M.L 1. 50

15.5K 1.3K 447
                                    


Ne kadar erken kalkabilirsem o kadar erken kalktım. Kahvaltı hazırlayıp hızlı hızlı yiyip, Asil'e beni Bademli'ye götürmesini istedim. Homurdanıp duruyordu bok herif. İkide bir abilik yapmaya çalışıyordu ama engel olsun da göreyim amk. Bu reisi de alt ediyordum sürekli. Bütün reisler alt oluyordu sayemde, ne güzel.

"Akşama gelirim almaya." dedi reis efendi Asil. "Tamam." deyip arabadan indiğim gibi kapıya gittim. Tatlı kız görümcem açtı kapıyı. "Mısra ablaaa!" deyip boynumu kırarak sarılıp iki lafın belini kırmaya yeltenirken merdivenlere yöneldim. Odaya bir girdim ki, savaş vardı.

"Ya yemeyeceğim offf!" diye bağırıyordu nazlı reis Aykut.

"Oğlum ilaçlarını içeceksin." diyordu göt lalesi reisin anası. Fatma yenge devreye girip, "Al Mısra geldi. Yürü yenge çıkalım odadan." dedi.

Belkıs teyze beni görünce arnavut halayı moduna girecek gibi oldu ama bezginlikten giremedi tabi. "Ay Mısra al şu oğlanı başımdan. Delirtti akşamdan beri hepimizi."

"Mısraaaa!" diye yalvarır bir tınıda böğürdü Aykut. Yanardağ patlaması yaşadı sanki manyak herif. Konuşmama fırsat vermiyorlardı bu arada. Kapının iç tarafında bir adım atıp kaldım sadece. Belkıs teyze yatağın yanında, Fatma abla iki adım gerisinde duruyordu.

"Akşamdan beri lokma sokmadı ağzına. İlaçların diyorum, içmeyeceğim diyor. Boykot etti." dedi Fatma yenge. Baktım ki Berrak kapıda kahkahalara boğulmuştu.

"Ne haliniz varsa görün. Allah aşkına gitme Mısra eve sen. Kök söktürdü bize." diyordu Belkıs teyze.

"Mısra gel yanıma!" diye bağırıyordu reis hödük.

Fatma abla, "Yenge sen nasıl uğraştın bu oğlanla bu yaşına kadar?" diye isyan-hayret karışık sordu. Yüzünü sıvazlayan bezgin anne, "Ne bileyim be Fatma? Ne bileyim!?" diyordu.

"Abi Allah aşkına delirtme şu annemi. Tansiyonu çıkacak."

"Valla delirdim akşamdan beri. Namaz kılamadım onun sesinden."

Baktım ki olacak gibi değildi. Kimseye ses etmeden Aykut'un başına gelip tepsiden çatala peynir batırdığım gibi tıktım ağzına. Ağzındaki peynirle beraber, "Çok özledim seni. Nerede kaldın?" diye sordu. Halbuki saat daha dokuzdu.

"Bak bak bak! Yemeye başladı bile. Akşamdan beri aç duruyor!" diye hayret ediyorlardı hala arkamdan. Yazık valla bu kadınlara. Fatma abla de Belkıs teyzeye yardıma kalmıştı anlaşılan.

"Gel bir öpeyim." diyen pis reise, "Aç ağzını." emri verdim ve açtı. Açmasın da göreyim. Nah sana öpücük!

"Çıkalım yenge." diyordu Fatma abla gülerek. "Aşk yaşasınlar azıcık."

Belkıs teyze de gülmeye başlayıp, "Tövbe ya Rabbim." diyordu. Tabi ben yeraltında bir yerlerdeydim bu esnada. Mağma tabakasını görüyordum. Baya haşır neşir falan olmuştuk.

"Ya bir sarılır insan ya!" diyen göt lalesine, "Ye şunları önce." dedim. Ağzında kepekli ekmek varken, "Sen beni özlemedin mi lan? Doğruyu söyle." diye ağlanmaya çalışıyordu hala. Deli lan bu reis. Bir de ressamlık kızlarına deli derlerdi.

Ağzı doluyken Belkıs teyze ve Fatma ablayı öpüp, "Bu iş bende, merak etmeyin." dedim gülerek. Çünkü bok kafalı tepsidekileri bitirmek üzereydi.

"Ay Allah gönderdi seni Mısra bize." dedi Belkıs teyze. Birisinin bana bu sözü söyleyeceği aklımın ucundan geçmezdi. Mesela babam bana genelde serseri, hayırsız evlat, nereden geldi başımıza falan derdi. Bugünleri de gösterdin be reis. Adamsın. Adamın dibisin. Adamın ham maddesisin.

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin