31. Bölüm

15.6K 900 323
                                    

Akşam saatleri güneşin gözden kaybolup, insanoğlu karanlığın her geçen dakika daha da koyu tonuna şahit olurken, Ares'in arabası şirketten ayrılıp malikanenin yolunu tutmuştu. Kardeşleri şirketten birkaç saat önce ayrılmıştı.

Eve varan kardeşler hala toplantı odasında kilitli olan Akın'ın özgürlüğüne kavuşmasına yardım edememiş ve onu oradan çıkarması için Ares'in eve gelmesi için bekliyorlardı. Ares'in arabası malikanenin bahçesinde kendi yerinde durduğunda malikanede çoktan akşam yemeğinin hazırlıkları da başlamıştı.

Arabasını park eden Ares malikane doğru ilerlemeye başladı sıra Beren, eşinin gelişini mutfak penceresinden görüp onu karşılamak için harekete geçmişti. Mali kendinin kapısını aralayan Beren eşinin yaklaşan bedenini izlediğinde, tüm kasvetiyle şehri saran karanlığın bile onun üzerinde etkisi olmayan bir kudret görüyordu.

Annesinin eşi ile denk gelen gözlerinin ardından yüzünde ufak bir tebessüm belirdi. Çift kısa süre sonra birbirine kavuşmuş ve Ares güzeller güzeli eşini kollarının arasına almıştı.

" Hoş geldin kocacığım" onu kollarının arasında tuttuğu sırada duyduğu bu sözlerin ardından derin derin nefesler aldı Ares. Sanki bundan önce doğru düzgün nefes alamıyordu şimdi ihtiyacı olan nefese kavuşmuş gibiydi.

" Hoş buldum" ondan kollarını ayırdığında kıymetli eşi ile dudaklarını birleştirdi Ares. Tutku ya da hırs olmadan sakince derin anlamı olan bir öpücüktü. Derdini anlatır gibi acısını paylaşır gibi öpüyordu. Sevgili eşi onu anlayabilirsin diye sakince ve acele etmeden...

Dudakları birbirinden ayrıldığında Beren onun anlatmak istediği şeyi tam olarak anlayamaz ya da, bir şeylerin onun için yolunda gitmediğini fark edebiliyordu.

" Akın'a bakmalıyım" onun sözlerini gözlerine bakarak onayladı Beren. Sanki Ares bugün farklı bakıyordu. Sanki içinde hiçbir his taşımayan ya da acı duymayan bir adam gibi... Oyun odasına ilerleyen eşinin arkasından baktığında yarının başlarında neler getireceğinden bir haberdi.

Oyun odasındaki merdivenleri kullanarak aşağı kata ulaşan adres Akın'ın hala burada olduğunu biliyordu. Zira evden ayrılmadan önce buraya getirmelerini istemişken, izni olmadan kimsenin geri çıkarmayacağı ndan emindi. Toplantı odasının önüne geldiğinde, göğsünün üzerinde bir ağrı hissediyordu ki, sanki birkaç saat önce baypas ameliyatı olmuş bir hasta gibiydi. Ufak bir öksürük ile iki göğsünün ortasında ki onlarca dikiş bir anda patlayacak ve içindeki tüm organlar özgürlüğe kavuşabilir gibiydi.

Elini kapının kilidini uzatıp öylece beklediği sıra en ufak bir ses de kulaklarına ulaşmıştı. Kilidi çevirip daha sonra kapıyı aradığında içerinin kör karanlığına şahit oldu. Açılan kapıdan içeri süzülen ışık sayesinde karşı duvarın dibinde oturan kardeşini gördü. Sanki karanlıktan en ufak rahatsızlık duymuyor gibiydi.

Artık sakinleşmiş ve öylece otururken belki sadece bu kapının aralanmasını bekliyordu. Onu görebildiği kadar yüzüne bakan Ares, ondan çıkmak için en ufak bir hareketlilik göremediği için onun yanına doğru odada ilerlemeye başlamıştı. Onun gibi duvara sırtını dayamış ve aralıklı olan kapıdan içeriye sızan ışığın aydınlığına bakmaya başlamıştı.

" karanlıktan korkar mısın, Akın?" sesi odada küçücük almıştı. Kelimeler dudaklarından bir fısıltı gibi çıktığında başını geriye yaslayıp sorusunun yanıtını bekledi.

"Ben... korkak bir adamım ama karanlıktan hiçbir zaman korkmadım" Akın'ın sesi fazlası ile yorgun ve hasarlıydı. Kan kaybeden biriydi sanki her geçen saniye daha da aleyhine işliyordu.

Karanlığın Efendisi • NepentheHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin