merhaba! kısacık, minicik, ufacık bir bölümle geldim, 512 kelimecik... sebebi bu bölümün bir geçiş bölümü olması, bu hikaye için çokkk büyük planlarım var; harry'nin ve louis'nin ünlü oluşunu, yaşayacakları sorunları işleyeceğim, bu minnak bölüm de asıl hikayeye geçişimizin alt yapısı. merak etmeyin, yeni bölüm gecikmeyecek ve kesinlikle bu kadar kısa olmayacak, ayrıca birkaç kez daha zaman atlamak zorundayım, çünkü işlemek istediğim çok konu var.
vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen:") keyifli okumalar x
•••
Louis mutfak tezgahına oturmuş, Harry'nin yemek yapışını izlerken dudaklarına yayılan hayranlık dolu tebessüme öylece izin vermişti. Harry'nin üzerinde sadece belinde salaş bir şekilde duran eşofmanı vardı ve bu Louis'yi gerçekten çok fena azdırıyordu.
Birlikteliklerini resmileştirdikleri ikinci aya sadece birkaç gün kalmıştı ve halen daha seks yapmamışlardı. Neyi beklediklerini bilmeseler de bekliyorlardı ve bu Louis'yi tüketiyordu.
Harry biberleri doğrarken üzerine yöneltilmiş ilgi dolu gözleri fark edip Louis'ye döndü. Bakışları birbirlerini bulduğunda gülümsediler ve bu Harry'nin yemeği bırakıp Louis'nin dibinde bitmesine neden olan şeydi. Sevgilisinin gülüşüne doyamıyordu. Genç adamın bacaklarının arasına geçip o bacakların sıkıca kalçalarının etrafına dolandığını hissetti.
"Ne?" Louis, Harry'nin halen daha gülümsemesi üzerine sorarken kendisinin dudaklarında filizlenen tebessümün de onunkinden aşağı kalır yanı olmadığının farkındaydı. Ellerini erkek arkadaşının sert göğsüne koyup kaslarını hissetti. Dudağını büzüp "Ben de kas yapacağım!" diye sitem ettiğinde Harry kahkaha attı.
"Nesi komik bunun?" Louis huysuz bir sesle çıkıştığında kaşları Harry'nin oldukça sevimli bulduğu bir şekilde çatılmıştı.
"Hiç." Harry, Louis'nin boynuna bir öpücük kondurdu. "Sadece şu anki halinle zaten çok güzelsin..." Muzip bir şekilde sırıttı. "Ayrıca o küçük bedenini kaslı düşünemiyorum."
Louis, Harry'yi cimcirdiğinde Harry küçük bir çığlık atmıştı.
"Boş yapma, Harry. Yemek yap."
Harry, Louis'nin dudaklarına kısa ama derin bir öpücük bahşettikten sonra yemek yapmaya geri döndü.
"Sana söylemek istediğim bir şey var, Lou." Eline yenice aldığı bıçağı tekrardan bırakıp Louis'ye döndü. "Aslında bunu seninle romantik bir yemek yerken söyleyecektim, ama sanırım daha fazla dayanamayacağım."
Louis tezgahtan atlayarak inip ciddi bir şekilde dikeldi. "Nedir?"
"İlk şarkımı kaydettik. Stüdyoda. Gerçek bir şarkı olarak." Harry derin bir nefes aldı. "Gerçek bir şarkı, Louis. Yarın yayımlanacak." Sözlerinin sonuna doğru umut dolu bir şekilde gülümsemişti.
Louis donmuş bir şekilde durduktan sonra "Aman Tanrım," diye mırıldandı. "Harry!" Sesi coşku dolu bir tonla yükseldiğinde Harry'nin boynuna atlamıştı. Ne diyeceğini bile bilemiyordu, tek bildiği Harry'yle ne kadar gurur duyduğuydu. "Sen... o kadar harikasın ki. Çok güzel olacak! Siktir, siktir!"
Harry, Louis'yi kaldırdığında Louis gülerek bacaklarını Harry'nin beline dolamış ve Harry'nin kalçalarından tutmasıyla gülümseyip sevgilisinin onu gülüşünden öpmesine neden olmuştu.
Harry'nin dudaklarından ayrılıp "Bana şarkıyı halen daha dinletmedin? Bunu kabul edemem!" diye isyan etti.
"Sadece kesinleşene kadar emin olmak istedim. Seni hayal kırıklığına uğratmak istemedim."
Louis, Harry'ye şefkat dolu gözlerle baktığında Harry mahçup bir şekilde gözlerini kaçırdı. Kısa bir an sonra Louis'nin yanaklarını okşayan ellerini hissedip gülümsedi.
"Harry..." Louis yüzünü Harry'nin boynuna gömüp orayı öptü. "Beklentilerimi karşılamak için bir şeyler başarman bile gerekmiyor. Sadece kendin olman yetiyor."
Harry, Louis'nin alnına bir öpücük kondurup onu kucağından indirerek "Hadi," dedi. "Şu şarkıyı sana dinletelim." Louis'ye onu takip etmesini söyledikten sonra koltukta duran pantolonunun arka cebinden çıkardığı cd'yi kaset çalara takmıştı. Cihazı çalıştırmadan önce derin bir nefes aldı. "Şarkının adı Sign of The Times"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
after the fall ➵ larry
Fanfic"Bir gün çok ünlü olacağım, biliyorum." Demişti Harry. "O zaman gerçek bir sanatçı olacağım." Louis birkaç saat orada, Harry'yle kaldı. Şarapları da bittiğinde birazcık sarhoş hissediyordu, ama sadece birazcık. Kendisini tutamayarak "Kolların çok gü...