White Room In A Palace

507 54 12
                                    

İLHAMIM YOK İLHAMIM YOK İLHAMIM YOK İLHAMIM YOK İLHAMIM YOK İLHAMIM YOK İLHAMIM YOK

*
Gözünü açtığı gibi kör edici bir beyazlıkla karşılaştı Tony. Neler olduğunu anlayamıyor, düşünemiyor ve hareket edemiyordu. Konuşamıyordu bile! Sanki tüm duyuları kendini kapanmaya zorluyor gibiydi. Tek hissedebildiği göğüs kafesinden başlayıp bütün vücudunu saran acıydı.

Zorla da olsa araladı göz kapakları, koca bir bulanıklığa açılmıştı. İrisleri görüşünü netlemezken kesik bir nefes verdi esmer. Burnuna tanıdık bir klor kokusu çalınmıştı. Hemen ardından yorgunluktan yana düşen başıyla birlikte bakışları, yanıbaşındaki sandalyede uyuyan Steve'e çarptı.

Tony'nin gözleri büyürken hafızası daha yeni geliyor gibiydi. Kaburgalarındaki ağrı ona ne olduğunu hatırlatmaya yetmişti.

Üzerindeki mavi hastane giysisine ve sonra da koluna takılı seruma baktı esmer. Hemen ardından göz devirme isteği gelmişti içinden. Bu kadar büyütülecek bir şeyi yoktu çünkü.

Steve'e seslenmek üzere ağzını açsa da boğazını yırtacak kadar acıtan öksürükleri onu bölmüştü. Sarışın yerinden sıçrarken telaşla ayağa fırlayıp yanında duran kendi suyundan Tony'e uzattı. Esmer bardağı kapıp büyük bir yudum içerek sakinleşmeye çalıştı. Hala öksürüyordu ancak az önceki şiddeti kalmamıştı.

"Yavaş, dikkat et." Dedi Steve, Tony'yi yastığına geri yerleştirirken. Esmer genç bardağını küçük masaya bırakıp gülümsedi. Sarışının kendisine kırılacakmış gibi dokunması, cüssesine çok ters düştüğü için Anthony'ye komik geliyordu.

Kısıkça kıkırdadı Tony. Yüzündeki yaraların oluşturduğu gerilimi hissediyordu. Elini kaldırdı ve kaşına dokunup dikişlerini okşadı. Dudaklarında hala bir gülümseme vardı.

Sarışın onun neye bu kadar sevindiğini anlayamadan kaşlarını çattı ve dikişlere baktı. "N'oldu?" Dedi tereddütle.

Tony elini yüzünden çekip kafasını Steve'e çevirdi.

"Filmlerdeki seksi adamlar gibi yara izim olacak. Çocukluk hayalim gerçek oldu!" Dedi sırıtarak.

Steve de buna gülmeden edememişti. "Cidden çocukluk hayalin bu mu Stark?" Dedi gülüşleri arasında. "Üzgünüm ama kötü bir haberim var, doktor iz kalmayacağını söyledi."

Esmerin yüzü anında düşerken buna gerçekten üzülmüş gözükmesi Steve'i daha da neşelendirdi. Dudakları gülümsemeden yavaşça mahrum kalırken gözleri yine üzgün bakmaya başlamıştı.

"Tony muhtemelen neler olduğunu konuşmak istemiyorsundur..." Dedi iç çekerek. "Ama ben buradayım. Her neye ihtiyacın olursa olsun, buradayım."

Esmer gözlerini sımsıkı yumup kurumuş dudaklarını diliyle ıslattı. Konuşacak bir şey yoktu. Ne o piçin yüzünü görebilmiş ne de sesini çıkartabilmişti. Hatırladığı tek şey, yüzüne attığı her yumruğun ne kadar hırçın ve nefret dolu olduğuydu. Ses tonunu, titremelerini ve ani ruh değişimlerini anımsıyordu. Bir de kulaklarında uğuldayan sağır edici ses vardı. Ona, "Hepsi senin yüzünden!" diye haykırıyordu.

"Teşekkürler Steve. Gerçekten."

Gözleri yorgunca sarışının yüzünde dolaştı. Mavi gözlerdeki korku ve kaygının birleşimi duygu, adeta Tony'yi delip geçiyordu ancak esmer hiçbir şey diyecek gücü kendinde bulamıyordu. Aklını oyalayan düşünce sadece saf bir nefretti. Bir dahinin zihni ne kadar işkence üretebiliyorsa üretmiş, yüzünü bile bilmediği kişiye uyguluyordu. Ve bunu yapmak Tony'ye inanılmaz bir haz veriyordu.

