Yaklaşık 42 dakikadır hareketsiz yattığım yatakta sağa doğru dönüp cenin pozisyonu aldım. Bir daha ayağa kalkamayacağımızı düşündüğümüz anlar vardır hayatta, yaşadığımız olaylar o kadar ağırdır ki o olaydan sonra ne kadar iyi bir şey olursa olsun bir daha hayatın düzelmeyeceğini düşünürüz. Ama öyle olmaz yaşadığımız olay bir süre sonra yavaş yavaş hatıralarımızdan geçmişin, üstünde üstünlük kurup çürüttüğü anılarımızdan silinir. Silinmese bile kullanılmayan bir evdeki eşyalar gibi üstü bir bezle kapatılır. Bir süre sonra toz tutmaya başlar, hatta çok uzun süre sonra çürümeye...
Yavaşça açılan kapı ile gözümü o tarafa çevirdim, gelen kişiyi göremiyordum gözüme o kadar çok ışık geliyordu ki açılan kapının yarım aralığından. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum ama gece olduğunu biliyordum, dışarısı karanlıktı belki akşam 9 -10 belki de gece 3-4 olabilirdi. Kapıyı açan kişi yavaşça ses çıkartmamaya özen göstererek içeri girdi. Dışarıdan yüzüne vuran ışık ile kim olduğunu anlamıştım. Bora gelmişti. Gözlerinin irisine serpilmiş endişe kırıntıları çok belliydi. Gözümün içine bakıp bir "oh" çekti, bu oh gözümde minik damlaların birikmesine yol açmıştı. O minik hareketin benim zihnimde yeri çok ayrıydı. Yüzüme, tebessüm olduğunu düşündüğüm çok minik bir gülücük yerleştirip;
"İyiyim işte bakma öyle" dedim.
"Ya sana bir şey olsaydı?" dedi. Cidden düşündüm ya bir şey olsaydı? Olmamıştı. Barlas oradaydı ve beni alevlerin içinden çekip almıştı.
Yangın olayında Barlas gözünü kapattıktan sonra bende huzurla gözümü kapamıştım ama aklıma o an karmaşadan dolayı gelmeyen bir şey vardı, acaba aynı hastaneye mi getirilmiştik? Bora'ya sorabilirdim;
"Benimle birlikte kaldırılan hasta burada mı?" dedim beklenti ile yüzüne bakarken.
"Burada üst katta, gördüm ben polisler başındaydı, olayın kundaklama olduğu düşünülüyor ama daha belli bir şey yok. Şş hemen korkma seninle ilgili değil bu olay. Sanırım o çocuğa düzenlenen bir olaydı çünkü siz atladıktan 3 dakika sonra bina patlamış. Neyse ki etraftaki herkesi tahliye ettikleri için kimse zarar görmemiş. Bir kere soracağım Itır, bana bugün oraya gitmeyeceğini söylemiştin orada o çocukla ne yapıyordun?" dedi. Bana nasıl böyle hesap sorardı? Verecek bir cevabım tabii ki vardı;
"Ben o çocuğu tanımıyorum bile o gün oraya Arif amca çok ısrar ettiği için gittim. Çay içecektik ve ben ne olduğunu anlamadan çay üstüme döküldü, hemen lavaboya koşup su tuttum. Kabarmıştı tenim ani sıcaklık yüzünden, fark etmeden biraz fazla kalmışım lavaboda. Çıktığımda ise her yer alevlerle kaplıydı. Zaten sonra Barlas ile karşılaştık ve beni alıp atladı. "dedim. Sinirliydim çünkü böyle bir olay atlattıktan sonra bana neler soruyordu böyle?
Mahcupça bana bakıp " haklısın, bir an çok korktum senin için kusura bakma onun için öyle sordum. Onu görmek ister misin?" dedi. Tabii ki isterdim onu görmek, ona teşekkür etmek istiyordum can borcum vardı benim ona. Balkondan atlarken bir an bile düşünmemişti. Atlarken her türlü şey olabilirdi, üstüne düştüğümde beli incinebilir ya da kaburgaları zedelenebilirdi.
Hemen ayağa kalkmak için belimi doğrulttum. Üstümdeki hastane elbisesi ile nasıl göründüğümü bilmiyordum ama odanın içindeki, kapısı açık lavabonun minik aynasına baktığımda alnımın sağ tarafındaki küçük yara bandını gördüm. Sanırım merdivenlerde çarpmıştım. Açık sarı olan saçlarımın rengi koyu görünüyordu. Sanırım odanın ışığının kapalı olmasından dolayı öyle görünmüştü.
"Işığı açar mısın?" dedim Boradan tarafa bakarak, adımlarını hareket ettirip düğmelerin olduğu tarafa doğru ilerlerken kafamı aynaya çevirdim ve ışıklar açıldı. Gördüğüm görüntüden memnun değildim. Ne bekliyordum ki saçlarımın düzgün olmasını ya da makyajımın akmamasını mı? Saçlarım kuş yuvasına dönmüştü, gözlerim panda yavrularının minik halkalı gözlerine benziyordu, rujum dağılmıştı. Ellerimi ıslatarak bir nebze de olsa saçlarımdaki kabarıklığı alıp yüzümü tamamen yıkadım. Yüzüm bir nebze daha iyi görünüyordu eskiye göre.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANILARIN GELECEĞİ
Ficción General"Ben bir söz verdiysem tutarım sarı." dedi. Alışmıştım artık bu cümleyi onun ağzından duymaya. Her zaman söylerdi. Sözlerine sadık bir adamdı. Hafifçe gülerek başımı sağa sola salladım. "Keşke bu cümleyi bana ilk kez söylediğin ana dönebilsek." ded...