Bölüm 11

8.9K 636 111
                                    

*İyi okumalar 🖤

Öğle arasına kadar dersler aynı maratonlukta geçmişti. Garip bir şekilde sınıftan bir kaç kız yanımıza gelip bizimle konuşmuştu. Kısa konuşma da olsa bir gelişme vardı. Aksay birileriyle konuşurken aşırı mutlu oluyordu. Onu öyle görmeyi sevmiştim. Yalnızlığı sadece benimle azalacak değildi. Arkadaşlara ihtiyacı vardı.

Her ne kadar Sima'yı dışta tutmak istesemde onun sayesinde daha özgüvenli olmuş gibiydi. Benimle takıldıktan sonra kendisini soyutlamayı seçmişti. Şimdi insanlarla konuşmaya başlamıştı.

En başından beri arkadaş olmadığımızın kanıtıydı buda. Bence bana aşık olduğu için, yalnız takılmak istemişti.

Kendimi kandırıyor da olabilirdim. Dersteyken gelen mesajlara baktım. Zil biraz önce çalmıştı.

'Konuşalım'

Diren sadece bunu yazmıştı. Yaren ve Deniz'den de mesajlar varken önce Diren'e cevap verdim.

'Okulda mısın?'

Sınıf değiştirme hareketinden sonra bir daha muhattap olmayız diye düşünmüştüm. Aksay'a baktım. Notlarını toparlıyordu.

'Evet. Resim atölyesine gelebilir misin?'

Gitmemem gerekiyordu. Dudaklarımı dişledim.

Aksay "Hadi bir şeyler yiyelim." deyip yemek kutusunu çıkarınca gülümsedim.

Kantinde ona göre şeyler yoktu. Yemek kutusunda abuk subuk sebzeldr görünce bana uzattığı çatalı geri çevirdim. Omlet kesinlikle bir istisnaydı. Bu şeyler zehirli atık gibi duruyordu.

"Sen aç değil misin?"

"Kantinden alırım bir şeyler." dedim.

Gözlerini kısmıştı. "Hiç sağlıklı şeyler yemiyorsun. Erken ölürsün bak."

Alayla bakmaya başladım. Yüzüme bir sırıtma yayılırken "O zaman sende yeme." dedim.

"Bensiz mi yaşayacaksın?"

Dil çıkarıp ağzıma brokoliyi tıkmıştı. Zorla çiğnemek zorunda kaldım.

"Seni uzun yaşatmayı düşünüyorum."

Ben hamburger, patates ve yağ içerek erken ölmek istiyordum.

Ağzımdakini yuttuktan sonra ikinci çatalı uzatmasına fırsat vermeden ayağa kalktım.

"Ben kantine gidiyorum."

"Ben de geleyim."

Kalkarken, izin vermedim. Yemeye başlamıştı zaten.

"Bensiz yapamıyorsun biliyorum ama ara verme." dedim.

Tıkınsaydı tıkınabildiği kadar.

"Hızlı gel."

Kafamı sallayıp sınıftan çıktım. Kantine inecekken ani bir kararla birini durdurdum. Her durdurduğum insanın bana öcü görmüş gibi bakmasına alışmıştım artık.

"Resim odası nerde?"

Esmer çocuk "En alt katta abla yazıyor zaten." dediğinde sırıttım.

"Sağol ablacım."

Aşağı inerken Diren'e mesaj attım.

'Geliyorum.'

Bir şeylerin aklımda kalmasını sevmiyordum. Son bir kez konuşmaktan zarar gelmezdi. Sınıf değiştirmesine cidden gerek yoktu.

'Bekliyorum.' yazmıştı.

Konuşmayı oldukça kısa tutmak istiyordum. Aksay işkillenmemeliydi. Aklımdaki sorular bittiğinde muhabbette biterdi.

Kızıl kafayı gördüğüm zaman bana el sallamıştı. Bende ona sallayıp bir alt kata daha indim.

Aklıma bu kızın Aksay'la beni desteklediği geliyordu. Diren'den haberi olmamalıydı.

Resim 304 yazan kapıyı görünce içeri girdim. Diren ben geldiğimde kafasını kaldırmıştı. Önündeki kağıdı rulo yaparken içeri girdim.

