(ALEV'İN DİNLEDİGİ SARKİ EKTE)
ALEV'İN AĞZINDAN
××××××××××××××××××××
Ona baktım. Bir cevap arıyordu benim gibi. Ama aramızda bir fark vardı. Bana göre daha fazla şey biliyordu. Bunu söylemese bile duruşundan anlayabiliyordum. Kafasını bana doğru çevirdi. O buz gibi gözlerinin bana bakınca yumuşadığını hissediyordum.
Peki ya neden?
Uzun kirpikleri ardından bana baktı. Bu garip sessizliği bozan ben oldum. "Sence evi mi yaktılar?" Kafasını iki yana salladı. "Yakmış olsalardı şuanda dumanlar yükselirdi. Sanırım yeni aldıkları floresan lambalarla uğraşıyorlar. İçeri girip onları kolaçan edelim." Ona baktığımda benim içeri girmemi istemediğini anlamıştım. Benden bir şeyler saklıyorlardı ki bu oldukça normaldi. Ama içimden bir duygu benden hiçbir şeyi saklamamalarını istiyordu. Şimdilik bu tavrını boşverip onla beraber içeri girdim.
İçeriye girdiğimizde Asena kabarık saçları ve elinde kırık uzun bir floresan lambayla bize bakıyordu. Gülümsedi. "Sanırım şuan kafam baya güzel.." Hızlı adımlarla ilerleyip floresanı ceketimin ucuyla tutarak pencereden dışarı fırlattım.
"Sen delirdin mi? İçerisinde zehirli gaz bulunan bir lambayı ne diye çıplak elinle tutuyorsun? Gel buraya elini yüzünü yıkayalım."
Onu mutfağın lavabosuna götürürken içeriye Azra ve Sarp dedikleri çocuk girdi. İkisinin yüz ifadelerine bakılırsa onları sinirlendiren ya da korkutan bir olay yaşanmıştı. Belki de o ikisinin arasında bir ilişki vardı ve kavga etmişlerdi. Onları gözlemlemeyi bırakıp Asena'nın yüzünü kağıt havluyla sildim. Koltuğa yavaşça oturttum. Azra yavaşça yanıma oturdu.
"Bak ne diyeceğim? Uzun zamandır bu Sarp'la aynı evdeyim. Artık birbirimizden kusacağız." Yalandan bir kahkaha atıp devam etti. "Asena'da anladığım kadarıyla floresanlarla oynayacak kadar kafayı yemiş. Hem seni benden çok sevdiği aşikar. Demem o ki acaba birkaç gün sende mi kalsak? Tabi sen de müsaitsen ve istersen?"
Ona baktım. Büyük bir derdi var gibiydi. Kafasında bir şeylere çözüm aradığı belliydi. Ve yüzündeki derin hüznü hissedebiliyordum. Bakışlarımı Asena'ya çevirdim gerçekten de floresandaki gazdan etkilenmiş olacak ki boş bir gülüşle bana bakıyordu. Gülümseyip Azra'ya döndüm.
"Tabiki de... Aslında bakarsan bunu daha önceden benim teklif etmem gerekiyordu. Yalnız bir şartım var." Azra gülümsedi ardından tek kaşını kaldırarak "Vayy canına şuna bak sen. Doktor Hanım pençelerini çıkarıyor. Neymiş bu şart?" dedi. Gülümseyerek karşılık verdim. "O tilki asla benim evime giremez!" Yüzü bir anda asılmıştı. "Lanet olsun! İtiraz edemem. Kabul etmeliyim ki Jalo pek de evcil bir hayvana benzemiyor. Çok evcil olduğu da yok ya zaten! Kabul. Hadi gidelim."
Azra eşyalarını toparlayıp kapının önüde belirdi. Önce Yalım'a sarıldı. Kulağına bir şeyler fısıldadığında Yalım gerilmişti. Belirginleşen çene kemiğinden bu rahatlıkla anlaşılıyordu. Sonra aynı şekilde Sarp'a sarıldı. Ben de ayağa kalkıp Asena'nın koluna girdim onu yavaşça kapıya doğru ilerlettim. Arkama bakıp gülümsedim. Bakışlarım Yalım'ın bakışlarında kitlendi. Endişeli bir şekilde bakıyordu. Gülümseyerek her şey yolunda manasında kafamı salladım. O da aynı şekilde karşılık verince kapıyı açtım. Alev bir şey unutmuşçasında kapının eşiğinden uzanıp
"Sarp! Yarığa dikkat edin!" dedi. İçeriden bir cevap gelmeyince bana bakarak göz devirdi Alev. "Halıdaki yarığa seni ahmak! Boşlukta bir yarık açılmış değil ya! Onun icabına bakın ve mümkünse kendinize mukayet olun. Bir daha öyle bir yarık açılmasın." Gülerek kapıyı kapattı. "Bizsiz kaç gün hayatta kalabilirler bilemiyorum." dedi. Bu cümlesi tebessüm etmeme sebep olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDA KENTİ 2 - Tanrıların Ruhları
FantasíaHestia ve Hades aşklarıyla ölmüş iki tanrı... Arkalarında koca bir yaşamı bırakmışlardı. Yerle bir olmuş Donya... Baş tanrı olmaksızın süren bir hayat... Donya alt üst olmuştu. Onları bu mahvoluştan kurtaracak tek bir kişi vardı. Akhiroe