakmasıyla neredeyse çiçek buketini düşürecekti.
"İçeri gelebilirsin." Louis, Harry'nin elindeki bukete ikinci kez bakmadan kapıdan çekildi.
"Bunlar senin için." Harry, Louis'nin uzattığı çiçekleri almayacağını anladığında buketi fortmantoya bıraktı. "Seni öpebilir miyim?" Kalbinin parçalandığını hissederken Louis'nin elini elleri arasına almıştı.
"Ha-" Louis cevap veremeden dudakları üzerinde hissettiği yumuşak dudaklarla dizlerinin bağının çözüldüğünü hissetti. Harry bunu anlar anlamaz kollarını sıkıca sevgilisinin beline dolayıp onu kendine bastırdı.
Her ne kadar Louis karşılık vermemeye kararlı olsa da dudaklarını şefkatle okşayan dudaklar tüm direncini mahvediyordu. En sonunda Harry'yi nazikçe ittirdiğinde bu Harry'nin uzaklaşması için yeterli olmuştu.
"Açıklayacağını söylemiştin." Sesi yorgun çıkıyordu.
Harry oturmasını işaret edip Louis'yi en yakınlarındaki koltuğa çekti.
"Menajerim ve kayıt şirketim... Onlar..." Bunu nasıl söyleyeceğini gerçekten bilmiyordu. "Bir erkekle çıktığımın duyurulmasını istemiyorlar. Beni... Bunun oluşmaya başlayan hayran kitlemi olumsuz etkileyeceğini düşünüyorlar."
"Ne?" Louis'nin sesinden bunu beklemediği oldukça açıktı. "Ve sen onların ne düşündüğünü benden... bizden daha çok mu önemsiyorsun?"
"Hayır! Tabii ki hayır. Sadece... o kadar kolay değil, Lou. Tüm kariyerim buna bağlı. Anlaşma yaptığım şirket bunu bana yasaklıyor. En azından üçüncü albümüme kadar. Üç albümlük bir anlaşma imzaladım ve eğer sözleşmeye uymazsam tüm kariyerim başlamadan biter."
Louis donmuş bir şekilde boşluğa bakıyordu. Harry sözlerine devam etti. "Ama bizden vazgeçmeyeceğim, seni bu kadar çok severken değil. Sadece bir süreliğine ilişkimizi göz önünde yaşamamamız gerek." Louis'nin yüzünü şefkatle okşadı. "Lütfen, bebeğim. Bunu atlatabiliriz."
Louis burnunu çekip gözyaşlarını sildi. "Pekala." Sindirmesi oldukça zor olmasına karşın eğer Harry'yle ilişkilerine bir şans vermezse nasıl bir insan olurdu? Bu Harry'nin hayaliydi. "Sanırım deneyebiliriz." Sesinin halen daha küskün çıkmasına engel olamamıştı.
"Buraya gel." Harry, Louis'yi kollarına çekip öptüğünde, tutkuyu önce ruhlarında, sonra da kasıklarında hissettiklerinde ve üzerindekilerden kurtulmaya başladıklarında ikisinin de gözyaşları onları yalnız bırakmamaya niyetliydi.
Yağmur olup taşan gözleri eşliğinde kanepenin üzerinde seviştiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
after the fall ➵ larry
Fanfiction"Bir gün çok ünlü olacağım, biliyorum." Demişti Harry. "O zaman gerçek bir sanatçı olacağım." Louis birkaç saat orada, Harry'yle kaldı. Şarapları da bittiğinde birazcık sarhoş hissediyordu, ama sadece birazcık. Kendisini tutamayarak "Kolların çok gü...