İkisi de düşüncelere dalmışken açılan kapıyla dikkatleri o yöne toplandı. Doktorun arkasından hızla içeri dalan Stephen, koşarak Tony'nin yanına gelip yüzünü elleri arasına alarak yaralarını incelemeye başlamıştı. Esmer, Steph'in bu hareketlerini acayip garipsemiş bir şekilde, yüzünde merakla dolanan gözlere baktı. Zira Stephen'ı daha önce ne koşarken ne de telaşlı görmüştü. Her zaman önünde adam öldürülse bir kurşun da kendisi sıkacakmış gibi bir hali vardı.

"Özür dilerim Bay Stark, ancak bu beyefendi ben odanızı göstermeyi reddedince sizi kendisi aramaya kalkıp bir doğumhaneyi basınca size getirmek durumunda kaldım." Dedi utanarak. Hasta mahremiyeti ihlali mi yoksa hastanenin sahibi Howard Stark'ın oğlu tarafından azarlanacam olmak mı onu böyle korkutuyordu kimse emin değildi.

"Sorun değil Mark"

"Marvin."

"Aynen ondan." Dedi Tony sırıtarak. "Çıkarken kapıyı da kapar mısın?"

Doktor denileni yapıp odadan çıktığı an Stephen ellerini esmerin yüzünden çekerek Tony'ye bağırmaya başlamıştı.

"Aklın nerde senin?! Neredeyse sokakta ölüp kalıyordun ve bunu bana tanımadığım biri haber veriyor! Bir gün bile bensiz götün boka batmadan yaşayamıyor musun Tony? Bir dahaki arama öldüğünü haber vermek için mi olacak?" Dedi, hem odanın içinde volta atıyor hem de bağırıyordu. Bir anda durup gözlerini Steve'e diktiğinde sarışın gözle görülür biçimde kasılmıştı.

"Bu kim? Her hafta yeni birini saçmalıklarına bulaştırıyorsun Stark!"

Tony göz devirip cevap vermek için ağzını açtığı sırada ayaklanan sarışınla geri susmuştu. Boyları neredeyse eşit olan devlerin arasında cüce gibi hissediyordu. Kısalık hep kaderi olmultu zaten.

"Ben Steve, Tony'nin telefonundan seni ben aradım. Ama şimdi iyi mi yaptım emin değilim." Dedi masum bir gülümsemeyle elini uzatırken. Steph kısaca uzatılan eli sıkmış ve hemen geri çekilmişti.

"Bağırman bittiyse ben buradan çıkmak istiyorum?"

Steve hemen kafasını sallarken Stephen da ona eşlik etmişti. İkisi de bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmüyordu. Ama Tony onlarla aynı fikirde değildi. Yerinde güçlükle de olsa doğruldu ve kolundaki serumun iğnesini çıkartmak için harekete geçti. Şansına sarışın ona engel olmuştu.

"Manyak herif onlar takılıysa bir nedeni vardır! Neden çıkartırsınki? Bi' de kendine dahi diyorsun." diye çıkıştı Steph. Tony bazen küçük bir çocuktan farksız oluyordu. Onun bu hareketlerine alışmış olması sinirlenmeyeceği anlamına gelmiyordu ama.

Esmer, kolunu büyük elden kurtardığında sinirli bir soluk verdi. 5 yaşındaki istediği oyuncak alınmamış çocuklar gibiydi.

"Tony, sadece doktor ne diyecek diye bekleyelim, tamam mı?" Steve'in sakin ve yumuşak sesi Tony'yi sakinleştirmeye yetmişti. Kafasını salladı ve arkasına yaslandı genç adam. Stephen ise gözlerine inanamayarak olanları izliyordu.

"Bunu nasıl yaptığını bana da öğretmek zorundasın sarı kafa."

Steve gülüp esmerin hemen yanında duran sandalyeye geri oturdu. Tony ise çoktan uykuya yenik düşmüştü, ancak bu sefer yüzünde huzurlu bir ifadeyle yatıyordu hastane yatağında.

*

lülülü bölüm kısa biliyorum ama daha fazla bekletmek istemedim sadece aklıma yazcak bir şey gelmiyor. Yani mötüşmükemmel şeylerim var ama onlara gelebilmek için bu ara bölümleri atlatmalıyız AMA ÇOK ZOR OF

Neysem işte bu yüzden diyorum fikir verin bişiler diyin ki aklıma yazacak şey gelsin ayol

Rahibe Talya kutsasın sizi

Lots of Love💜

Boy In The Bubble [stony]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin