M.L 2.10

10.1K 1.1K 228
                                    

Gözlerimi açmaya çalışmadım. Çünkü direkt açtım. Nerdeyim amk lan? Bilge orospusu naptı bana?

Karşımda oturan bir adet Enes ve Bilge'cim vardı. Bende eski bir koltuğa yatırılmışım. Anında kalktım koltuktan.

Boynumun acısıyla yüzüm binbir çeşit hal alırken Enes'in sesiyle kendime geldim. "Prenses." dedi ağzına kırdığımın şerefsizi. Aykut kırdı yetmedi amk.

"Mısra reis uyanmış." diyor Bilge orospusu da. "Ne uyudun be sabah sabah." Kahkaha attılar.

Neşeli bir sesle "Günaydın gençler, nabersiniz?" diye konuştum. "Zahmet ettiniz beni buraya getirerek, deseydiniz sizin okulun önüne gelirdik."

Enes piçi ayağa kalktı. Yanıma doğru ağır adımlar atıyordu. "Zahmet olur mu hiç Mısra reis? İlk kız reisi misafir etme şerefini verdin elimize. Hiç kaçırır mıyız?" Yine bir kahkaha. Alay ediyor piç düz liseliler.

"Naber diyorum be Enes. İnsan bi cevap verir." diye alaya devam ettim. Hiç kaçırır mıyım amk?

Gülüyordu piç kurusu. "Valla ben iyiyim de senin için ayni şeyi söyleyemiycem."

"Sağlığınıza duacıyız Enes'çim. Allah taksiratınızı affetsin inşallah." Alın kahkaha görün amk.

Bilge'de ayaklandı. Sevgilisinin beline kolunu attı, öteki de omzuna koydu. "Sen neler biliyorsun öyle Mısra reis?

Hala gülüyorum ama ayaklarım bağlı olmasa kalkar sikerim ikisinide. Eski bir masa, eski iki tane çekyat olan rutubetli bir yerdeyim ama nerdeyim amk? Ev falan değil burası. Götten bir ofis gibi bir yer. Ofis denirse tabi buraya. Camlarda kahverengi eski perdeler var. Düzgün görünmüyor dışarısı.

Baktım ellerim bağlı değil. "Enes be. Şu ellerimi de bağlasana. Madem bi iş yapıyorsunuz tam yapın amk. Bir sikten anladığınız yok."

"Sen iyi biliyorsun galiba bu işleri Mısra reis." dedi Enes. Alay hali gitmişti. "Keş sevgilin mi öğretiyor yoksa? Fantezi mi yapıyorsunuz?"

"Hahaha." Diye bir alaycı gülüş çıktı ağzımdan. "Bende tam Bilge'ye soracaktım." diyip Bilge'ye baktım. "Enes sadece ayaklarını mı bağlıyor Bilge'cim senin?"

Bilge sinirlenmeye başladı. "Enes." dediği an lafını böldüm. "Zor olmuyor mu be Bilge? Böyle herkese giriş kapın açık, gelen vuruyor, giden vuruyor."

Baya sinirlendi şimdi. "Bana bak! Ağzını topla!"

"Toplamazsam nolur lan?" Gülüyorum hala. Asla ciddileşmiyorum. Çünkü neden ciddileşeyim? Sinir oluyorlar.

İçeriye Enes'in abisi girdi. "Vay vay vay. Asil piçinin yeğeni uyanmış güzellik uykusundan." Boynum berbat acıyor ve başım acayip ağrıyor ama çaktırmıyorum.

"Piç deme be piç. Kendine hakaret ediyor gibi oluyor sonra." Bir kahkaha daha patlattım. Öldürcekler beni birazdan. Öyle bakıyorlar.

Abisi Enes'e bakıp "Bi dışarı gel." dedi. İkisi beraber dışarıya çıktılar. Bilge'de telefonunu çıkartıp önüme geldi.

"Bak." dedi telefonundan fotoğrafları göstererek. "Bilmiyorsan öğren. Aykut'la güzel zamanlarım geçmişti." Nasıl keyifle gösteriyor bir bilseniz. O anları yaşıyor gibi.

Yani resmen yiyişirken falan resimlerini çekmiş. Yuh amk! Bide bana gösteriyor. Yemin ederim midem bulandı. Suratımda değişti hani. Alay edemiyorum. Çünkü harbiden iğrenç görüntüler var. Üstünde çamaşırları falan var amk. Bu ne lan böyle? Aykut sikicem oğlum seni.

"İyi bak Mısra reis. Ne yapman gerektiğini öğren. Sonra sevgilini elinden kaçırırsın bide, ahlanıp vahlanmayasın." Orospu dili kullanıyor sanırım. Anlamıyorum çünkü.

MESLEK LİSELİ (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin