"Seni hayel kırıklığına uğratan birini sevmekten daha kötü bir şey yoktur"
Gözlerimi açtığımda tanımadığım bir odada olduğumu idrak etmem uzun zamanımı almıştı.Burası neresiydi?Ben nerdeydim hiç bir fikrim yoktu.Uzun sayılmayacak bir zaman diliminden sonra kapı açıldı bir kız elinde tepsiyle içeri girdi.Galiba yemek getirmişti.
"Kendine gelmene sevindim Taehyung"
Onu tanımıyordum,gerçekten tanımıyordum.Kısa boyu,tombul yanakları,beyaz teni,upuzun saçları,koca gözleriyle ben koreli değilim diye bağırıyordu.
"Öyle bakma tanışmıyoruz.Sadece arkadaşın aradı bende açtım öyle öğrendim adını.Birazdan gelip seni alıcak?"
"Jin" ağzımdan çıkan isme engel olamamıştım.Ne çok isterdim onun gelip beni almasını.
"Hayır Jin değil.İsmi Yoongi.İki gündür ulaşamıyormuşlar sana.Telefonunu şarja taktım öyle haberleştik bizde"
"Şey benim burda ne işim var?"
"Seni parkta bankın üstünde uyurken buldum.Ateşin çok yüksekti.Hastaneye götüremedim doğrusu o kadar param yoktu.Bende evime getirdim.İki gündür burdasın.Çok şükür kendine geldin"
"Ben nasıl teşekkür etsem bilemiyorum"
"Sorun değil kim olsa aynı şeyi yapardı"
"Adını öğrene bilir miyim?"
"Rira demen yeterli Taehyung.Hadi kalk bir şeyler ye.İki gündür ilaç dışında bir şey geçmedi boğazından"
Rira'nın yardımıyla doğrulmuş getirdiği görünümü garip ama tadı güzel çorbadan içmiştim.Gerçekten çok lezzetliydi.Acıktığımı şuan daha iyi anlıyordum.
Yemeğimi yedikten sonra Yoongi'yi beklemeye koyulmuştum.Rira'da yatağın bir ucunda oturmuş bana bakıyordu.
"Gelmedi değil mi?"
"Ne?"
"Beklediğin diyorum Taehyung.Gelmedi değil mi?"
Nerden anlamıştı?Gözlerimden mi okuyordu,yoksa uyurken sayıkladım mı?
"Sen nerden?"
"Biliyorum Taehyung.Bende yaşadım bu durumu.Saatlerce bekledim o kafenin önünde.Hatta günlerce aynı saatte gittim bekledim.Belki yalnış anladım zaman farklıydı dedim kendime.Ama gelmedi.
Sonra haberi geldi sevdiğim adam öldü dediler.Koca bir kahkaha attım.Öyle güldüm ki boğazım yırtılana kadar.İnanmadım.Beni bırakmaz dedim.Olmaz dedim.Ama hayat işte.Dört yıl olucak nisan da.Ama biliyor musun her gün o kafenin önüne gidip onu bekliyorum.Öyle buldum senide.Şanslıymışsın"
Hafif tebessüm etti bana bakarak.Ama tebessümü bile gizleyemiyordu gözlerindeki acıyı.Kalbinin parçaları bu yaşında yüzündeki hafif kırışlardan okunuyordu.
Acaba bende mi Seokjin'i beklerken bu kadar yaşlandım.
"Bir şey sora bilir miyim Rira?"
"Tabii Taehyung"
"Sevdiğini bir başkasıyla görmek mi daha acı,yoksa toprak altında görmek mi?"
Uzaklara daldı gözü.İç çekerek gözlerime odaklandı.
"İnan bana her kesin acısı kendine göre ağır.Ama başkasıyla olsa bile yaşıyor,bir yerlerde nefes alıyor,içinde onu görüceğine dair umudun var.Belkide sarıla bilirsin,kokusunu duya bilirsin.Ama ölünce toprağına sarılmaktan,bir demet çiçek götürmekten başka elinden bir şey gelmiyor.Her gün ama her gün Tanrıya yalvarıyorsun alsın senide yanına diye ama hala hayattayım bak"
"B-ben...Kalbim acıyor dayanamıyorum artık"
"Anlıyorum Taehyung inan bana seni o kadar iyi anlıyorum ki.Ama bir çözümüm yok.Sana unut diyemem,vazgeç hiç diyemem.Kimse diyemez buna hakkımız yok.Sadece kalbini çok yorma,orda sevdiğin insan var.Seni sevenler var onların hatrına güçlü kalmaya çalış.Alışmaya çalış.Çünki yapacak başka bir şeyimiz yok"
O an içimden geldi o kadar sıkı sarıldım ki ona.Burnumu çeke çeke hıçkırarak ağladım.Doyasıya ağladım.Kalbim patlarcasına ağladım.Onunda ağladığını sarsılan omuzlarından anlıyordum.Ama başımı kaldırıp yüzüne bakacak cesaretim yoktu.Anlıyordum onun acısı daha farklıydı.Daha büyüktü.
"Biliyor musun Taehyung?.Ben papatyaların bu kadar güzel koktuğunu o ölünce anladım.Sen böyle olma.Sen çiçeğini soldurma.Sevdiğinden vazgeçme."
Doğru söylüyordu.Bunca zamandır aşkım için hiç bir şey yapmamış,öylece beklemiştim.Ama artık keşke dememek için bir addım atıcaktım.
Çalan kapıyla kendimize gelmiştik.Yoongi hyung,Jimin ve Jungkook'la içeri geçmiş bilmem kaçıncı kez Rira'ya teşekkür ediyordular.Oda sorun yok deyip dursada Jimin sümük gibi yapışmıştı.Anlaşılan Rira'nın yeni talibi vardı.
Kısa vedalaşma faslından sonra arabaya binmiş evin yolunu tutmuştuk.Kısa dedim çünki onu bırakmak gibi bir niyetim yoktu.Gerçekten bana bunca yıl sonra cesaret veren oyken hemde.Telefonumu çıkarmış Jin hyung'a cevap gelmeyeceğini bile bile mesaj atmıştım.
Gönderilen:Seok
"İçimdeki çocuğun hep gideceği park sensin"
Mesajı göndermiş yüzümdeki gülümsemeyle yarının hayalini kuruyordum.Belkide mutluluk o kadar uzak değildi...
"Ah Rira,üzümlü kekim"
Jimin'in seslenişiyle küçük bir kahkaha kopmuştu benden.Gerçekten şanslıydım onlara sahip olduğum için.
Kendimi de kitaba kattığıma göre rahatca öle bilirim.Bu arada Jimine oppacı falan değilim.Ayrıca kitap Taejin tagında 7ci yerde emeği geçen her kese ayrı ayrı teşekkür ederim🥀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cafune/Taejin
Fanfiction"Saçlarımı okşar mısın biraz?" #taejin Kendime armağan ediyorum...🌛🥀