(final) Elveda

71 28 2
                                    

- Şimdi ne olacak yani ne yapacaksın. Babamın yanına gideceğim ve iki krallığı birleştireceğim. Biraz sonra at arabasına bineceğiz. Hadi odana git ve temiz kıyafetlerini giy bende öyle yapacağım ama en başta şu kütüphanedeki kapağın altında olan resmi alacağım.

Başımı salladım ve odaya girdim. Güzel bir duş alıp rahatladım. Biliyordum dürüstüğün kazanacağını biliyordum. Yapılan hiçbir kötülüğün cezasız kalmayacağını biliyordum. Saçlarımı sıkı bir şekilde topuz yapıp en güzel saç aksesuarlarını taktım. Ateş kırmızısı bir elbise giydim kollarınının uçları dantelliydi. Uzun ve kabarık bir şekli vardı. Aşağı inip prensi bekledim o da aşağı inince beraber at arabasına bindik siyah bir gömlek ve ceket giymişti. At arabası hızlı bir şekilde giderken birbirimize baktık. Ve gülümsedik bu gülümseme ve gurur hemde sevgi içeriyordu. Sınırı geçtikten sonra etrafa baktım yeşillik içinde olan harika bir ülkeydi. Bütün insanları güler yüzlü ve neşeliydi etrafta kuş sesleri vardı. En son kocaman bir krallık beklerken küçük bir evin önünde durduk ne yani koskoca kral küçücük bir evde mi oturuyordu. At arabasından indik. krala baktığımda o da şaşkındı. Kapının önünde aynı yeni kralın gözlerine sahip yaşlı bir adam vardı. Yaşlı adamın gözlerinde ki yorgunluk ve özlem içimi parçalamıştı. Adam sessizce fısıldadı

- Oğlum

Yeni kral koşarak babasına sarıldı babası ise bir daha bırakmak istemiyormuş gibi sıkıca sarıldı. Karşımda özlem dolu baba ile oğul duruyordu. Bu manzara karşısında ağlamamak imkansızdı. İki erkek sarılmayı bırakıp bana döndü. Yeni kral konuşmaya başladı

- Baba bak bu kız seninle kavuşmamı sağlayan kişi aynı zamanda ağlamamı gören tek insan.

Bunun anlamını bende kralda çok iyi biliyorduk. Uzun bir sessizlikten sonra. Burakın babası ıslak gözlerle konuştu

- Teşekkürler kızım oğluma yeniden umut olduğun için teşekkürler

Utançla başımı yere eğdim. Ve hep beraber içeri geçtik. İki erkek özlemle konuşmaya başladılar.

Haftalar haftaları kovaladı ve nihayet bir ay doldu. İki krallık birleşmiş ve kral ile kraliçe sonsuza dek zindanda tutulma cezasına çarptırılmıştı. Prens onları öldürmeyeceğini ölümün onlara ödül olacağını söylemişti. Güç ve hırs kölesi insanlara verilecek en büyük ceza onlara rezil bir hayav sunmaktı. Bu süre boyunca kral ile prens çok iyi anlaşmış ve bir an olsun ayrılmamıştılar. Güneş tutulmasına 10 dakika vardı. Bahçeye çıktık bütün ülke bahçedeydi. Prens tam karşıma geçti. Ve konuşmaya başladı

- Tüm yalanların içindeki tek doğrum, sen bana umut oldun tekrar ayağa kalkmamı sağladın. Dürüstüğün ve doğruluğun kazanacağını gösterdin. Rayiham, biliyorum bir daha hiç görüşemeyeceğiz ama sakın unutma seni hiç unutmayacağım sen hep gönlümde tatlı bir hatıra olarak kalacaksın. Seni seviyorum. Ve hep seveceğim.

Gözyaşlarımı tutamadım. Ve konuşmaya başladım

- Bende seni hiç unutmayacağım. Sende bana güvenmeyi öğrettin. Evet belki bir daha hiç görüşemeyeceğiz. Ama sen benim hep hayallerimde olacaksın.

Güneş tutulmaya başlamıştı. İçimden diledim. 'herşey eskisi gibi olsun ben kendi dünyama döneyim ve bunlar hiç yaşanmamaış gibi zaman akmaya devam etsin' etraf kararmaya başlamıştı herşey dönüyordu, midem bulanıyor ve başım katlanılmaz bir ağrıyla sızlıyordu. Parmak uçlarım üşüyordu ve içim ateşe atılmış gibi cayır cayır yanıyordu. Sesler uğultu şeklinde gelmeye başladı. Daha fazla ayakta kalamadım ve kendimi yere attım. Ve etraf tamamen karardı. Gözlerimi açtığımda kendi masamdaydım. Önümde ders kitaplarım vardı. Odadaki tek ses saatimden gelen tıktırtıydı. Kolumun üzerine yattığım için uyuşmuştu onu ovalarken ne olduğunu anlamaya çalıştım. Rüya mıydı yoksa gerçek mi ? Sanırım bunu hiçbir zaman bilemeyecektim. Saate baktığımda saat 03.07 olduğunu gördüm

evet biricik dostlarım sizinle beraber bir yola çıktık. Heyecanlı ve güzel bir yolculuktu benim için hani bir söz var ya varmak değil yol güzel diye bende ayn şekilde düşünüyorum. Umarım hikayenin sonunu beğenmişsinizdir ve umarım pişman olmamışsınızdır. Eğer kızdığınız veya üzüldüğünüz bir bölüm varsa rica ederim unutmayın bu benim ilk kitabım ama son olacağını sanmıyorum. vedalardan nefret ederim ama maalesef vedasız da olmuyor. Umarım hepimiz Meltem kadar adaletli ve sevgi dolu prens kadar cesur ve vazgeçmeyen biri oluruz. Benim kitabımda diğerlerine göre bir fark var. ben kitabımda kadının küçük düştüğü hor görüldüğü değil dimdik ayakta durduğu şekilde yazarım yazacağım diğer kitaplarda aynı şekilde olacak hiçbir kadın ezilmeyecek hor görülmeyecek başı dimdik olacak. Her güzel hikayenin bir sonu vardır bu hikaye de olmasa da başka hikayelerimde görüşmek üzere.

03.07Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin