"Zaman dursun isterdim..." dedi ve bana yaklaşarak dudaklarını dudaklarıma dokundurdu.
Dudağıma dokunan sıcak dudaklarını hiç hareket ettirmeden dudağımın üzerinde öylece bekletti, sanki izin ister gibi. Her şey çok hızlı ilerliyordu, karşılık vermeli miydim? Bence vermeliydim.
Benden izin bekleyen dudaklarından dudaklarımı çektim. Yüzü düştü bir anda hareketim sonucunda. Gözüme baktı bir şeyler arar gibi, aslında bir şeyler arar gibi değil de hala izin ister gibi bakıyordu gözleri. Morali bozulmuştu. Yüzünü yere eğdi. Yere düşen yüzünü ellerimin arasına alıp kaldırarak ona doğru yaklaştım. Ne yaptığımı anlamamıştı. Daha çok yaklaştım ve yumuşak dudaklarının üzerine dudaklarımı dokundurarak şu cümleyi fısıldadım ağzına doğru,
"Ben öpüşmekten anlamam, daha önce kimseyi öpmedim. Lakin şu an seni öpmek istiyorum." Dedim ve cümlem biter bitmez Barlas ellerini yanaklarıma koyarak beni öpmeye başladı. Yanağımdaki elleri sanki dünyanın en kırılgan camını tutuyormuş gibi yumuşak ama bırakmak istemezcesine sıkıydı.
Yanda duran ellerimi gayriihtiyari ensesine koydum ve orada ki saçları ile oynamaya başladım. Bu hareketim sonucunda geri çekildi, burnumu öptü ve alnını alnıma yasladı. Beni öpmeyi bırakmasını istemiyordum. Zaten ensesinde bulunan ellerimden birini kafasına doğru çıkardım ve dudaklarını öpmeyi denedim.
Sadece denedim, yabancıydım ben bu duygulara. Hiçbir zaman erkek delisi kızlardan olmamıştım, tamam lise de üniversite de sevgililerim olmuştu birkaç kez ama hiçbiri ile ileri gitmeyi düşünmemiştim.
Beceriksizce öpmeyi denediğim dudakları beni daha fazla yormadı ve kontrolü ele alarak başını sağa doğru yatırdı. Onu öpmek çok değişik bir histi ve ben hayatımda hiç böyle hissetmemiştim. Dudaklarından aldığım tat daha önce tattığım hiçbir şeye benzemiyordu ama ağzının içinden gelen sigara kokusunu net şekilde almıştım.
Onu öpmek sonbaharda ilkbahar yaşamak gibiydi.
Onu öpmek yazın sıcaktan bunalmışken klima açmak gibiydi.
Onu öpmek en sevdiğim yemeğin değişmesi gibiydi.
Çünkü değişmişti. Artık en sevdiğim tat et tadı değil, Barlas'ın dudaklarıydı.
Dudaklarını dudaklarımdan ayırdı ve arkaya doğru yaslanarak yıldızlarla ışıkları seyretmeye başladı. Bir şey demeyecek miydi? Ona ilk öpüşmem olduğunu söylemiştim ve o beni öptükten sonra hiçbir şey söylememişti. Hayal kırıklığına uğramıştım. Evlilik teklifi etmesini beklememiştim tabii ki ama en azından bir şey diyebilirdi. Çikolatalar çok güzel olmuş gayet iyi bir cümleydi. Acaba ağzım falan mı kokuyordu?
Gözlerim dolu dolu olmuşken bende pozisyonumu bozarak yıldızlara döndüm. Hareket ettiğimde yüzünün bana döndüğünü görmüştüm ama karanlıktan dolayı gözlerimdeki birikmiş damlaları göremiyordu. Bir süre ışıkları seyrettikten sonra Barlas boğazını temizledi ve söze başlayarak.
"Beni öptüğün için pişman mısın?" diye sordu. Pişmanlık mı? Bence kendisi pişman olmuştu, sanırım onun kadar tecrübeli olmamam hoşuna gitmemişti. Gözümü kırparak gözümdeki damlaların düşmesini sağladıktan sonra ona dönerek ağlayamadığım için boğazım da oluşan yumrudan dolayı çatallaşmış sesimle,
"Bende aynı şeyi sana sormak istiyorum Barlas. Beni öptüğün için pişman mısın?" diye sordum. Şuan bu yaptığımız konuşma bile çok onur kırıcıydı. Ağzı açıldı ve söze başladı.
"Asla pişman değilim, senin gözlerin dolunca canını acıttığımı ya da farklı bir şey olduğunu düşünüp konuşmamı istemeyeceğini sandım." Dedi. Allah'ım ben sen konuşmadığın için ağlıyordum kalın kafalı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANILARIN GELECEĞİ
Ficción General"Ben bir söz verdiysem tutarım sarı." dedi. Alışmıştım artık bu cümleyi onun ağzından duymaya. Her zaman söylerdi. Sözlerine sadık bir adamdı. Hafifçe gülerek başımı sağa sola salladım. "Keşke bu cümleyi bana ilk kez söylediğin ana dönebilsek." ded...