İyi okumalar dilerim...
Azime abla bir bana bir oğluna baktı. Sonra öksürerek dikkatini kendinde topladı. Yanlış bir şey yapmışım gibi ateş bastı tenimi aniden.
"Ben değişiklik olsun diye kestim öylesine." İnanmamış gibi baktı ama yine de üstelemedi.
" E kızım kuaföre gitseydin bari. Baksana yamuk yumuk kesmişsin."
"Gider düzelttiririm bir ara" Dedim gözlerimi kaçırarak. Param yok diyemedim.
"Ben de gelirim seninle hemen sıkılmamış olursun yolculukta."
"Olur tabi ki."
"Neyse neyse ben sana şey demeye geldim. Biliyorsun Ömer'e kız bakmaya gittim. Eh kızıda pek bir beğendim. Sen köyümüzün kızlarının çeyizliklerini yaptın. Malzemeciyi de tanıyorsundur elbet. Ayşe, sen olmayınca gelenlere pahalı ve kalitesiz verdiğini söyledi. Sen gelsen de bir el atsan he kızım. Şimdi bohçayı da kalitesiz götürmek olmaz insanlara. Bizimle çarşıya kadar gelir misin Eftelya ?"Düğümlenen boğazımla yutkunmakta zorluk çekerek konuşmaya zorladım kendimi. "T-tabi Azime abla üzerime kabanımı giyip geliyorum."
" Heh sağ olasın kızım bekliyorum ben seni." Kafamı sallayıp içeri girdim. Kabanımın olduğu odaya girip ardımdan örttüm hemen. Gözümde akmak için yanlız bir ortamı bekleyen gözlerim ile iki damla usulca süzüldü yanaklarıma doğru. Burnumun kemeri sızladı. Acıyan yüreğimi tuttum kazağımı elimde sıkarak. Ellerimin tersiyle yanaklarımı silip askıda duran kabanımı giydim üzerime. Sehpanın üzerinde duran telefonumu cebime atıp yanıma da bir miktar para aldım. Çok bekletmeden Azime ablanın yanında yerimi aldım ve toprağın altında uyuyan yavrularıma bakmadan çıktım. Ömer arabanın sürücü koltuğuna oturmuş bizi bekliyordu. Arka kapıyı açtım ve oturdum. Azime abla da beni yanlız bırakmamak için benimle birlikte arka koltuğu paylaşmıştı.
Yol boyunca Azime abla bana sorular sordu bense kaçamak cevaplar verdim. Ara sıra arabanın aynasından Ömer'in kara gözlerini seyrettim. Bir kez olsun göz göze gelmedik.
" Şurada dur oğlum."Neden önünde bırakmıyor bizi diye sorgularcasına baksam da Azime abla tek kelime etmedi.
Ömer sorgulamadan durdurdu arabayı.
"İşiniz bitince ara ana gelir alırım sizi."
"Tamam oğlum. Haydi görüşürüz. Allah'ıma emanet ol."
"Dikkat edin. Allah'a emanet olun." Onun sözlerinin ardından indik arabadan.
İnmemizle Ömer beklemeden arabasını çalıştırıp gitti.
"Neden önünde inmedik Azime abla."
"Ömer'in haberi yok ona kız baktığımdan. Gizli kapaklı yapıyorum bu yüzden."
"Ama Ömer abi istemezse ne yapacaksın." Diye sordum tedirginlikle. Nedensizce Ömer'in hberinin olmaması mutlu etmişti beni.
"Gül gibi kız bulmuşum beğenmeyipte ne yapacak. Kırarım bacaklarını vallahi.Senelerdir geçiştiriyor beni. Hazır tayinini de almış buraya evlenecek. Evim şenlenecek artık. Koridorlarında torunlarım gezinecek." Başlarda azarlar gibi çıksa da sesi sonraları kısılmış yerini kurduğu ve gerçekleşmesini beklediği hayalleri aldı.
Kurduğu hayalle tekrardan içim cız etti. Onun çocukları. Onun karısı.
"Sen değil" dedi içimde ki Eftelya. "Sen olmayacaksın ki onun karısı. Ne diye kendini koydun bir anlığına yerine. Düşlerine bile sahip çıkamıyorsun zavallı." İçimde ki bağırdığında irkildim bir anlığına. Doğru söylüyordu kendime gelmem gerekiyordu artık. Daha ne kadar daha şarkı söyleyen rüzgarın esintisine katılacaktım. Artık kendime dur demeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERİNÇEK
Romance"Zelzele gibisin Ömer. Beni evsiz ve kimsesiz bırakmaktan başka bir şey yapmıyorsun. Yıkımı getiriyorsun ruhuma..." gözümden akan yaşı hırsla sildim. "Ve ardına bakmadan gidiyorsun." . . . Yıl 1994 İzmir'in küçük bir sahil kasabasında yaşayan Eftely...