"Fazla zamanım yok." dedim.

Kafasını sallayınca yanına ilerledim. Sandalyelerden birinde oturuyordu. Ayakta durmaya karar verdiğimde "Hemen gidecek gibi durma bari." dedi.

Ses tonunda ki üzgün tını beni rahatsız etmişti. Oturduğumda sonunda yüzüme baktı.

"Gelmeyeceğini düşünmüştüm."

Ona rağmen çağırıyordu.

"Gelmem diye düşünmüştüm. Ani oldu." Dedim.

Araması da ani olmuştu. Derin bir nefes verdi. Rahatsız olduğu belliydi.

"Seni aradığım için pişmanım." deyip kafasını eğdi.

Elleriyle oynuyordu. Bu hareketi bana Aksay'ı hatırlatırken biraz suçluluk hissettim. Şimdilik bunu düşünmeyecektim.

"Konuştuğumuz her şeyi hatırlıyor musun?"

Alkollü olduğu için unutmuş olabilirdi. "Evet." dediğinde "Mesajı?" dedim.

Bunu neden demiştim bilmiyordum. Mesajın önemi bile yoktu. Hamileyim demişti sadece. Kızarırken boğazımı temizledim.

"Neyse boşver." dedim.

Buna cevap vermesine gerek yoktu. Ellerini bacağının üstüne götürüp sıktığında ofladım. Aşırı derece kasılmış duruyordu.

"Rahatla. Bu sefer seni terslemeyeceğim." dedim.

Zaten bu son konuşmamız olacaktı.

Yüzüme baktığında hüzünle gülümsemişti. İfadesi yutkunmamı sağladı. Telefonda olmak gibi değildi. Yüz yüze daha sıkıntılıydı. Şu an kalbim sızlamıştı.

Bu kadar hüzünlü bakmaması lazımdı.

Benim de umursamam lazımdı ama telefonda değildik.

"Ben normalde kontrollu biriyimdir biliyor musun? Sarhoş olacak kadar içmem mesela."

Devam etmesi için bir şey demedim. Bakışlarını kaçırdı.

"İki kez kontrolumu kaybettim." dedi.

Yüzüme bakmamıştı. Sustuğu için bir şey desem mi diye düşündüm ama cevap verebileceğim şeyler söylemiyordu.

"İlkinde kendimi kaybedip ilk defa seninle seviştim. İkincisinde de seni aradım."

Kafasını kaldırınca sulanmış gözlerine baktım. Aklıma ona 'bakire miydin?' demem geliyordu. Şimdi cevabını da almıştım. Bu beni rahatsız etmişti. Normalde bakirelerle olmazdım çünkü. Ona sorumluluk almam dediğimde ne kadar kırıldığını tahmin edemiyordum.

"Diren ne diyeyim bilmiyorum gerçekten. Sana dedim, hatırlamıyorum bile."

Hatırlarsam bile bir şey değişmezdi. Gözünden bir damla yaş yanağına süzülürken silmemişti.

"Ben hatırlıyorum. Sınıfa ilk girdiğin zaman dikkatimi çekmiştin. Seni barda görünce çok şaşırmıştım ama yanıma gelen sendin."

Tekrar hüzünle gülümsedi. "Keşke gelmeseydin."

Okula gelmeden önce onunla yattığımı düşünmüştüm. Buraya başladım başlayalı cinsel hayatım yoktu. Kaşlarım çatılırken aklıma gelen görüntüyle ağzımı araladım.

"Saçlarını mı boyadın sen?"

"Evet"

Zihnime yavaşça görüntüler doluyordu. Anılarımda kahverengi saçlı bir kız vardı. Okuldaki hoca için lgbt kafeye gitmiştik. Ondan iş çıkmayınca modum düşmüştü. Sonradan onu görmüştüm. Köşede tek başınaydı. Yanına gidip ona yavşadığım kısmı da hatırlıyordum.

Az öncesine kadar aklımda olmayan şeylerin hepsi belirirken kaşlarımı biraz daha çattım.

Keşke hatırlamasaydım.

İYİ KIZLAR KÖTÜ KIZLARI SEVER 2 (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin