"Kaldır kıçını Rogers!" Diye bağırdı Bucky, perdeleri açıp sabah ışıklarını içeriye davet ederken. Bu hareketi üzerine Steve'den küfürle karışık bir horultu yükselmişti. Sarışın sabahları fazlasıyla huysuz ve sinirli olsa da Bucky buna alışkındı.
"Gitmedin mi sen?" Steve'in sesi kısık ve hırıltılı çıkıyordu. Boğazı çöl kadar kuruydu.
Uzun saçlı göz devirip mutfağa doğru ilerledi. Bucky'nin canı istediği zaman gelip kaldığını Steve biliyordu, sadece daha yeni uyandığı için hafızası silinmiş gibiydi. Bu yüzden Buck cevaplamaya uğraşmadan mutfağı karıştırmaya devam ediyordu..
"Nasıl hissediyorsunuz Bay Rogers?" Dedi dalgayla.
"Kahve."
Steve gözlerini deşercesine ovuştururken elini çektiğinde karşılaştığı sütlü kahveye nimet gibi bakıyordu. Hızla esmerin elinden kupayı kapıp sıcak olmasına rağmen kahveyi bir dikişte yarılamıştı.
"Okula geç kalacağız, kalk da giyin."
Sarışın kaşlarını çatarak arkadaşına baktı, "Ne zamandan beri geç kalmak umrunda?"
"Bayan McDonna'nın dersi." Dedi Bucky bilmiş bir edayla.
Steve'in gözleri büyürken hemen yatağından fırlayıp çabucak kotunu ve kirli krem rengi okul formasını dikkatsizce üzerine geçirdi. Kravat bağlamayı bilmediğinden hiç takmazdı, bu yüzden her zamanki gibi o kısmı atlayıp çantasını kaptığı gibi Bucky'yle arabasına koşturdular.
Steve sürücü koltuğuna otururken başı çatlarcasına ağrıyordu ve ışıktan gözleri yanıyordu ama okula kadar sürmeyi başardı.
*
"...Sonra beni evine davet etti! Önce vurup kaçsam mı diye düşündüm ama gideceğim sanırım. Sence ne yapayım Tony?"
Kızıllı, yüzüne bir cevap vermesi için bakarken dalmış olan Tony onu hiç duymuyordu. Nat kafasına bi' tane patlatana kadar da boş boş eline bakmayı sürdürmüştü.
"Ne var be!?" Dedi Tony yerinde sıçrayarak.
Natasha gözlerini devirip ayaklarını masadan indirdi. "Aklın nerde senin? Bir saattir boşuna konuşuyorum resmen."
Esmer sıkıntıyla alnını ovaladı. Aklı, dün akşam aldığı mesajlardaydı. Nedeni bilinmez bir şekilde içini sıkmıştı bu olay.
"Benjamin mi?" Dedi kızıl sırıtarak. Tony, onun evine geldiğini sözlediğinden beri Nat asla susmuyordu.
Sırasının üstünde duran karalama defterini aldı esmer. Daha önce başladığı modele devam ediyodu. "Tipim değil." Dedi, bakışları defterden ayrılmadan.
Natasha kısaca gülerek konuşmayı sonlandırdı. Zira Tony'nin ağzından laf alamayacağını anlamıştı.
*
Ders yeni bittiğinde Tony kendini hızla sınıftan dışarı atmıştı. Edebiyat hakkında her şeyden nefret ediyordu. Eskiden daha sıcak baktığı konu, öğretmenin kitaptaki karakterin yediği şeye bile derin anlamlar yüklemeye çalışması yüzünden boğucu hale gelmişti.
Tek kolundan sarkan küçük sırt çantasından uzanarak suyunu aldı. Normalde eşyaları dolabında olsa da bazı şeylerini oraya koyamayacağı kadar değerliydi.
Esmer genç, uzun okul koridorlarında hızla ilerliyordu ki suyunu daha içmeye fırsat bulamadan koluna büyük bir hızla çarpan cisim, arkaya sendelemesine neden oldu. Tony daha ne olduğunu anlayamadan üzerine dökülen suyu, ancak şişenin yarısının boş olduğunu görünce fark etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boy In The Bubble [stony]
Fanfic[stevextony highschool au] "İnsanlar ölür çünkü kimse yenilmez değildir." ◇