Zindan

99 57 1
                                    

- Bu saate kadar neredesiniz ? bu üstünüzün başınızın hali ne ? ne oluyor burada?

Hakikaten daha önce bu kadar sinirli bir insan görmemiştim. Benim dilim tutulmuş ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Eğer ağzımı açarsam yanlış bir şey söylemekten korkuyordum. Prense döndüğümde ise o da aynı şekilde bana bakıyordu sonra sessizce özür diledi ben ne olduğunu anlamadan bağırmaya başladı.

- Affedin kralım bu hadsiz kendini bilmez kız bana itaat etmedi. Ve bu yetmezmiş gibi hakaret etti. Bende sinirlendim ve onu ittim fakat düşerken beni de tuttu ve ikimizde topağın içinde yuvarlandık. Lütfen izin verin bu hadsizi cezalandırayım.

Yalan söyleyeni gördüm de bu kadarını beklemiyordum. Kendini kurtaracak diye beni ateşe attı resmen birde kalkmış özür diliyor. Kral söze girişti.

- Elbette cezasını sen verebilirsin ama ondan önce en aşağıda parmaklıkların ardından birkaç gün aç susuz geçirsinde aklı başına gelsin sonra ne ceza vermek istersen verirsin.

Dedi ve muhafızları çağırdı. İki iriyarı adam kollarımdan tutup beni zorla en alt kata getirdiler. Getirirken karşı çıktığım için bacaklarmı yerlere duvarlara sürttü ve kanadı. Beni getirdikleri yer çok soğuktu. Ve rutubetliydi. Nefes alınamayacak kadar iğrenç kokuyordu. Ve en kötüsü karanlıktı. Karanlıktan hep korkardım. Üstelik bana yemek vermeyeceklerdi oysa sadece kahvaltıyla duruyordum ve susuzdum. Beni daracık bir odaya koydular parmaklıkları kapattılar. Duvarın en dibine geçtim ve oturdum. Yer soğuktu üşüyordum. Göz yaşlarım benden habersiz akmaya başlamışlardı. Hep böyle olmak zorunda mıydı ? Hiçbir karşılık beklemeden yardım etmek istemiştim ona. Bana acılarını anlatmasına izin vermiştim. Gerçekten iyi biri olduğuna inanmıştım. Ama o ne yaptı ? Beni hiç düşünmeden ateşe attı. Sürtünen ve kanayan bacaklarım yanıyordu. Çok debelenmiştim çünkü. Hatta adamın kafasını duvara bile çarpmıştım. Bileklerimi o kadar sıkmışlardı ki kıpkırmızıydı. Açlıktan,susuzluktan ve yorgunluktan gözlerim kapanıyordu. Annemin bana söylediği şarkılar gelmişti kulağıma. O bülbül sesiyle söylediği şarkılar. Hakikaten annem olsa ne derdi şu duruma ? Evet kesinlikle pes etme derdi. Başını dik tut eğme boynunu. Hatta hep söylediği bir söz vardı : eğme 'boynunu kızım boynunu eğersen ip geçiren çok olur'. Başımı dikleştirdim pes etmeyecektim. Madem eninde sonunda buradan çıkacaktım o zaman sabretmeliydim. Burada kaldığım sürede ip uçlarını birleştirmeli ve tüm gerçekleri gün yüzüne çıkartmalıydım. Ama en başta uyumaya ihtiyacım vardı. Çok yorulmuş ve bitkin düşmüştüm. Gözlerimi kapattım ve derin bir uykunun serin sularına bıraktım kendimi.

03.07Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin