"Birlikte savasacak dostların oldugunda her şey cok daha kolaydır."
AKHIROE'nin agzından
"Yani sen şimdi Persephone oldugunu iddia ediyorsun öyle mi?" diye sorarak kuşkucu bakışlarımı sarışın ve dövmeli kıza çevirdim. Kafasını onaylar bir biçimde sallamakla yetinirken Hades elindeki ilaçlari kızın eline bıraktı. "İçmen gerek. Saatin geldi." dedi.
Kız sesini çıkarmadı ve suya gerek duymadan avcundaki ilaçları ağzına attı. Kafamı arkamda salata hazırlayan Sarp'a çevirdim. Tanrı aşkına koskoca Titana salata yaptırıyorduk! Sinirim bozulup kahkaha atmaya basladığımda herkesin bakışlarını üzerime çekmiştim. Sarp bana endişeyle bakarken "Kafayı yemenin hiç sırası degil biliyorsun değil mi Azra?" dedi. Bağdaş kurduğum koltuktan atlayarak yanına gittim. Sarp'ın elinden bıçağı alıp salatalığı doğramaya başladım. Bu esnada onun dibine girdim ve sadece onun duyabilecegi bir şekilde "Donya'daki Persephone'nun buraya gelmesinin de hiç sırası değildi farkındaysan."dedim. Yanımdan uzaklaşıp tezgahın üzerindeki çöpleri toplamaya başladı..
Fazla düşünceliydi. Mnemosyne normal şartlarda bir titan olarak pek de düşüncelere dalan biri değildi. Üzerindeki önlüğü çıkarırken bakışlarını bana çevirdi. "Onun Donya'daki Persephone olduğunu zannetmiyorum Akhi." dedi. Ne demeye istediğini anlamaya çalışmak için onun yanına doğru ilerlerken Persephone oldugunu iddia eden Asena isimli kızın Hades'e endişeyle baktığını ve "O ufaklığın bıçakla oynaması sence doğru mu?" dediğini fark ettim. Bunu duyduktan sonra hafif tebessüm edip bıçağı Hades'le Asena'nın tam ortasına saplanacak şekilde koltuğa fırlattım.
"Sakın bana ufaklık deme! Bu çocuk bedeninde 22 yaşında zamanında Donya'yı yönetmiş bir savaşçı yarı tanrı yatıyor. Sessiz kalmayi dene!"
Hades şaşkın bir şekilde bana bakarken Sarp kolumdan tutup beni başka bir odaya sürükledi.
"Ne yapıyorsun Akhiroe? Neyin var?"
Derin bir nefes alıp verdikten sonra aynanın karşısına geçip ona baktım. "Bu bedenden nefret ediyorum! Bu evrenden de nefret ediyorum. Dünya ne boktan bir yer böyle?! Ayrıca o içeride kendini tanrı diye adlandıran kıza da zerre güvenmiyorum onu niye buraya getirdi ki?! Başka derdimiz yokmuş gibi..." Mnemosyne elleriyle suratımı kavradı "Akhiroe Gaia'nın dediğini yapmadın farkında mısın? Kendine silah olarak ZAMAN'ı seçtin ki bu tercihini tüm titanlar olarak ayakta alkışladık. Onu gayet güzel kullanıyorsun. Ama kendine bir yoldaş seçmedin. Kendine bir yoldaş seç Akhi. Git ormanda biraz dolaş hem yoldaşını bul hem de biraz sakinleş. O kıza kızmayı da bırak. Pek çok şeyi aydınlığa kavuşturabilir."
Tek bir kelime etmeden odadan çıktım. Üzerime Hades'in kot ceketini alıp ormana doğru yol aldım.
Hava bulutluydu. Çok zaman kaybetmeden kendime yoldaşlık edecek bir hayvan bulmalıydım. Aklımda bir evren dolusu soru vardı.
Sarp Donya'daki Persephone olmayabilir derken neyi kastetmişti? Alev içindeki tanrıçayı ortaya çıkarabilecek miydi? Peki ya şu kendini Persephone olarak tanıtan kızı isteyen o insanlar kimdi? Takım arkadaşlarım Şekina, Cali, Jacy ... Benim güzelliklerim Donya'daki işlerle nasıl başa çıkıyorlardı?
Peki zaman...
Zamanı kontrol edebiliyordum ama bir yere kadar. Düzeni bozabilecegim noktada güçlerim sınırlandırılıyordu. Aklımda bu düşüncelerle yürürken önümden hızla bir varlık geçti. Soğukkanlılıkla cebimden çakıyı çıkarıp av pozisyonuna büründüm. Etrafımı dikkatlice süzüp geçen şeyin ne olduğunu anlamaya çalışırken ağaçtaki bir çift sarı göz dikkatimi çekti. Dikkatlice bana bakıyordu. Beni avı olarak bellemiş zayıf bir anımda üzerime atlamayı bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDA KENTİ 2 - Tanrıların Ruhları
FantasyHestia ve Hades aşklarıyla ölmüş iki tanrı... Arkalarında koca bir yaşamı bırakmışlardı. Yerle bir olmuş Donya... Baş tanrı olmaksızın süren bir hayat... Donya alt üst olmuştu. Onları bu mahvoluştan kurtaracak tek bir kişi vardı. Akhiroe